"Jimin-ah, neredesin? Çooook acıktım ben."
"Off! Geliyorum işte! Ben bıktım artık her öğlen senin fakültenin yemekhanesine gelmekten."
"Ama Jimin-ah..."
"Kapat tamam, geldim."
Telefon yüzüme kapatılınca kulağımdan çektim ve hızlıca etrafa bir göz gezdirdim. Yoongi'ye yakalanmadan Jimin'i yanıma çekmeli ve onu uzaktan seyretmeliydim. Pekâlâ aslında öyle bir zorunluğum yok ama... Daha onunla yüzleşmeye hazır hissetmiyordum. Beni bir daha görmek istemez diye çok korktuğumu söylersem daha doğru olur. Bu yüzden doya doya uzaktan izliyordum şimdilik yârimi.
Enseme sert bir şaplak yediğimde acıyla inledim. Duyan herkes, yani yemekhanedeki hemen hemen herkes, oturduğum masaya bakınca ağzımı elimle hızlı bir şekilde kapadım ve bana vuran salak arkadaşım Jimin'in kolundan çekerek yanıma oturttum. Rezil olmuştuk! Ardından tekrar geniş bir kitlenin bize baktığını anımsayıp hemen başımı kaldırdım ve Yoongi'nin beni görüp görmediğine baktım. Oh, sanırım görmemişti. Çünkü kendi masasındaydı ve hemen karşısında oturan Chaerin'le sohbet ediyordu. Rahatlamamı yarıda kesip bir hışım Jimin'e döndüm ve vücudunu çimdiklemeye başkadım. "Aptal mısın sen? He? Ya Yoongi de sesimi duydaydı da beni fark etseydi? Ne yapardım ben?"
"Ne yapardın?"
"İşte ben de sana soruyorum ne yapardım be- siktir." bunu soran Jimin değildi. Ne onun sesi bu kadar kalındı ne de ben onu pataklarken konuşmaya tenezzül ederdi. Olduğum yerde donup kalırken beynim de çalışmayı bırakmış donmuştu resmen. Devekuşları nasıl kafalarını toprağa gömünce saklandıklarını sanıyorsa ben de şu an kımıldamadığım için görünmediğimi sanıyorum. (Her ne kadar yanlış bir bilgi olsa da bu.)
"Jungkook seni hâlâ görebiliyorum. Sanırım baş başa oturup konuşamız gereken konular var." yutkunup Jimin'e vurmak için kaldırdığım ama Yoongi'nin bizi basmasıyla havada kalan elimi indirdim ve ona baktım. Ah, uzun zamandır yüzünü bu kadar yakından görmüyordum. Yüz hatları keskinleşmiş ve bu ona daha erkeksi bir görünüm katmıştı.
"Ş-şey- ben ım- şey-"
"Zaten öğleden sonra dersimiz yok. Okul dışında bir kafeye geçip oturalım. Ben çantamı alıp geliyorum."
Sakince yanımızdan ayrılıp Chaerin'in yanına geri döndü. Ben de Jimin'in koluna son bir kez sertçe geçirdim. "Ah! Ne vuruyorsun?"
"Jimin ne yapacağım ben şimdi?"
"Bir kafeye oturduğunuzda konuşacaksınız Jungkook. Başından beri bunu planlıyorduk zaten ama iki haftadır saklanıyorsun. Her dersiniz de aynı, nasıl fark etmedi seni anlayamıyorum."
"G-geri geliyor Jimin. Geliyor ne diyeceğim- Hoşgeldin! AHAHA!" ikisi de bu ani çıkışıma anlam veremediği için duraksayıp yüzüme baktılar. Ben de bu süre zarfı içerisinde derin bir nefes aldım ve yavaşça verdim. Sakinim, sakinim, sakinim...
"Gidelim mi?"
Başını salladı. "Gidelim."
***
Bir kafeye geleli yaklaşık 20 dakika olmuştu ama biz sadece sessizce karşılıklı oturarak soğuk kahvelerimizi içiyorduk. Sonunda bu iğrenç sessizliği Yoongi bozdu. "İkimiz de kahve söyledik ama açsan yemek de sipariş edebiliriz."
Çok ama çok açtım. "Yok ya, kahve iyi."
"Emin misin? Açsan söyleyelim istersen bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Online Lesson - |YoonKook|
FanficKovid-19 sebebiyle tüm eğitim kurumları online olmuştu. Bunu fırsat bilen Yoongi de en sevdiği şeyi yaptı ve istediği gibi saatlerce yattı. Fakat son sınıfa gidiyordu ve yeni sınıf başkanları Jungkook, sınıf öğretmeninin verdiği görevle Min Yoongi'y...