Online Lesson - |YoonKook|

31°

"Hâlâ beni nasıl ikna ettin hiçbir fikrim yok ama buradayım. Çantamda bilgisayarım, pijamalarım ve ders kitaplarımla beraber sana geldim." Yoongi kapıda dikilen sevgilisine genişçe gülümseyip içeri çekti bedenini. "Çok özledim seni." Jungkook'un sırtındaki çantayı alıp kendi omzuna astı ve montunu da alarak askılığa bıraktı. "Sen salona geç, ben çantanı odama bırakıp geliyorum. Ah, ilk önce ellerini yıka, sonra beni bul ve seni eve çağırdığım için küçük bir öpücük ver." Jungkook kıkırdayıp önden banyoya girdi ve ellerini yıkadı. Yoongi de sevgilisinin çantasını odaya bırakıp salona geçti ve kanepeye yerleşti. Sevgilisi gelmeden iki tane orta boy pizza söylemişti ve bu yüzden rahattı.

Jungkook da sevgilisinin yanına oturup onun kollarına doğru bıraktı bedenini. Yoongi anında kaslı bedeni sarmalarken yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu. Neredeyse yatar pozisyonda olan Jungkook'u daha da rahat ettirmek için uzandırmış ve başını da kucağına koydurmuştu. Evet şimdi ikisi de oldukça rahattı. Jungkook başını müptelası olduğu bacaklara koymuş, gözleri kapalı bir şekilde sevgilisinin saçlarını okşamasını hissetmesi, muazzam bir histi. Yoongi de ondan farklı hissetmiyordu. Kucağında -kendisine göre- dünyanın sekizinci harikası olan bir varlık vardı ve onu hiç çekinmeden, gözlerini bile kırpmadan izliyordu. Üstüne üstlük saçlarını okşuyordu ve birazdan da onu öpecekti de.

Jungkook mızmızlanıp gözlerini açtı. "Ya~ uykumu getiriyorsun. Pizzalar gelmeden beni uyutup hepsini tek başına yiyeceksin değil mi?" ikisi de kıkırdarken Jungkook doğrulmuş ve Yoongi'nin yanağından öpmüştü. "Çok tatlı olmuşsun. Benim için mi hazırlandın?" Yoongi genişçe gülümseyip kanepede tamamen sevgilisine dönerek bir bacağının üzerine oturdu. "Tabii ki senin için hazırlandım. Hatta," ayaklanmış ve mutfağa girmişti. Jungkook merakla mutfak kapısına bakarken Yoongi elinde küçük, sevimli bir şarap şişesi ile iki tane şarap bardağı getirdi. Jungkook sorarca yanına oturan sevgilisine baktığında Yoongi gülümseyerek ona döndü. "Daha önce hiç içki içmediğini biliyorum. Ama içmeyi de çok istediğini biliyorum. 4 saat sonra doğum günün olacak ve artık reşit sayılacaksın. Bu yüzden ilk içkini benimle beraber içersin diye düşünerek hafif bir şarap aldım. Hem de küçük aldım, aşırıya kaçarız da gecenin sonu bok olur diye endişelendiğimden."

Jungkook sevdiği adamın, kendisini bu kadar çok düşünüp yine kendisi için böyle sürprizler yapmasından dolayıp mutlu olup heyecanına engel olamayarak boynuna sarıldı sıkıca. "Teşekkür ederim..." geri çekilip yanaklarından öptü Yoongi'nin. "Ama biliyorsun ki benim doğum günüm yaklaşık beş ay önceydi. Sana yazdığım zamanlar hani. Ayrıca beş ay önceki doğum günümde çoktan reşit olmuştum."

"Her neyse, o zaman pizzalar gelince içeriz. Bir romantiklik yapalım dedik içine ettin." Jungkook kahkaha atarken Yoongi geri mutfağa gidip pizza için peçete ve sos koydu sehpaya. "Üzgünüm Yoongi ama yarın doğum günüm olduğu bana önceden söyleseydin hazırlıklı olurdum." Yoongi kendini savunmak için sevgilisine laf yetiştirecekken kapı çalmıştı. Tüm odağı kapıya kaydığı için az önceki rezilliğini unuttu hemen. "Hadi yine iyisin, Yoongi'nin dırdır gazabından kurtuldun."

***

İkili karınlarını bir güzel doyurmuş, içkilerinden yudumluyordu. "Farkında mısın, yarı yıl tatiline çok az kaldı." Yoongi sorusunu yöneltirken başını da şarap bardağı ile oynayan sevgilisine çevirdi. "Evet. Bu beni fazlasıyla geriyor. Sınava çok az kalmış oluyor ve biz belki de uzun bir süre görüşemeyeceğiz sınavdan sonra." Jungkook da dalgın dalgın baktığı bardaktan kaldırdı başını. İkisi de salonda, boydan boya cam olan sürgülü bahçe kapının önünde yastıkların üzerinde iken karanlıkta oturuyorlardı. İçeriyi sadece parlak kar bulutlarından yansıyan ışık aydınlatıyordu ve iki beden bir battaniyenin altındayken dışarıda kar yağmasına rağmen üşümüyordu.