~9~

549 60 38
                                    

Sabah olmuştu ve ben sadece 3 saatlik uykuyla duruyordum. Annem aşağıdan kahvaltı için bana seslendi. Minho manga okurken uyuyakalmıştı ve şuan acayip tatlı gözüküyordu. Aşağıya indim masada annem ve babam vardı. Yanlarına geçip oturdum.

Js: Günaydın

CW: Günaydın canım

HS: Günaydın oğlum

Js: Ee Iseul nerede?

Annemler çok kısa bir süre bakıştıktan sonra annem gözlerini bana çevirdi.

CW: Anlatırız canım. Sen önce kahvaltını yap.

Peki dedim ama anneme bir şey olduğu belliydi acaba Iseul sevgilisine falan mı gitmişti?

Kahvaltımı yaptıktan sonra masadan kalktım. Odama doğru ilerlerken odamdan konuşma sesleri geldiğini duydum. Kulağımı kapıya doğru yasladım. Minho ve sesinden anladığım kadarıyla yaşı bizden büyük bir adamla konuşuyordu. Anlamak için kendimi kapıya daha da yaklaştırdım. Bazı konuşmalarını tam olarak anlayamasamda adamın gitmeden önce, süren azalıyor minho, dediğini duydum. Neyin süresi azalıyordu ki?

İçeriye girdim ve girdiğim an adam yok oldu.

M: Günaydın.

Telefonumu sonunda şarja takarken bende Minho'ya günaydın dedim. Bizimkiler kim bilir beni nasıl merak etmiştirler.

Minho ile aramızda kısa bir sessizlik oldu.

M: Anlatıcam sana.

Js: Neyi?

M: Babamı, yaptıklarını ve neden öldüğümü.

Açıkcası bana şuan anlatmasını beklememiştim daha doğrusu anlatacağını bile beklememiştim.

Js: Tamam, anlat o zaman.

M: Yıllar önce babam bir şirketin başındaydı. Dünya çapında bir şirket. Şirkette birçok konu üzerine bilimsel deneyler yapılıyordu. Bir gün babamın çalıştığı adamlardan biri ortaya bir fikir attı. Şuan yani biz ölmeden önce diğer tarafı nasıl görebiliriz diye. Bu konu çok tartışıldı ve birçok kez konu açılıp kapandı. Babamların yine deney için çalıştıkları sıradan bir gün de babam benden yardım istedi. Bu iş için benden başkasına güvenemeyeceğini, her ne kadar hayati riski olsa bile, bana güvendiğini ve bunu başarabileceğimi söyledi. Tabii benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Babama tamam dedim çok takmadan zaten hayır desem olacaklar belliydi. Babamlar bir cihaz yapmışlar. Cihazın içinde bir de minik kamera var. Senin kalbini durduruyorlar yani öldürüyorlar kısa süreliğine ve sen diğer tarafa gittiğinde ise kafandaki o cihaz senin orada gördüklerini kaydediyor. Babamların planı buydu. Planı öğrendiğimde yapmak istemedim ama babama anlatamadım. Ne kadar dil döksemde, istemediğimi söylesem de nafile. En sonunda kabul ettim. Babam beni daha sonra tekrar geri döndüreceklerini ve sapasağlam geleceğimi, kamera kayıtlarını izleyeceğinizi söyledi. Ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmadı.

Minho'nun anlattıkları karşısında nutkum tutulmuştu. Bir insan öz oğluna bunu neden yapardı? Bunun için onca insanı çöpe atmaya mı göz yummuştu?

M: Oraya gittikten sonra çok kısa bir süre babamların seslerini duydum. Sanırım videoyu çekebilmişlerdi ama bir sorun vardı. Geri dönemiyordum. Daha sonra babamların endişeli bağırışlarını duydum. Işte o zaman bir daha geri gelemeyeceğimi anladım.

Js: Anlıyorum ama peki şuan nasıl bu durumdasın eğer öldüysen bu dünyaya -hayalet bile olsan- gelememen gerekmez miydi?

M: Evet, öyleydi de zaten. Öldüğüm zaman bir melek belirdi karşımda. Benden diğer tarafa insan olarak dönmek haricinde bir dilek dilememi ve dileğimi gerçekleştireceğini söyledi. Bende herkesi son bir defa görmek için böyle bir şey diledim. Melek de bunu gerçekleştirdi. Bir süreliğine.

Bir an da dalıp gittiğimden olsa gerek son dediği cümleyi anlamamıştım ama tekrar sormak istemediğim için bir şey demedim.

Kısa bir sessizlikten sonra canım sıkılınca Minho'ya parka gitmeyi teklif ettim. Onun da canı sıkıldığı için olsa gerek kabul etti.

Beraber evin en yakınındaki parka doğru giderken orada bir şeyler yemek için -o yemese bile- markete girdik.

M: Bak şu çikolata hayatımda yediğim en güzel çikolata tavsiye ederim.

Minho'nun tavsiyesi üzerine dediği çikolatayı alıp sepete attım.

Js: Bu içecekten hiç içtin mi? Tadı gerçekten mükemmel.

M: Evet içmiştim.

Js: Benim babamda milletten para dızlayıp zengin olsa bende marketteki her şeyi yiyip içerdim tabii

M: Parası batsın. O benim hayatımı batırdı.

Minho'nun dediği üzerine bana anlattıkları aklıma gelip içimden küfürler ettim. Dikkatini başka bir yere çekmek amacıyla başka bir reyona geçtim.

Js: Baksana şu noodle'lara ben en çok körilisini severim. Böyle baharatlı ve acılı

M: Bende

Js: Dönüş yolunda unutmayalım da alalım. Ha bu arada sen yemek yiyebiliyorsun değil mi? Yani evet yemek yerken yemek havada uçuşuyor ama-

M: Evet yiyebiliyorum. Yemeye ihtiyacım yok ama istersem yerim

Js: O zaman evde beraber yerizz

Kafasını onaylar bir biçimde salladı. Kasaya gidip aldıklarımızı ödeyip parka gittik.

Yanyana duran biri mavi biri mor renkli iki salıncağın, mor renkli olanına oturdum ve kucağımda poşetle bir yandan çikolatamı yerken bir yandan da sallanmaya başladım. Minho da gelip mavi renkli salıncağa oturdu. Biz Minho ile sohbet ederken önümüzde oynayan üç çocuğun topları benim ayağıma doğru geldi. Salıncağı yavaşça durdurarak topu iki ayağımın ortasına aldım ve önümdeki çocuklara vermek için salıncaktan kalktığım sırada yanımdaki salıncağın sallanması bir oldu. Yanıma baktığım an şoka girdim. Minho'nun oturduğu salıncağa farkında olmadan bir veled binmişti.

Js: Hey, veled in ordan aşağıya!

Çocuk: Hayır inmeyeceğim

Js: Bana bak veled orada arkadaşım oturuyor in aşağıua dedim sana

Çocuk: Burada arkadaşının oturduğunu göremiyorum

O sırada gariban Minho'm hala salıncakta oturuyordu.

Js: Evet, göremezsin çünkü arkadaşım hayalet eğer biraz daha inmeyecek olursan sana gözükecek ve seni ham yapacak

Çocuk söylediğim şeylerden korkmuş olacak ki yavaş yavaş salıncaktan indi ve yürümeye başladı.

Js: HIZLI GİTSEN İYİ OLUR VELET

Diyip elimdeki basketbol topunu çocuğun kafasına attım. 10/10 atış yapmışım ki top tam çocuğun kafasına geldi ve çocuk laps diye yere yapıştı. Sonra arkasına bile bakmadan hızlıca koşup ailesinin yanında gitti. Annesinin ve özellikle babasının kalktığını gören ben hızlıca Minho'ya bakıp:

"KAÇ YOKSA İKİMİZİ DE PARDON SADECE BENİ SİKECEKLER"

Ben elimde 5 kg poşetle koşarken Minho arkamdan gülerek geliyordu. Neyse ki parktan çıktığımız an bizi -beni- farketmemişlerdi.

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

EVETTT NASILSINIZ BAKALIMMM

Hikaye nasıl gidiyor hiçbir fikrim yok yazıyorum sadece umarım beğeniyorsunuzdur

Kendinize iyi bakın vote ve yorum atmayı unutmayın.Öpüldünüzz 😗😋💗

🄶🄷🄾🅂🅃 / MINSUNG/ ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin