SU YATAĞINI BULMUYOR BABA! #2

94 13 2
                                    

Mehmet AKKURT'UN Kaleminden...

Küçüktüm. Anlamadım. Ama yüreğimden bir şeyler kopmuştu.

Gözümü yavaşça araladım. Her yerim ağrıyordu. Gördüğüm ilk şey beyaz tavan oldu. Ölmüş müydüm? Yok daha çok küçüğüm. Ölmek için yani. Üstüme beyaz pike örtülmüş şekilde yatıyordum. Hastane kokusu ciğerlerime kadar inmişti. Hiç sevmem hastaneleri. Seven var mı ki zaten?

Gözümü iyice açtım. Kapı yavaşça açıldı, giren annemdi. Uyandığımı gören annem hemen yanıma koştu;

- Fırat oğlum iyi misin? Çok korkuttun beni.

Annemin sorusuna sadece babam nerde diye karşılık verebildim. Yutkundu. Gözünden yaş damladı. Gözleri zaten ağlamaktan kızarmıştı belli. Sandalyeye bile dik oturmuyordu. Sırtın da büyük bir yük varmış gibiydi. Zorlukla sorumu yineledim;

- Babam nerde anne?

- Ameliyattan çıktı ama (duraksadı) durumu kritik diyorlar.

Hiç bir şey hissetmiyordum. Döndüm anneme babam iyi olacak mı dedim.

- İyi olacak tabi olum iyi olacak.

Annem sandalyesinden kalkarak boynuma sarıldı. Bir süre öyle kaldık. Kapının açılmasıyla gelene bakmak için ayrıldık. Gelen dedem ve arkasından gelen adamlarıydı. Yüzünden endişeli olduğu belli oluyordu.

- Fırat torunum iyi misin? Nasıl oldu bu? Kızım ne oluyor?

Dedem panik haldeydi. İnsanın en sevdiklerine zarar gelince ne yapacağını bilemiyor ne yazık ki. Annem dedemi sandalyeye oturttu. Bir bardakta su verdi. Biraz olsun sakinleşti.

- Fırat olayı bana anlat. Ne oldu?

Kuyumcuya gittiğimizi, kuyumcudan döndüğümüzü, sokağa girdiğimiz de olan olayları en ayrıntısıyla anlattım. Bir duraksadım ilk önce, sanki ampulü bulmuş gibi heyecanlı bir şekilde;

- Özgür Abi'nin selamı var dediler dede.

- Kahpenin dölleri (anneme dönerek) kusura bakma kızım.

Dedem yumruğunu sıkarak adamlarına gidiyoruz işareti yaptı. Yerinden kalktı beni öptü. Anneme sarıldı. Tek sıra halinde kapıdan çıktılar. Annem bana dönerek;

- Ortalık çok karışacak oğlum

- Eğer babam ayağa kalkamazsa ortalığı ben karıştırırım.

- İşte oğlum bende ondan korkuyorum. Sen daha küçüksün.

- İşin yaş ile alakası yok anne. Eğer babama bir şey olursa (duraksadım) ben durmam.

Kapıdan doktor ile hemşire girdi. Annem onlar girince bir şey demedi. Rutin kontrollerimi yaptılar. Anneme babamın durumunun kritik olduğunu yinelediler ve çıktılar. İnsanoğlunun bir başka insanoğlundan medet ummasıda ne kadar değişik bir olay. Doktorlar çıktıktan sonra annemin ayağa kalkmamam gerektiğini söylemesine rağmen ayaklandım. Babamı görmek istiyordum. Annem koluma girerek beni babamın yattığı odaya doğru götürdü.
Babamın odasına gelene kadar her koridor başında takım elbiseli adamlar gördüm. Dedem hastaneye iyice nüfus etmiş anlaşılan. O da haklı kendince. Duran Ağa'nın oğlu Serhat Güneş'i vurdular. Herkes bir bedel ödeyecek zamanı geldiğinde. Babamın odasına geldiğimde camdan makineye bağlanmış şekilde yattığını gördüm. İçim burkuldu. Annemin kolundan çıkıp cama doğru yaklaştım. Sadece kendimin duyabileceği bir sesle konuşmaya başladım.

Sen yatmayı sevmezsin ki baba. Hadi kalk. Koru bizi. Uykudan nefret edersin. Serhat Güneş hastane köşelerinde... Hiç te uyumlu olmadı. Ya gerçekten bırakırsan bizi? Acı baba bize. Sensiz yapamayız. Dağımı kaybedemem. Senin ölümün aynı yaz dizilerine benzer. İlk bölümden istedigi reytinge ulaşamaz. Üçüncü bölümde ismi değiştirilir. Beşinci bölümde de final yapar. Al sana bom bok bir yaz dizisi. Pardon baba kötü söz yok. Kötü hiç bir şey olmayacak. Haydi kalk be baba. Su yatağını bulmuyor.

Annem yaklaştı yanıma. Saçımı okşadı.

- Hadi gel. Baban birazcık dinlensin.

- Dinlensin. Güçlü bir halde geri dönsün

- Dönecek olum. Dönecek.

İkimiz de ağlayarak birbirimize sarıldık. Odanın karşında duran oturma yerlerine oturduk. Bir süre sonra yorgunluktan uyuya kalmışım.

Gözlerimi annemin çığlıklarıyla açtım. Ayağa kalktım hemen. Doktorlar babamın odasına girmiş kalp masajı yapıyorlardı. O adını bilmediğim aleti çıkardılar. Doktorlardan biri bağırdı.

100cc hazırla
- Hazır. (çıkan ses)
- 150cc hazırla.
- Hazır. (çıkan ses)
- 200cc hazırla
- Hazır ( çıkan ses)

Annem Serhat bunu yapma diyerek ağlıyordu. Olduğum yere düştüm resmen. Gözümden yaşlar akıyordu. Doktorlar hala bağırıyordu.

- Sonn. Hazırla.
- Hazır. (çıkan ses)

SAĞLICAKLA KALIN:)

"TEHLİKE"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin