~6~

652 93 40
                                    

Medya: Minsung

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabah uyandığımda farklı olarak bu sefer yanımda Minho vardı. Daha uyanmamıştı. Demek ki hayaletlerde uyuyormuş dedim kendi kendime.

Ne kadar zaman geçti kestiremedim ama uzun süredir Minho'yu izliyordum. Sarı saçları, şuanda kapalı olan ,kahverengiyi bana sevdiren kahverengi gözleri, minik ama yüzüne uyum sağlayan burnu ve pembemsi minik ama minik denemeyecek kadar dolgun dudaklarıyla göz kamaştırıyordu. Kız olsam kesinlikle onunla çıkmak isterdim. Minho ile sadece bir gündür tanışıyoruz ama bu bile bana sanki yeterliymiş gibi geliyor. Onu cidden sevdim. Ben hep insanlara sevgimi belli edemeyen taraf olmuşumdur. Bazıları halimi anlar bazıları ise onları sevmediğimi, soğuk yaptığımı düşünürler. Böyle düşünmelerini istemiyorum ama elimden bir şey gelmiyor.

Buraya geldiğimden beri karnım açtı. Bu zamana kadar nasıl dayandım bilmiyorum ama şuan oldukca açtım hatta açlıkta bayılabilirdim bile. Minho bir an önce uyansa iyi olurdu en azından o yiyecek olup olmadığını biliyordur kendisi yemese bile.

Minho uyandıktan sonra ona açıktığımı ve yiyecek bir şeyler olup olmadığını sordum.

M: Şurada minik bir buzdolabı var onun içinde bir şeyler olması lazım tabii bozulmadıysa. Fişini yıllardır hiç çekmemiştim.

Js: Amacın babanı batırmak ha?

Kıkırdadım.

M: Beter olsun.

Minho böyle dediğine göre o herifin hakkettiğine eminim. Bize de az şey yapmamıştı. Bizden her yıl 300 tl istiyordu. Adamı biz zengin ettik. Daha ne olsun.

Minik buzdolabının yanına ilerledim. Fena bir şekilde acıkmıştım. Kapağını açtım ve biraz yiyecek çıktı. Bununla kaç gün idare edebilirdim bilmiyorum ama idare edebildiğim kadar yiyecektim. Yemeye başladım yerken de Minho ile sohbet ediyorduk.

Ah, o dağınık saçlarıyla nasıl güzel gözüktüğünü bir bilse

Js: Pekii burdan nasıl çıkabilirim. Sanırım artık sormam gerekiyor.

Hüzünlü bir ifadeyle -yada ben öyle sanıyorum- yüzüme baktı. İç çekti ve konuşmaya başladı.

M: Dinle burdan çıkmanın, en azından sadece çıkmanın, tek bir yolu var o da şu duvar.

Js: Üzgünüm, senin gibi duvardan geçemem Minho.

Jisung ciddi misin der gibi bana baktı. Devam etmesini işaret ettim.

M: Tabii ki duvardan geçemeyeceksin, aptal. Demek istediğim bu duvar aslında kapı. Duvarın şu kenarında olan

Derken duvarın üstündeki siyah noktayı parmağıyla gösterdi.

M: Siyah noktanın üzerine parmağımı koyduğum an kapı açılır. Yani parmak izi okuma diyebiliriz.

Js: E tamam koy o zaman ve ben çıkıp gideyim.

Minho yüzüme, sen ciddi anlamda bir aptalsın der gibi baktı ve önündeki duvara bakmaya devam etti. Sanıyorum ki bana göstermek için duvarın önüne geçip siyah noktaya parmağını tuttu. Ben cihazın parmağını okumasını beklerken, hiçbir şey olmadı. Minho'ya baktım.

M: Gördüğün gibi Prens Jisung ben bir hayalet olduğum için benim parmağımı bu cihaz okumuyor. Hani görünmezim ya hani bana dokunamıyorsun ya

Bunları derken karşımda zıplıyordu. Şuan o kadar komik bir görüntü vardı ki anlatamam.

Js: E peki ne yapacağız o zaman?

M: Bilmiyorum ama

Bunu sorduğum için yine morali bozulmuştu. Onu üzemek istememiştim.

M: Gitmeyi bu kadar çok mu istiyorsun?

Js: Yani dışarda beni bekleyen arkadaşlarım, öğretmenlerim, ailem var. Burda ise... bilemiyorum

M: Haklısın

𝐿𝐸𝐸  𝑀𝐼̇𝑁𝐻𝑂'𝐷𝐴𝑁

Haklıydı. Dışarıda onu onca insan beklerken neden benimle kalacaktı ki? Ben kimdim? Bir günde tanıdığı birine güvenmesini bekleyemezsin Minho.

𝑆𝑎𝑑𝑒𝑐𝑒, 𝑠𝑎𝑑𝑒𝑐𝑒 𝑜𝑛𝑢𝑛 𝑔𝑖𝑡𝑚𝑒𝑠𝑖𝑛𝑖 𝑖𝑠𝑡𝑒𝑚𝑖𝑦𝑜𝑟𝑢𝑚.

🄶🄷🄾🅂🅃 / MINSUNG/ ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin