altıncı bölüm

4.8K 662 499
                                    

Yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını silerken bir yere tutunmamaya çalışarak merdivenleri teker teker çıkıyordum. Biraz duvara yaslanarak destek alıyor ama tökezleyince dengemi kaybedip eski halime dönüyordum. Tek elimde tuttuğum içki şişesinin içinden ani hereketlerim yüzünden biraz yere dökülse de umursayacak değildim.

Barda yarınlar yokmuşçasına içmiş, Yoongi ve Jimin'in defalarca kez öpüşmesini izlemiş, barmenle flört etmiş, biraz üstüne kusmuştum. Bana sinirleneceğini düşünsem de çok sıcak yaklaşmış, ağzımı yıkamama yardım etmişti. Eve dönüşte arabayı Yoongi sürmüştü ve arabamı yarın getireceğini söyleyerek Jimin'i bırakmak için gitmişti.

Son hatırladığım kadarıyla Jimin ön koltukta uyuyordu.

Şimdi ilk hedefim banyoya gidip yüzümü yıkamak ve dişlerimi fırçalamaktı. Sonrasında güzel bir tartışma için Bay Jeon'un karşısına çıkacaktım. Vücuduma giren alkolle öfkem daha da artmıştı. Şimdi tüm sinirimi ondan çıkarmak istiyordum.

Biraz fazla sesli olduğum için birilerinin uyanacağını düşünsem de banyoya girdiğimde evde hâlâ ses yoktu. Annem ve babamın odası üçüncü kattaydı. Orası tamamen ikisine aitti ve çalışma odaları da oradaydı. Bu yüzden üçüncü katta fazla işim olmuyordu. Genelde bu katta takılıyordum.

Şişedeki içkiyi bitirip bir kenara bıraktım ve suyu açıp avcumu doldurdum. Soğuk suyu yüzüme çarptığımda başta irkilsem bile iyi gelmişti. Dişlerimi de fırçaladım ve uyuşuk adımlarla odama gitmek için banyodan çıktım. Aynı anda karşıdaki kapı açıldı. Bay Jeon altında gri bir eşofman, üzeri çıplak ve saçları dağınık bir şekilde karşımda duruyordu. Tek yanağı kızarıktı. Uyumuştu. Ve onu ben uyandırmıştım.

İçimdeki hayaller aleminde yaşayan Taehyung elindeki bıçağı kendi karnına saplarken acı bir gülümsemeyle karşımdaki adama baktım. Bir ihtimal, çok küçük bir ihtimal uyumayıp beni bekleyeceğini düşünmüştüm. Günün üçüncü darbesi de bu olmuştu.

Tepkisiz kalmaya çalışarak onun yanındaki odanın kapısını açtım. İçeri giremeden kolumu tuttu ve beni kendi odasına doğru çekti. Hiçbir şey demedim.

"Ağladın mı sen?" dediğinde bile sessiz kalmıştım. Beni yatağına kadar götürdü, oturmam için yönlendirse de itiraz ettim. Ayakta durmak istiyordum. Yatağına oturduğum an ipler yine benim elimden giderdi.

Elleri yanaklarımı bulduğunda çok sıcak olduğunu fark ettim. Uyuduğu için olmalıydı, teni sıcak gelmişti birden. "Bir soru sordum Taehyung. Ağladın mı? Akşam yemeğinde de çok huzursuz görünüyordun. Bir şey mi oldu?"

Hiçbir şey olmamış gibi davranmamı bekleyemezdi benden. Biraz olsun aklını çalışırsa neden böyle olduğumu fark edebilirdi. Bugün ekstra dikkatsiz davranıyordu Bay Jeon.

Pes ederek yatağa oturdum ve kafamı kaldırarak onun yüzüne bakmaya başladığımda hiç duraksamadan ona istediği cevabı da vermiştim. Her şeyi açık ve net bir şekilde sıraladım suratına doğru.

"Arkadaşlarımla çıktığım akşam yemeğinde sizi bir kadınla görüyorum. Üstelik size karşı tuhaf bir yakınlığı ve temas çabası var. Siz masadan kalkar kalkmaz telefonunuzu kurcalıyor, beni küçük görüyor ve ben daha da çok sinirleniyorum. Sizi bir yere davet ediyorum ki gelip yaptığınız hatayı, o kadına karşı koymadığınız tavrı affedecek nitelikte bir hareket sergileyin ama siz beni nazikçe reddedio evde görüşürüz diyorsunuz. İçip dağıtıyorum, evde beni bekleyen sizin düşüncesiyle mutluyum, eve dönmek istiyorum ama eve gelince de beni beklemek yerine uyuduğunuzu fark ediyorum. Tanrı aşkına, ben sizi ilk defa eşofmanla görüyorum!"

Dayanamayıp yine ağlamaya başladığımda karşımda bana şaşkınlık içinde bakan adam daha da çok sinirlendirdi beni. Kafamı yan tarafa çevirerek burnumu çektim. Alkolü fazla kaçırmıştım. Normalde bu kadar duygusal değildim ama sarhoşken hassas olmak elimde değildi. Her şey daha çok batıyordu gözüme.

mr jeon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin