~10~

510 56 41
                                    

Medya: Lee Felix

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Dönüş yolunda Minho ile yine bir markete girip evde yemek için noodle almıştık. Noodle ları alıp eve giderken de yine sohbet ediyorduk.

Js: Bir an öleceğimi sandım

M: Ne diye çocuğun kafasına top attın ki? Hem de basketbol topu

Js: Senin yerine oturdu diye atmıştım

M: Çocuk zaten kalkmadı mı? Ne güzel gidiyordu

Js: Hızlı gitmesi için attım topu. Hem sen bana karşı onu mu savunuyorsun?

M: Hayır. Sadece bir zararı dokunmadı ondan dedim

Ufak ufak atışarak eve geldik. Kapıyı anahtarımla açtım ama Minho benden önce girmişti. Ah keşke bende hayalet olabilsem

M: Ben yukarıya çıkıp mangalarına bakıcam sen pişirirsin

Dedi. Bende kafamı salladım ve hızlı adımlarla mutfağa geçtim. Planım hazırdı. Eğer neden iki tabak noodle yaptığımı sorarlarsa çok aç olduğumu ve ikisini de yiyebileceğimi söyleyecektim.

Noodle lar neredeyse hazır olurken yanımda annem geldi.

CW: Tatlım biraz konuşalım mı?

Js: Olur ama iseul geldiyse sorsana o da noodle istiyor muymuş?

CW: Jisung

Anlamaz bakışlarla anneme baktım. Iseul konusu açılınca neden sürekli konuyu değiştiriyordu. Yoksa iseul'e bir şey mi oldu diye düşündüm.

CW: Sen ortalıktan kaybolduktan sonra Iseul, Yeonjun -erkek arkadaşı- ile buluşmak için evden çıkmıştı. Yeonjun'un dediğine göre Iseul karşı yoldan ona doğru gelecekken ara yoldan hızlıca bir araba çıkıp Iseul'e çarpmış. Yeonjun hastanedeyken bize haber verdi. Hastaneye gittik ama Iseul çoktan-

Annem son cümlesini tamamlayamadan ağlamaya, hıçkırmaya başladı.

Öylece donmuş anneme bakıyordum. Neydi bu şaka falan mı? Kaybolduğum için bana kızıp şaka falan mı yapıyorlardı?

Şaka olmadığını annemin bitmek bilmeyen ağlaması sayesinde anladım. Bir şeyler söylemek istiyordum, kalkıp annemi teselli etmek istiyordum ama ne ağzımdan bir kelime çıkıyordu ne de hareket edebiliyordum. Olanları hala kavrayamamıştım. Ben gitmeden önce Iseul ile küsmüştük. Ne yani şimdi kardeşimle barışamadan o gitti mi? Ona bir hiç uğruna küsmüştüm. Sevgilisiyle ilgilenmesini kıskanmıştım. Sonuçta o benim minik kardeşimdi. Sadece benimle de ilgilensin istemiştim ve biraz tavır yapmıştım.Yavaş yavaş gözlerim buğulanmaya annemi görememeye başladım. Gözyaşlarım o kadar hızlı akıyordu ki anneme güçlü gözükmek için sildiğim gözyaşlarının yerini yenileri alıyordu.

Annemi kendi üzüntüsüyle başbaşa bırakıp odama doğru koştum. Odamın kapısını çok hızlı açmış olmalıyım ki kitaplığımdaki mangaları inceleyen Minho ani bir şekilde korkup bana döndü. Kapıyı kapattım ve kimseyle uğraşmak istemediğimden bir de kapıyı kilitledim.

Sırtım yatağımın başlığına dayanacak şekilde oturup, dizlerimi kendime doğru çektim ve ellerimi de yüzümü kapayacak şekilde örttüm. Minho beni o halde görünce hemen yatağıma geldi. Beni ilk defa biyle gördüğünden baya endişelenmişti.

M: Jisung, noldu neyin var?

Sürekli hıçkırdığım için ona cevap veremedim.

M: Jisung, bana bak

- Noldu? Biri bir şey mi dedi sana? Anlatsana

Bana bak demesiyle çoktan kızarmaya başlamış gözlerimi ellerimden ayırıp ona baktım.

M: Noldu, iyi misin?

Bir şeyler söylemek için ağzıma açtım ama ağzımdan yine bir hıçkırık kaçmasıyla geri kapamam bir oldu.

Minho bana endişeli gözlerle bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. O sırada evin dış kapısı çaldı. Babam gelmişti büyük ihtimalle. Nasıl olsa bir daha eve gelebilecek bir kız kardeşim yoktu.

Ben hala ağlamaya devam ederken Minho bana yavaşça yaklaştı ve kollarını bana sardı. Onu hissedemiyordum ama onun bana sarıldığını görmem bile yeterliydi. Ona sarılmak istedim. Bende ellerimi onun sırtına doğru koyarken elimin boşlukta olduğunu farkettim. Açıkçası şuan umrumda değildi. Sadece ona sarılmak istiyordum. O bana sarılırken bende ellerimi boşluğa doğru uzattım.

Bie süre sonra en azından hıçkırıklarım durunca Minho'ya durumu iza etmek amacıyla ağzımı araladım.

-Ben ortalıkta yokken

Sesim titriyordu.

-Iseul erkek arkadaşıyla buluşmak için dışarıya çıkmış ve bir araba çarpmış sonrada-

Yine ağlamaya başladım.

M: Şşş tamam ağlama.

MINHO'DAN

Jisung karşıma geçmiş yine ağlamaya başlamıştı. Kız kardeşini kaybetmişti ve bunu az önce öğrenmişti.

İşin kötü kısmı ben hiçbir şey yapamıyordum. Onu teselli etmek istiyordum ama teselli konusunda hiç iyi değildim. Bunun yerine ona tekrar sarıldım. Kokusu pamuk şeker ve vanilya karışımı gibiydi. O kadar güzeldi ki hiç ayrılmak istemedim. Yüzüne bakmak için ondan ayrıldım. Gözleri kıpkırmızıydı.

Js: Biraz uyusam sorun olur mu? Eğer canın sıkılırsa mangalarımı okuyabilirsin

Bu durumda bile beni düşünmesi... Ah cidden

M: Uyu sen ben sıkılmam

Yataktan kalktım ve yatağın karşısındaki koltuğa oturdum. Ben kalktıktan sonra o da yattı. Hava soğuk olduğundan üşümemesi adına bir örtü bulup üzerini örttüm ve koltuğa geçip onu izlemeye başladım.
O kadar güzeldi ki ama bunun farkında değildi. Aklının alamayacağı kadar güzeldi.

Ona hissettiklerimi nasıl anlatırım bilmiyordum ama onu bir arkadaştan fazlası olarak gördüğüm kesindi.





●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°

MERHABALARRRR NASILSINIZZZ

Taslakta bölümüm yoktu ve hala yok bende yazdığım gibi atayım dedim. Iyi demiş miyim?

Umarım bölümü ve kitabı beğenmişsinizdir. Sizleri öpüyorumm<3

Vote ve yorum atmayı unutmayınn(⁎˃ᴗ˂⁎)

ヾ( ̄▽ ̄)Bye~

●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●

🄶🄷🄾🅂🅃 / MINSUNG/ ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin