Ölümden Korkmuyorum.

570 23 5
                                    

İyi şanlar Asel.

Dışarı çıktığımda arabasına yaslanmış, elini cebine sokmuş, başını eğmiş bişeyler düşünüyor gibiydi. Yanına gittiğimde yapmacık bi şekilde öksürdüm. Başını kaldırdığında gözlerini üzerimde gezirdi. Hiçbirşey söylemeden

"Gidelim." dedi ve başıyla arabayı gösterip sürücü koltuğuna geçti. Hadi ama insan bi çok güzel olmuşsun falan der. Tabi ki insan olmadığı için öyle bişey dememişti. Öküz.

Yanına oturduğumda hiçbirşey söylemeden sürmeye başladı. Ortamı bi sessizlik sarmıştı. Bu sessizliği ben bozdum.

"Kendini böyle affettirmeyi düşünüyorsan yanılıyorsun. Böyle kuru kuru olmaz yani." dedim ve oratamı yumuşatmak için güldüm. Başını çevirip bana bakmamıştı bile. Neden böyle davranıyordu. Hani kendini affettirecekti.

Biraz daha ilerledikten sonra tenha bi sokağa girdi. Sakin ol Asel. Katil değil ya neden bu kadar korkuyorsun. Ama...Ya katilse? Of ne saçmalıyorsun?

Bi barın önünde durduğumuzu görünce dahada telaşlanmıştım. Hemen konuşmaya başladım.

"Bar mı? Gerçekten mi? Sen kendini affettireceğine emin misin? Hey sana diyorum cevap ver." Nefesini dışarı üfledikten sonra bana döndü.

"Sus. Sadece sus. Senin o sesini duymak zorunda değilim. Anladın mı? Ve ayrıca senin kadar salak birini daha görmedim. Bana bak ben Çağatay'ım. Sence seni salak, sana yaptıklarımdan dolayı pişman olurmuyum? Hepsini hak ettin. Bana bulaşmıcaktın. Işte sonundada böyle acınacak bi hale düşersin." Bunları söyledikten sonra gözümden bi damla yaş düşmüştü. Evet salaktım. Ne söylese haklıydı ama...Ama ben ona...güvenmiştim. Kahretsin ki güvenmiştim. Gözlerimi ondan ayırmadan konuştum.

"O kadar iyi rol oynadın ki sana inanmamak imkansızdı. Evet salağım. Gerçekten salağım. Daha 2-3 gündür tanıdığım bir adama neden güvendiysem. Sen nasıl birisin ya. Hiç acıman yokmu. Şuan ne halde olduğumu bilmiyorum tamam mı? Benimle ne yapacaksın bilmiyorum. Ama muhtemelen öldüreceksin. Veya bu işi başkası üstlenecek. Ama biliyormusun senden korkmuyorum. Ölümden hiç korkmuyorum. Ya bugün ya yarın. Elbet bi gün ölecem. Ama bugün ölmek tercihim. Çünkü ben hayatın boyunca bir nefretle yaşamak istemiyorum. Senin nefretinle yaşamak istemiyorum. Senden nefret ediyorum Çağatay Demir."

İçimi dökmüştüm. Şuan gerçekten çok sinirliydim. Ondan nefret ediyordum. Ama dediğim gibi ölümden korkmuyordum.

~Çağatay'ın ağzından~

Bana güvenmiş. Ah be kızım ben güvenilecek adam mıyım? Ama ne olursa olsun bu iş bugün bitmeliydi. O konuşurken bir an vazgeçmeyi düşünmüştüm. Ama benden nefret ettiğini söylemişti ve buna gerçekten çok sinirlenmiştim. Herkes bana hayranken bu kızın benden nefret etmesi bana çok koyuyordu.

Ellerini göğsünün altında birleştirmiş önüne bakıyordu. Gerçekten çok sıkılmıştım. Biraz daha böyle kalmaya devam edersek vazgeçebilecektim. Derin bi nefes aldım ve kapıyı açıp aşağıya indim. Ben hiçbirşey söylemeden oda inmişti. Gerçekten ölmekten korkuyormuydu. Tam konuşacağım sırada tekrar konuşmaya başladı.

"Ee şimdi napacaksın. Burada bırakıp gidecekmisin yoksa beni sen mi öldüreceksin? Hangisi?" Dedi alaycı bir tavırla. Hiç birşey söylemeden kolundan tutup barın içine sürükledim. Hemen şu kızı Cihana bırakıp gitmeliydim. Kapıdaki korumalara başımla selam verip Cihanın odasına doğru ilerledim. Göz ucuyla Asele baktığımda sesini çıkartmadan ilerliyordu. Bu yaptığına sevinmeli miydim bilmiyorum. Cihanın odasına önüne geldiğimde hiç beklemeden içeri girdim. Koltuğa yayılmış bir şekilde oturuyordu. Başını döndürüp bana baktı. Sonrada arkama, yani Asele.

"Bu mu?" diye sordu başıyla Aseli göstererek.

"Evet." dedim bende sessizce.

"Yazık olacak bu güzelliğe." benim bişey dememe fırsat vermeden Asel araya girdi.

"Hıh anladım beni kimin öldüreceğini. Merhaba katil bey. Hadi hemen öldür sizde kurtulun bende. Ha bu arada bunada söyledim sanada söylüyorum, ölümden korkmuyorum. Alt tarafı bi kurşun sıkacaksın öyle değilmi."

"Bak sen küçük kızımız baya cesaretli. Çağatay ne içirdin sen bu kıza cesaret hapı falan mı?" Dedi ve bi kahkaha patlattı. Sonra sözlerine devam etti. "Ve emin ol küçük kız ben işimi kurşunla halletmem heleki..." dedi ve Asele yaklaştı. "Böyle güzel kızlar olunca kurşuna hiç ihtiyacım olmaz." bunları söyledikten sonra benimde Aselinde kaşları çatılmıştı. Ne demek lan kurşuna ihtiyacım olmaz! Ne demek böyle güzel kızlar olunca?!

"Kurşuna ihtiyacım olmaz ne demek Cihan bey?" dedim alaycı bir tavırla ve Aseli ondan uzaklaştırdım.

"Ben genelde onları becererek öldürüyorum Çağatay anlarsın ya." bunu dedikten sonra hemen Asele döndüm. Gözleri dolmuştu. Ağlamak üzereydi. Az önceki hırçın kız gitmiş yerine bu kız gelmişti. Ona bunu yapamazdım. Gerçekten ona bunu yapamazdım. Ona cezasını her türlü verebilirdim ama ona bunu yapamazdım, yapmıcaktım.

"Yürü Asel gidiyoruz." dedim ve kolundan tutup kapıya yürüttüm. Kapıyı açacağım sırada bi ses beni durdurdu.

"Bakalım ben izin verecek miyim?"

Merhabalar. Öncelikle her bölümde oylar ve yorumlar düşüyor ve bu beni gerçekten üzüyor. Ve yaptığınız yorumlar benim için çok değerli. Sınır koymak istemiyorum. Ama istediğim oy ve yorum gelmeyene kadar yeni bölüm yayınlamıcam. Ben sizden 200-300 yorumda istemiyorum 10-15 tane atsanız bile yeter. Kitabımı okuyanlara,oy verenlere ve yorum yapanlara çok teşekkürler. Keyifli okumalar. Multimedyada Asel.

Yasak Bölge❄️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin