Uyandığımda yataktaydım bir an buraya nasıl geldiğimi hatırlayamadım sonra Barış'ın belimdeki kollarını hissettim. Gelmiş beni yatağa yatırmış ve her zaman olduğu gibi sırtımı göğsüne yaslayıp uyumuştu belli ki. Kalkmak için hareketlendiğimde kollarını sıkılaştırdı.
O an Barış'ın aslında ilk defa bebeğimize dokunduğunu fark ettim. Yüzümde buruk bir tebessüm oluşurken ilk aklıma gelen önceki bebeğimdi. O hiç babasıyla tanışmamıştı hoş ben bile tam olarak tanışmış sayılmazdım da. Yine de bu tanışmayı bebeğimin yaşaması için bir olarak gördüm. Sonuçta babası onu korur diğeri de babasıyla tanışsaydı ölmezdi. Hamileliğin de getirdiği duygusallıkla her şeye ağlayasım geliyordu zaten bide bu hafta yaşananlar beni iyice bozmuştu.
Barış'ın kollarını gevşetip yataktan kalktım. Barış'a biraz baktıktan sonra saçlarından koklayarak öptüm. Gerçekten çok özlemiştim. Bir aydır görevdeydi aslında daha uzun sürer altı ay gelmediği bile olmuştu. Yakalamaya çalıştıkları şeye yaklaştıkça daha kısa süreli giderdi ama bazen evini bulmasınlar diye eve gelemezdi. Neyse ki en ihtiyacım olduğu anda yanımda.
Salona geldiğimde telefonumdan saate baktım. 4.37, 15 saat ölü gibi yatmam dışında sorun yok tabi. Değişen dengem derken komple değişen bir ben demek oluyor sanırım. Normalde sabahları mide bulantısıyla kalkardım ama bu gün olmamıştı. Barış yokken tedirgin olmaya alışan vücudum Barış'ın kokusunu alınca rahatlamıştı.
Yiğit'ten üç mesajım vardı ama bakamaya gerek duymadım. Muhtemelen yine bir şeyleri Barış'a yetiştirdi ve benden özür diliyor.
Saatin daha erken olduğunu öğrendikten sonra mutfağa gittim. Kahvaltı için pofuduk poğaçalar yaptıktan sonra yatak odasına geri döndüm. Barış gece baya geç gelmiş olmalı ki hala uyuyordu. Kocam diye demiyorum ama maşşallah çok yakışıklı. Uzunca bir süre uyuyan güzel manzaramı izledikten sonra sıkıldım ve banyoya girdim.
Banyoda ne ara saçımı taramaktan Barış ile yapacağım konuşmanın provasına nasıl geçtim hiç bilmiyorum. Ama iki saattir aynayla bakışıp konuşuyorum.
"Sana bir kötü bir de çelişkili olan iki haberim var ve nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."
"Çelişkili derken?"
"Yani aslında beni mutlu eden iyi bir haber ama senin nasıl tepki vereceğini tahmin edemiyorum."
"Seni mutlu ediyorsa benim için kötü olamaz. Sen kötü haberden başla."
"He aynen gerizekalı kesin böyle der."
Evet iki saattir kendi kendime aynanın karşısında konuşuyorum. Ne için, kocama yıllar önce kaybettiğimiz bebeğimi söylemek ve şimdi karnımda olan bebeğimizin doğmasını istediğimi söylemek için.
Şu an için en büyük korkum Barış'ın bu çocuğu istememesi değil. Gerçi daha önce çocuğun bizim hayatımızda yeri olmadığını belirtmişti ama benim korkum kötü bir anne olmam tabi hangisinin daha kötü olduğunu bilemem. Belki de konuşmamızdan sonra bebeğimle yalnız olacağım bir yol seçmem gerekecek. Yaşayıp göreceğim.
Son kez aynayadan karnıma baktım. Ne olursa olsun bu çocuğu doğuracaktım. Hafifçe karnımı okşarken onunla konuştum ilk defa. "Yanlız mıyız? Öğrenelim bakalım ufaklık."
Kapıyı açtığımda iri yarı bir beden beni bekliyordu. Şaşkın bakışları her yerde gezindi. "Kendi kendine mi konuşuyordun sen?" Sanırım aradığı şey telefon falandı ama gayet de kendi kendime konuşuyordum.
"Yalnızlığın insana neler yaptığını görüyor musun işte?"
"Ne anlatıyordun 'ufaklık' falan dedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız mıyız?
Short Story"Sana bir kötü bir de çelişkili olan iki haberim var ve nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." "Çelişkili derken?" "Yani aslında beni mutlu eden iyi bir haber ama senin nasıl tepki vereceğini tahmin edemiyorum." "Seni mutlu ediyorsa benim için kötü ola...