Yine bol bol yorum gelir mi... Okurken o kadar eğleniyorum ki anlatamam
-
Gece yarıları.
Korkunç bir zaman dilimi.
Özellikle de birisi sizi telefonla arıyorsa.
Korku içinde sıçrayarak uykumdan ayrıldığımda kolları arasında durduğum Jungkook da uyanmıştı tıpkı benim gibi. Her yer karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum. Sadece telefonumun sesini duyuyordum. Birisi arıyordu.
Elimi uzatıp komodinden aldım ve parlak ekrana baktığım an gözlerim yaşarsa da Jimin'in adını görünce korkuyla aramayı yanıtladım. Oturur pozisyona geldiğimde kafamı zar zor tutuyordum.
"Taehyung," dedi ağlayarak. Korkum ikiye katlandı.
"Jimin? Neden ağlıyorsun? Ne oldu?"
"Yoongi yine kriz geçiriyor. Yardım et. Kendini odaya kilitledi. Kafam kanıyor. Ben... Ne yapacağımı bilmiyorum!"
Ayağa kalktım. Oda sessiz olduğundan ve Jimin endişeyle bağırdığından Bay Jeon her şeyi duymuştu. Işığı açıp dolaba yöneldim.
"Kafan niye kanıyor? Nerdesiniz siz şu an?"
"Onu sakinleştirmeye çalışınca beni itti. Be-ben kafamı sehpanın kenarına çarptım. Ama yemin ederim onun suçu değil Taehyung. Ben çok ısrar ettim. Çok bunalttım onu."
Hıçkırarak ağlamaya başladığında sıkıntıyla kafamı dolabın kapağına yasladım. Beynim çalışmıyordu. Duyduklarımı anlamak ve beynimin içinde basit bir plan oluşturmak sandığımdan uzun sürdü.
Jungkook'un gelip telefonu benden alacağı kadar uzun sürdü hem de.
"Jimin, şu an nerde olduğunu söyler misin? Ayrıca oturup dinlen, çok mu kanaman?"
Onlar konuşurken elime geçen ilk ceketi ve eşofmanı üzerime geçirdim. Jungkook'un dolabından kendime uygun ne bulabiliyorsam onlardı.
Sonunda Bay Jeon telefonu kapatıp bana uzatırken kendine bir tişört aldı ve beni odanın kapısına yönlendirdi.
"Bir-bir şeyi var mı? Anlamıyorum, Yoongi neden böyle bir yapsın?"
Önce odamdan sonra da evden çıktık. Her yer karanlıktı. Sokak lambaları bile zar zor aydınlatıyordu sokağı. Bay Jeon'la beraber garaja girdik ve onun arabasına bindik. Bana hâlâ cevap vermemişti. Çünkü soruma onun da bir cevabı olmayabilirdi.
"Bana yolu tarif etmen gerekecek."
Arabayı çalıştırdı. Kafamı onaylar anlamda sallarken parmağımla sokağın sol tarafını gösterdim. Direksiyonu çevirdi. Neyse ki Yoongi'nin evi fazla uzakta değildi. Beş dakika içinde orada olacağımızı bildiğimden rahattım.
Bay Jeon uzanıp torpido gözünü açtı ve içinden bir sigara paketi aldı. Onun hareketlerini takip ettim göz ucuyla. Kısa bir anlığına direksiyonu bıraktı. Yol zaten bomboştu. Dudakları arasına yerleştirdiği dalı yaktı ve camını biraz açtı.
Bakışlarımı yola çevirdim. Onu ilk defa sigara içerken gördüğümde bu durum içinde olmak istemezdim. Aklımda sadece Yoongi ve Jimin vardı. Onları uyarmıştım. Dikkatli olmaları gerekiyordu. Nasıl bir şey yaşanmıştı da Yoongi'nin gözü kararmıştı böyle? Jimin'i itip düşmesini ve kafasının kanamasını umursamayacak kadar ne yaşamış olabilirdi?
"Sağdaki gri ev."
"Sen iyi misin?"
Arabayı durduğunda inmeden önce ona kısa bir bakış attım. "Bilmiyorum." diye mırıldandığımda bir şey demedi. Arabadan indikten sonra sigarasından son kez faydalandı ve izmariti yere atıp üzerine bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mr jeon
FanfictionKim Taehyung eğlenmeyi seven, hareketli, genç bir çocuktu. Dans etmeyi çok severdi. Özellikle de dans kulüplerinin sokakta sergilediği gösterilere katılır, izleyicileri dansa davet eder, kimseden çekinmezdi. Her zaman çok eğlenirdi, etrafındakileri...