27 Haziran 1998"Sence annem beğenecek mi Mary ?"
"Bence anneniz çok beğenecek küçük bey . "
Serada annemin ikinci çocuklarım diye hitap ettiği orkidelerinin , goncalarının ve daha nicelerinin başında durmuş anneme doğumgünü hediyesi olarak düzenlediğimiz , rengarenk seraya bakıyorduk . Bu iş bizim bir haftamızı almıştı ve Maryle annemi seradan uzak tutmak için yapmadığımız şey girmediğimiz şaklabanlıklar kalmamıştı . Umarım beğenirdi . Şimdi yapmamız gereken yarın sabaha kadar annemi kesinlikle buraya yaklaştırmamaktı . O işte bendeydi . Akşam hastayım deyip erken yatacaktım ve sonra babamın seyahatinden yararlanıp onunla ilgili kötü bir rüya gördüğümü söyleyip yanımda kalmasını isteyecektim . Gece yanımda olması önemliydi çünkü annem genellikle geceleri serada sütünü içmeyi çok severdi .
Akşam olunca yemekten sonra Maryle ( bu arada kendisi evde en iyi anlaştığım çalışanlardan biri olur) anlaştığımız saatte planımı uygulamaya koydum ve yarım saat sonra annem uyumam için yanımda uzandığı sırada kendi uyuyakalmıştı .
Sabah annem dışında herkes erken uyanmış bahçeye güzel bir kahvaltı kurulmuştu . Biz de Maryle birlikte seranın kapısına yapıştırdığımız kocaman kurdeleyi son kez düzeltiyorduk ki içeriden koşa koşa bahçıvanın oğlu Antonio geldi ve annemin merdivenlerden inmeye başladığını haber verdi . Hemen pasta getirilip mumu yakıldı ve annem kapıda göründüğünde herkes Happy Birthdayyy !! diye bağırmaya başladı . Annem önce şaşkın şaşkın bir bana bir pastaya bir de kocaman kurdeleye baktı . Sonra idrak etmeye başladı ki yüzüne kocaman bir gülümseme yayılmaya başlamıştı .
"İnanmıyorum size . " diyerek yanımıza doğru yürümeye başladı . Ben de annemin boynuna sarılıp "İyiki doğdun annecim ." dedim.
"Hadi hanımefendi . Pastayı üfleyin . Mumlar sönüyor . "
Annem de gülümseyerek pastanın başına gitti ve Mary 'nin ' önce dilek ' hatırlatmasından sonra gözlerini kapattı ve mumları üfledi . Koca bir alkış tufanından sonra annemin kolundan tutup onu seranın önüne çekiştirmeye başladım . Tam kapının önüne geldiğimizde annemin önüne geçtim ve "Bu Mary 'le benim hediyem " diyerek önünden çekildim . Annem önce bana sonra Mary'e baktı ve kurdeleyi çekip kapıyı açtı ve rengarenk seraya gözleri yavaşça büyüyerek bakmaya başladı . İçeri girip etrafa tek tek göz gezdirdi ve ardından gelip bana kocaman sarıldı .
"Çok teşekkür ederim canım. Aldığım en güzel doğumgünü hediyesi bu . "
Ardından Mary ' e ve diğerlerine de tek tek teşekkür edip sarıldı ve tekrar yanıma gelip kulağıma eğilerek "Seni çok seviyorum güzel oğlum . " dedi .
'DENİZ'
Korku .
Korkunun tarifine kelimeler yeter mi ? Yoksa kifayetsiz mi kalır korkuyu anlatmaya kelimeler . Bir şeye benzetebilir misin onu ? Bir eşyaya , bir hayvana ya da herhangi bir insana . İçinde adım adım , parça parça büyürken elinden ne gelebilir ki . Onu yaşamaktan başka .
Peki ya acı ..
Acının tarifini anlatabilir misin ? Pasta yapmak gibi midir acı ? Önce yaşadıklarını bir kapta karıştırıp ardından tepsiye döküp 180 derece fırında pişirmek gibi midir ? Yoksa içinin deli gibi kanağladığını bildiğin , etinin içeriden tek tek , yavaş yavaş kopartıldığını hissettiğin halde bedeninden sadece birkaç damla yaşın akması mıdır ?
Altı saat önce hissettiğim belki de bunların hepsinin karışımıydı . Şimdiyse ne hissetmem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu . Belki de hissetmiyordum . Bilmiyorum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLİLİK ANLAŞMASI
RomansaAşk ya imkansızdır ya da onu biz imkansız hale getiririz . EVLİLİK ANLAŞMASI yıllar önce yapılmış bir anlaşmadan doğan bir aşk hikayesini anlatıyor