yıldıza basıp yorum yapmayı unutmayın lütfen, keyifli okumalar:)
başımda hissettiğim darbeden sonra ne olup bittiğini bile anlamadığım şeyler ışık hızında olmaya başlamıştı sanki. en başta kendimi yerde bulmamla beraber feci bir ağrı hissetmiştim. sonrasında kanı da gördüğümde gözlerim kendiliğinden kapandı zaten ve beraberinde sızı da geçti, boynumun üstü komple uyuşmuştu.
gözlerimi yoğun ışığa karşı hafifçe aralamaya çalıştığımda pek başarılı olamasam da bir iki şey görebilmiştim.
hastaneye gelmiş olmalıyız, başımda doktorlar var, beni bir odaya alıyorlar. kafama bazı işlemler yapıyorlar galiba ama ne onların başıma yaptıklarına odaklanabiliyorum ne de başka bir şeye. sadece nefes aldığım değil de gerçekten yaşadığımı anladığım bir kaç görüntü var aklımdan geçen. bir de bazı kişiler.
annem, ayla özkaya. aramızın kötü olduğu söylenemez, hatta bence fazla bile iyiyiz. ama annemin bana bu derece yakın ve beni bu derece devamlı yanında tutma isteğinde annelik iç güdüsünden çok daha baskın bir şey var, babama ulaşmak.
benim üzerimden babama oynuyor ve benim de bunun farkında olmadığımı sanıyor. oysa ki oldum olası çok iyi bir gözlemciyimdir ve bu kadar iyi gözlem ve analiz yaparken en yakınımdakileri gözlemleyememem baya trajikomik olurdu herhalde.babam, resul özkaya. onun hakkındaki düşüncelerimi bile bilmiyorum sanırım. çocukken yanıma gelip benimle vakit geçirmek için söz verdikten sonra sözünü unutup şirkete gittiği zamanlar geliyor gözümün önüne. hemen hemen her hafta yaşanırdı bu. babam gelir, benimle vakit geçireceğini söyler ve ben her seferinde yapayalnız kaldığımı bile bile inanırdım, artık babam beni seviyor diye düşünürdüm. ama o her seferinde işini öne alırdı.
'en yakın arkadaşım', doruk atakul. zihnimde canlanan çok fazla anı var onunla ilgili, ama pek de olumlu şeyler hissettirmiyor bana. doruk'la çocukluk arkadaşıyız ve şuan fark ediyorum ki cidden her anımızda doruk hep beni yönetmeye çalışmış. hep lider olup öne çıkmak istemiş ve bunun için de beni kuklası gibi kullanmış. eskiden onun arkadaşlığını kaybetmemek için asla ses etmezdim ona ama bazı şeyler çok değişti, benimle birlikte.
doruk'la olan anılarımızın içine başkaları da giriyor zihnimdeki o görüntülere. süsen, harika, melisa, talya... ah, bir de tolga tabi. tolga barçın. bana çok değer verdiğini düşündüğüm kişilerden biriydi o da. onunla güzel bir arkadaşlığımız vardı evet, ama şuan keşke hiç olmasaydı diyorum. zehirleyici biri o, çevresindeki herkesi zehirleyen hem de.
başımda makine sesleri öterken zihnimdeki görüntüler de ilerliyor, okula yeni gelen birileri var, ataman kolejine. dört kişi bunlar. bizden farklı oldukları belli, onlara kırıcı sözler söylüyorum. durup dururken neden böyle bir şey yaptığım hakkında hiç bir fikrim yok. sanırım yine her zamanki gibi doruk'a ayak uydurdum. onun gözüne girebilmek için onun yaptığı şeyleri yaparak insanları ezikledim. arkadaş grubum beni de doruk kadar sevsin diye yapıyorum galiba bunları.
biraz kısa boylu, neşeli tipte bir çocuk var. onunla kavga ediyorum sanırım. ben onunla kavga ederken arkadaşı ya da kardeşi olduğunu düşündüğüm daha uzun boylu, esmer bir çocuk benim onunla kavga etmemi engellemeye çalışıyor, ona da sataşıyorum. zihnimin kıyılarında da yine o gruptan bir kız var. daha dikkatli baktığımda doruk'un gözleri hep üzerinde olan bir kız olduğunu görüyorum, yine arkadaş grubumuzdan harika da bu kıza ölümcül bakışlar atmakla meşgul.
o farklı gruptan dördüncü kişiyi arıyor gözlerim, merak ediyorum onu da. sonra saçlarımda iki tane el hissediyorum, sertçe çekiyor saçlarımı. ona bakmaya çalıştığımda yüzünü net olarak göremesem de merak ettiğim dördüncü kişi olduğunu anlıyorum. sonunda sızlayan saç diplerimi rahat bıraktığında dönüp kızın yüzüne bakıyorum. o an bir ışık parlıyor sanki, yeşile çalan dünya üstü bir renge sahip gözlerinden. özenle yaptığı saçlarını savuruyor, aklımın yellerine. saçlarımı çekmek vesilesiyle koruduğu kişilere bakıp gülümsüyor. gülümsediğinde ikinci bir ışık yayılıyor sanki, bu sefer de gamzelerinden. kalp atışlarım hiç olmadığı kadar hızlanıyor, nedenini anlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad's killer | ayber
Teen Fictionbabasının ölümünün basit bir ev kazasından daha fazlası olmasından şüphelenen berk özkaya, sevgilisi aybike ile beraber bu işin peşine düşer.