37°

403 39 64
                                    

1 Ay Sonra

"Hyung... Gitme hyung. Bırakma beni..."

Kıkırdayıp drama kingliğini elinden bir saniye bile bırakmayan kuzenime sarıldım. "Abartma Taehyung. Okula daha yakın olabilmek için yurda yerleşiyorum sadece."

"Off. Seni istediğim zaman görebilecek miyim?"

"Yurdun kurallarına göre olursa ve dersim olmazsa elbette."

"Tamam o halde. Gidebilirsin, izin veriyorum."

Önünde eğildim ve abartılı bir şekilde "çok teşekkürler Taehyung hazretleri..." diyerek tekrar güldüm. Ardından anneme dönüp ona da sarıldım. Aslında bir gün önceden annemle yurda gidip odama eşyalarımı yerleştirmiştik ama ben son bir kez daha kendi yatağımda uyumak istemiştim.

Evet, sınav sonucum açıklandıktan sonra tercih yapmıştım. Jungkook'un beni kandırdığını da en başındam beri biliyordum. Ama eğer o gün teyzesiyle konuşurken dediklerini duymasaydım gerçekten de tercih yapmayacaktım. Kader, iyiki duymuşum da hayatımdan bir yıl boşa gitmemiş oldu. Karşımda duran kıymetlilerime son bir kez bakıp kapıya yöneldim. "Otobüs birazdan gelir, gecikmeden gideyim. Hafta sonu falan gelirim zaten. Görüşürüz millet."

"Orada yediklerine dikkat et hyung. Hastalanma da. Beş gün sonra burada olmazsan seninle konuşmam bir daha."

"Tamam. Anne ben altı gün sonda gelirim o zaman. Haberin olsun."

"Ya hyung!" annemle beraber Tae'ye gülerken bağcıklarımı bağlamayı bitirdim. "Görüşürüz bir tanem. Varınca ara."

"Ararım. Hoşçakalın!" el sallayıp otobüsün uzaktan yaklaştığını görür görmez durağa doğru koştum ve yetişebilmemle bindim. Heyecanlı değildim. Dün odamı yerleştirilen heyecanımın büyük bir kısmını atmıştım ama liseden tanıdığım hiç kimse olmadığından üniversitede tamamen yalnız ve sıfırdan sosyalliğe başlayacağım için endişeliydim. Aynı zaman da biraz gergin... İç çekip yolu izlemeye başladım. Jungkook'la beraber gitmek istediğimiz üniversiteyi kazanmıştım. Onun da orayı yazdığına emindim ama hangi bölümü yazdı, hiç bilmiyordum.

Ben zaten küçüklüğümden beri insan anatomisine hayran olduğum için doğal olarak tıp seçtim. 6 yıl daha okuyacağımı düşününce bi' baygınlık geçirecek gibi olsam da... İleride buna deyeceğine eminim. Sağlık hafife alınacak bir durum değil neticede. En küçük bir olaya erkenden müdahale edilmezse ileride büyük sorunlar doğru bilir diye düşünüyorum. İç çekip otobüse bindiğimde kulağıma taktığım kulaklıkları çıkarttım. Ne şarkı ne de bir melodi dinlemek istemiyordum.

Yurda en yakın durakta inip yürümeye başladım. Durakla yurt arası birkaç dakikaydı. Bu konudan oldukça şanslı olduğumu düşünüyorum. Ayrıca yurt kuralları da -en azından bana göre- katı değildi. Tek sorun yurda içkinin sokulmamasıydı ama onu da gizli bir şekilde halledeceğine eminim. Dün tanıştığım orta yaşlarda olan güvenlik görevlisine başımla selam verip yurt binasına girdim. Maalesef ki asansör olmayan bir yurda kayıt yaptırdığımızdan iki kat merdiven çıkmak zorunda kalacaktım her gün.

Cebimden anahtarı çıkartıp odaya girdiğimde oda arkadaşım olduğunu düşündüğüm uzun çocuk kendi dolabına kıyafetlerini yerleştiriyordu. Arkamdan kapıyı kapatırken selam verdim. "Merhaba. Min Yoongi ben." hemen elindeki işi bırakıp eğildiği yerden kalktı ve gülümsedi. Vay be, gamzeleri çok sevimliydi. "Merhaba, ben de Kim Namjoon. Tanıştığımıza memnun oldum."

"Ben de öyle. Seni bölmeyeyim ben. Hatta yardıma ihtiyacın var mı? Daha hızlı biter."

"Imm, şu kitapları çalışma masasının üzerine koyman yeterli olacak. Teşekkür ederim." valizinden çıkarttığı okuma kitaplarını alıp onun çalışma masasına koydum. "Kaçıncı sınıfsın? Ah bir de, sana nasıl seslenmeliyim?"

Valizinde bulunan son kıyafeti de çekmecesine yerleştirip ayaklandı. "İlk yılım. Sanırım senin de öyle. Bu yüzden sadece Namjoon desen olur."

"Pekâlâ Namjoon. Yaşıt olduğumuza göre sen de sadece Yoongi desen sorun olmaz."

"Boşsan yemekhaneye inelim mi? Oda arkadaşıma içecek bir şeyler ısmarlamak isterim."

"Çok sevinirim Namjoon-ah."





***




Oda arkadaşımla beraber kahve içmiş ve birbirimizi tanımak adına sohbetler etmiştik. Namjoon tam benim kafa yapımda biri olsa da uykuyla arasının pek iyi olmadığını öğrendikten sonra ileride bu konuyla ilgili tartışmamayı umdum. Çünkü hadi ama! Uyku demek Min Yoongi demekti benim kitabımda ve o az uyuyan tiplerdendi.

Şimdi ise odada kendi yataklarımızda oturmuş kitap okuyorduk. Biliyorum birkaç ay önceye kadar kitap denilince uykum gelirken şimdi kendi rızamla okuyor olmak beni de duygulandırıyor ama işte insan bir kere kaptırınca kendini gerisi su gibi akıyor.

"Yoongi ben yatacağım. Fazla ışıkta uyuyamıyorum da acaba..." çekinerek söylemeye çalıştığı şeyi anlayıp ben de kitabımı komodinin üzerine koydum ve ondan önce ayaklanıp ışığa doğru ilerledim. "Sorun değil ben de yatacaktım. İyi geceler o zaman." ışığı kapatmadan önce gülümsemesini gördüm. "İyi geceler." yatağıma yerleşip yarın sabahki dersim için alarm kurdum. Gün boyu yanımda olmayan ama alarmı kurarken birden gelen heyecanımla yüzümü buruşturmadan edemedim bu arada. Ne gerek vardı şimdi heyecana paniğe yatmadan önce?








***
-arkdslar sevinin hem bugün bayram hem de Yoongi asiri balli olduğundan üniye baslayacak

-bayramınız kutlu olsunn

-ya abi yazma kabiliyetim puf olmuş gibi hissediyorum. Sadece eylem yazıyorum ve bu çok acemice oluyor. Çok üzgünüm bu sebepten ötürü. Neyse gidiyorum

-öptüm muah~

-öptüm muah~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Online Lesson - |YoonKook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin