35°

413 42 23
                                    

Saat sekize gelirken Jungkook gözlerini araladı ve perdesinin aradından sızan güneş ışığına meydan okurca baktı. Gözleri yanınca bundan vazgeçip tüm gece boyunca kabus gördüğünden dolayı kıvranıp duran Yoongi'ye baktı. Yoongi her ne kadar da kötü rüyalar görse de uyanmazken Jungkook onun her hareketinde ve korku dolu iniltisinde uyanmıştı. İç çekip göğsüne kıvrılmış bedeni daha sıkı sardı. Yoongi seviyordu. Yoongi'yi sevmeyi bir saniye bile bırakmamış. Ama istemişti. Canı o kadar yanmıştı ki Yoongi'yi sevmeyi bırakmak istemişti. Denemişti de ama nafile...

Yoongi nerede olduğunu unutup esneyerek gözlerini araladı. Ardından bedeniyle bütünleşmiş diğer bedeni fark etti. Hemen başını kaldırıp Jungkook'u uyandırıp uyandırmadığına baktı ve uyuyor olduğunu görünce rahatladı. O uyanana kadar bu kusursuz yüzü izleyebilirdi. Belki biraz da saçlarını okşar ve hatta şanslıysa uyanmadan onu öpebilirdi. Belindeki kolları hissediyor olması bile gülümsemesini sağlarken hafifçe dirseğinin üzerinde doğruldu ve Jungkook'un yüzünü izlemeye başladı. "Gerçekten kusursuz bir yüze sahip bu çocuk" diye mırıldandığında Jungkook pür dikkat izlendiğinin farkına varıp yeni uyanıyormuş gibi hareketler sergileyerek gözlerini açtı.

Yoongi bu anın bitmesini istemediği için uyuma numarası yapacaktı anca bundan son anda vazgeçip gülümseyerek sevgilisine baktı. "Günaydın Jungkookie. Seni kahvaltıya götürebilirim miyim? Birlikte bir şeyler yerken sohbet ederiz, hm?" Jungkook doğrulup sırtını yatak başlığına yasladıktan sonra elleriyle oynamaya başladı. "Yoongi zorlama bence. Eskisi gibi olamayacağız."

"Saçmalama Jungkook. Nasıl zorlamayayım? Seni çok seviyorum ben. Eğer bir yeri kazanamazsan ben de gitmem bu sene üniversiteye. Beraber tekrar hazırlanırız. Umrumda değil hiçbir şey. Yanında olmak istiyorum, yanımda ol istiyorum. Lütfen Jungkook, lütfen bana bir şans daha ver. Bize, bir şans daha ver..."

Jungkook derin bir nefes alıp zaten yeni uyandığı için dağınık olan saçlarını biraz daha dağıtarak Yoongi'ye baktı. "Bilmiyorum Yoongi. Sanki 2 ay önceki sevdiğim adam karşımda değilmiş gibi hissediyorum. Sana tekrar bağlanır bağlanmaz beni yine bırakacakmışsın gibi hissediyorum."

"Sevgilim gerçekten yapmam öyle bir şey. Bile isteye seni kendimden asla uzaklaştırmam. Lütfen, pişman olmayacaksın. Bir şans... Son bir şans." Yoongi en masum ve içten bakışlarını hayran olduğu gözlerden çekmezken Jungkook buna daha fazla dayanamayacağını anlayıp başını salladı. "Bir daha buna benzer bir şey bile yaparsan Jimin'i üstene salarım. Seni öyle bir siker ki Min Yoongi, felç kalmayı yeğlersin. Mecaz anlamda demiyorum." Jungkook şans vermeyi planlamıyordu ama canının yanmasından çok mutlu olabilme umuduyla "neden olmasın?" diyerek sevdiğini affetmek için bir yola çıkmıştı.

"B-bu beni affettin demek mi?! Tanrım! Seni çok seviyorum çok seviyorum çok çok çok ço-" Jungkook, Yoongi'nin bağırarak kendisini sevdiğini haykırmasını dudaklarıyla kesip sarıldı sıska bedene. Yoongi de özlemle yüzünü güzel kokulu boyna gömüp derin bir nefes çekti. İkili geri çekildiklerinde elleri hâlâ birbirlerinin bedenlerini tutuyordu.

"Hadi sevişelim."

"Ya!" Jungkook Yoongi'nin omzuna geçirdiğinde Yoongi gülüp tekrar sarıldı sevgilisine. Utanıp kendine böyle çıkışmasını bile özlemişti. "Hadi hazırlan, kahvaltıya gidelim."

"Şey olmaz. Dayımlarla yapalım."

"Tamam o halde... Kahvaltıdan sonra beraber gezelim. Öğle yemeğini birlikte yeriz."

"Yaz tatili için Jimin gelecekti bugün. Öğleden sonra 1'de havalimanında olur. Onu almam lazım."

"Bari akşam birlikte dolaşalım biraz..."

Online Lesson - |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin