Merak Ediyorum.

281 14 4
                                    

~Aselin ağzından~

Sabah burnuma gelen nefis kokuyla uyanmıştım. Hemen yüzümü yıkayıp aşağıya inmek istiyordum. Gerçekten çok açtım.

Aşağıya indiğimde annem babam ve Begüm sofrada oturmuş sohbet ediyorlardı.

"Günaydın!" Diye bağırdım neşeli bir şekilde.

"Günaydın!" Hepsi bir ağızdan gülerek söylemişlerdi.

"Ee ne konuşuyordunuz?" Diye sorunca babam hemen cevapladı.

"Dersler hakkında." deyince 'sen başka ne konuşabilirsin ki baba' demek istedim ama yemedi.

"Ay ne güzel ne güzel." dedim yapmacık bir şekilde. Annem ve Begüm kıkırdarken babam tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Bu 'sen hayırdır kızım?' bakışıydı.

Sessizce kahvaltı yaptıktan sonra odama çıkıp formalarımı giyindim. Okula gidince beni neyin beklediğini bilmiyordum. Ama kesinlikle bundan sonra o heriften uzak duracaktım. Hiç tanımamış gibi yapacaktım. En iyiside buydu.

Aşağı indiğimde Begüm beni kapının önünde bekliyordu. Annem ve babamı öptükten sonra nihayet evden çıkmayı başarabilmiştir.

"Dökül artık istersen." Begüm bunu deyince anlamamış bir şekilde ona baktım.

"Dün diyorum neler oldu diyorum gerçekleri diyorum bi zahmet anlat artık diyorum." Bunları söyleyince boğazımda bi yumru oluştu.

"Ş-şey ben sana dün gece anlattım ya işte."

"Peki sence ben yedim mi? Bak tamam salağım kabul ama o kadarda salak değilim Asel!" Deyince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Durum her ne kadar ciddi görünsede şuan içimden kahkaha atmak geliyordu.

Begüme baktığımda bi açıklama bekler gibi görünüyordu. Ee tabi haklıda. Daha fazla uzatmanın gereği yok diye düşünüp her şeyi baştan sona anlatmıştım. Tabi Begümün olayın şokundan çıkması bi 5 dakikasını almıştı o ayrı.

"B-ben özür dilerim." dedi ağlamaklı bir şekilde.

"Sen neden özür diliyorsun Begüm burda senin hiçbir suçun yokki."

"Seni uyarmam lazımdı. Barana söylemiştim. Bu işin içinden bi şey çıkarsa çok kötü olur demiştim. Ama o yine bişey olmıcak sen bana güvenmiyor musun falan diyerek susmamı sağlamıştı. Bunların bütün sorumlusu benim. Lütfen affet beni." Hiçbirşey söylememden ona sıkıca sarılmıştım. Ona gerçekten çok üzülüyordum. Sadece aşıktı. Ama o çocuk sürekli Begümü kullanıyordu anlaşılan.

"Senin hiçbir suçun yok kendini üzme boşuna. Hem benim gitmemen gerekirdi. Ama onun nasıl biri olduğunu gördüm dimi sonuçta."

Okula vardığımızda hemen etrafa bakmıştım.Yoktu.

"Kantine gidelim mi?" Begümün sorusuyla ona döndüm. Başımı gidelim der gibi sallarken sonra kantine doğru yürümeye başladık. Biraz oturduktan sonra yanımıza bi çocuk gelmişti.

"Merhaba!" Dedi Begüme bakarak.

"Merhaba!" Begümde aynı şekilde cevap vermişti.

"Bi sakıncası yoksa oturabilir miyim."

"Tabiki." Çocuk oturduktan sonra bişeyler konuşmaya başlamışlardı. Tabi çocuk hala benim varlığımı farketmemişti. Ben çocuğa uzaylı gibi bakarken Begüm bakışlarımı farketmiş olacak ki beni çocukla tanıştırdı.

"Asel bu Akın, Akın buda Asel."

Akın bakışlarını bana çevirdiğinde şaşkın bi şekilde bana bakıyordu.

"Şey memnun oldum." dedi çekingen bir tavırla.

"Bende." Dedim umursamaz bi şekilde. Onlar konuşmaya devam ederken etrafı incelemeye başlamıştım. Arkadaşları buradaydı. Ama kendisi yok. Aman banane canım ondan. Hem artık uzak duracaksın Asel.

Ben bunları düşünürken Begümün kahkaha sesiyle ona döndüm. Gerçekten bu çocuğun yanında gülüyordu. Ve mutluydu. Aslında o kıçı kırık çocuğu unutsa Akınla gayet mutlu olabilirlerdi.

Başımı kapıya doğru çevirdiğimde Çağatayı ve Baranı gördüm. Baran sinirli bi şekilde bu tarafa doğru yürüyordu. Masaya geldiğinde Begümün kolundan tuttuğu gibi kaldırdı. Tam 'noluyor lan!' Diye bağıracağım sırada arkamdan bir el ağzımı kapadı.

"Şşş ağzı açim bile deme." dedi o sert ve erkeksi sesiyle. Ne diyordum ben o beni öldürmeye çalışmıştı. Elinden kurtulmaya çalıştığımda diğer elini belime dolayıp beni kendine yapıştırdı. Höst napıyor lan bu!

Çırpınmalarımdan bir sonuç elde edemeyince elini yaladım eminim ki iğrenecektir. Ben böyle düşünürken birden kulağıma fısıldadı.

"Bu yaptığın beni sadece tahrik eder küçük kız." bunu söyledikten sonra kızardığımı hissetmiştim.

Çığlık sesini duyduğumda hemen o tarafa döndüm. Baran Akın'a vurmuştu. Biri bana burada ne olduğu anlatabilir mi?

Begümü hızlı bir şekilde götürürken ağzımdaki elde çekilmişti.

"Senin o piskopat manyak şizofreni hastası arkadaşın ne yapmaya çalışıyor bana anlatır mısın? Ya biriniz normal olun biriniz."

"Benim arkadaşım ne piskopat ne manyak be şizofreni hastası. Senin arkadaşın kaşındı canım." dedi canımı vurgular bir şekilde.

"Canına-"

"İstersen o kelimenin devamını getirme." Dedi sert bir şekilde. Alaylı bir şekilde gülüp konuşmaya başladım.

"Canına sokim!" Dedim bağırarak. Sesli bir şekilde gülüp

"Kendi kendine nasıl sokabilirsin inan merak ediyorum."

Yasak Bölge❄️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin