Gözümü açtığımda revirdeydim. Kapının ardında birileri konuşuyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama başıma müthiş bir ağrı girdi.Tam o sırada kapı açıldı içeri adını yeni öğrendiğim çocuk yani Berke girdi. Yanıma yaklaştı ve
"Iyi misin ?"dedi. Senin olduğun yerde kötü olmak mümkünmü canım ya.
"Sanırım iyiyim. Biraz başım ağrıyor ama o da geçer herhalde" ona daha dikkatli baktığımda dudağının kanadığını gördüm.
"Dudağın.. Benim yüzümden oldu ... B-ben çok özür dilerim"
Hadi ama cidden bu kadar sulu gözlü olmak zorunda mıyım?
"Senin yüzünden olan birşey yok hem ben böyle kuru kuru özür kabul etmem. Çıkışta bana kahve ısmarlıyacaksın." dedi ve elini yanağıma götürüp yaşları sildi.
Hadi ama ben bu değilim daha yeni tanıştığım hatta doğru düzgün tanışmadığım birinin karşısında ağlamam. Ben kimsenin karşısında ağlamam. Ama bu çocukta bana huzur veren bişe var tam anlamadım.
"Kendini iyi hissediyorsan sınıfa bırakim seni"
"Sen gelmiyor musun ?"
"Benim biraz işim var seni bıraktıktan sonra gidecem çıkışta seni almaya gelirim sözünü tutarsın" dedi ve göz kırptı.
"Tamam o zaman çıkışta görüşürüz" dedim ve cevap vermesini beklemeden yürümeye başladım.
Sınıfa gittiğimde begüm hemen yanıma geldi ona iyi olduğumu söyledim. O aptal ve gurubu yoktu sınıfta. Olmasında o aptaldan nefret ediyorum. Hatta nefret bu hissettiğimin yanında az bile kalır. Diğer dersler gayet sakin geçti. Berke hiç gelmedi okula aslında onu merak ettim ya o aptal ona birşey yaptıysa. Aman canım neden yapsınki hem.
Son ders uyumuşum.Begümün beni dürtmesiyle yerimden sıçradım .Herkes çıkmıştı sınıftan.Bende eşyalarımı hızla topladım ve Begüme veda edip okulun önünde Berkeyi beklemeye başladım. Birden önümde Porche durdu. Omg! Berke arabadan indi. Hadi canım bu bebek Berkenin olamazdı dimi? Bizim de maddi durumumuz iyi ama babam bu yaşta bana araba almaz. Berkenin üstünde kaslarını belli eden siyah dar bir gömlek vardı. Çocuk resmen ben burdayım diyor.
"Selam"dedi. Ben hala salak gibi çocuğa bakıyorum.
"Selam"dedim gülerek.
"Hadi gidelim" dedi.
"Olur."dedim. Arabaya binmeden kapımı açtı. Öağatay olsaydı bunu hayatta yapmazdı. Bana ne ya o aptalla neden Berkeyi karşılaştırıyorsam. O aptal Berkenin tırnağı bile olamaz. Ondan korkuyor muyum bilmiyorum ama onunla bu şekilde tanışmak istemezdim. O Berkenin tam tersi gibiydi. Berke kibarken Çağatay kabaydı. Berke kumralken Çağatay esmerdi. Bunları düşünmeyi bırakıp başımı cama yasladım. Tam radyoyu uzanıp şarkı açacağım sırada bir el benden hızlı davranıp açtı. Tam o sırada berkeyle ellerimiz değdi. Hemen elimi çektim.Berke gülümseyerek bana bakıp
"Pardon" dedi. Ben de gülümsedim.
"Önemli değil"dedim.
Tekrar başımı cama yasladım ve gözlerimi kapattım.Arabanın motoru durunca başımı kaldırıp geldiğimiz yere baktım.Çok güzel bir yerdi.Kırmızı siyah ve beyazın beraber kullanıldığı hoş bir mekandı. Berke arabadan inip kapımı açtı.
"Şımarıyorum ama keşke herkes senin gibi olsa..."
"Senin gibi güzel bir kızı şımartıyorsam ne mutlu bana. İçeride mi oturmak istersin yoksa bahçede mi ?"
"Bahçe daha iyi benim için ama sen bilirsin "
"Tamam hadi gel geçelim"
"Okulda tam tanışamadık.Ben Berke Yılmaz.17 yaşındayım şimdi sen 17 yaşında ama ehliyeti var diyorsundur insanın babası zengin olunca bunlar hep önemsenmiyor"
Bu çocuk ne kadar ukala böyle ama eski okulumdan alışığım böylelerine bende zenginim ama hiçbir zaman kendimi başkalarından üstün görmedim.
"Hmm.Beni tanıyorsun zaten Asel Öztürk.17 yaşındayım.Voleybol oynamayı çok seviyorum.Aynı zamanda şarkı söylemeyi.Öyle işte ..."dedim ve güldüm garson geldi ve siparişleri aldı . Ve gitmeden önce bana göz kırptı. Berkeye baktığımda ellerini yumruk yapıp sıktığını gördüm. Neden bu kadar sinirlendiyse artık.
Kafade biraz oturduk, sohbet ettik, güldük, eğlendik derken saat epey geç olmuştu ve ben daha annem gili aramamıştım bile Omg!! Hemen telefonumu çıkardım annemi aradım.
"Alo Asel kızım nerdesin sen başına bişey geldi diye çok korktuk kızım insan bi haber verir yani ne bu ilk günden geç kalmalar falan yüreğime iniyordu kızım bak..."
"Of ne bi sus ya ben iyiyim arkadaşımla kafedeyim o kadar zaten birazdan..." derken Berke elindeki kağıdı bana uzattı ve şöyle yazıyordu
"Annene bi arkadaşında kalacağını ondan notları alacağını söyle bu gece seni bir yere götürecem sonradan seni begümlere bırakırım" yazıyordu bende hemen başımla onayladım ve annemle konuşmaya devam ettim.
"Anne şey ben arkadaşından notları alacağımda bu gece onlarda kalacam bi sorun olmaz dimi"
"Kızım ilk günden be arkadasında kalması daha yeni tanıştınız in midir cin midir hiç birşeyini bilmiyoruz."
"Anne merak etme ya iyi kız hem bişey olmaz bi günlüğüne. Izin verdiğin için teşekkürler annecim öptüm görüşürüz." Dedim hiç konuşmasına fırsat vermeden.
"Ee hadi o zaman eğlenmeye kazırmısın küçük hanım"
"Hazırım" dedim ve gülümsedim.
Bekle bizi İstanbul geceleri...
Merhabalar. Öncelikle kitabımı okuyan ve oy veren herkese teşekkür ederim. Bu benim ilk hikayem ve açıkçası biraz acemiyim. Eğer beğenirseniz hikayemi devam ettirmeyi çok isterim. Bol yorum ve oylarınızı bekliyorum keyifli okumalar :).