on altıncı bölüm

3.7K 468 366
                                    

- Jeon Jungkook -

"Kalk bakalım."

Aniden sağ taraftaki perdelerin açılmasıyla eve giren güneş ışığı gözümü aldığı için elimin tersini yüzüme siper ederek homurdandım. Salonda uyuyakalmıştım. Üzerimi değiştirmeye fırsatım bile olmamıştı. Daha çok sızdım da diyebilirdik.

Namjoon ellerini beline koydu ve beni baştan aşağı süzdü. O böyle yapınca ben de kendime bakma gereği hissettim aniden.

Ceketim yerdeydi. Gömleğim kırışmış, düğmeleri açılmış, saçlarım darmadağın olmuştu. Muhtemelen yüzüm de berbat görünüyordu. Nasıl olduğumun ne önemi vardı ki gerçi?

"Seni onun yanına götürmeye geldim." derken üzerimdeki battaniyeyi çekerek aldı. Bunu kim, ne zaman üzerime örtmüştü hatırlamıyordum bile.

Taehyung'u oradan alıp evine bırakmış, biraz dayak yemiş ve beni çağıran arkadaşlarımın yanına gitmiştim kafamı dağıtmak için. Gerçekten de dağıtmış olmalıydım. Neyse ki Namjoon yanımdaydı.

Ellerimi yüzüme siper edip ayılmaya çalıştığım sırada Namjoon ıslık çalıyordu. Oturur pozisyona geldim. "Git bir duş al. Leş gibi içki kokuyorsun." diyerek beni kaldırdı. Şu an bir cesetten farksız göründüğüm için bedenimi hareket ettirmesi hiç zor olmuyordu.

Uyuşuk adımlarla merdivenleri çıktım. Aklımda sadece Taehyung vardı. Neden öyle dedim ki? diyordum kendime. Neden o an onu sakinleştirmek yerine kavga etmek ister gibi çıkıştım ki... Aslında sadece yorgundum. Son bir haftadır her şey üst üste gelmişti, çok bunalmıştım ve o öyle konuşunca yanlış anladığını bilmeme rağmen devam ettirmek istemiştim. Alttan almaya niyetim yoktu. Korktuğum şey olmuştu işte. En sevmediğim yanımı göstermiştim ona.

Rahatsız edici kıyafetlerden kurtulup kendimi sıcak suyun altında bulduğumda başım o kadar ağrıyordu ki gözlerimi açık tutmak bir işkenceden farksızdı. Ben bu haldeyken Taehyung'u düşünemiyordum.

Dün gece o da çok içmişti. Kesin kusacaktı. Migreni de tutardı onun. Kim masaj yaparak ağrısını giderecek ve ona tadını beğeneceği çaylardan demleyecekti? Bunları yapsalar bile ona sarılıp beraber uyuyarak sakinleştirebilecekler miydi?

Düşündükçe sinirlerim bozuluyordu. Birisine bunları söylesem bana vereceği cevap madem bu kadar düşünüyorsun onu niye kırdın olacaktı. Elbette bu çok hak vereceğim bir cümleydi ama bir açıklamam yoktu işte.

Öyle bir andı ki o an, hem gerçekliği sorgulamış hem de nerede ve nasıl olduğumuzu ciddiye almadan ona aynı şekilde karşılık verme gereği duymuştum. Mantıklı düşününce Taehyung bunu kırgın ve öfkeli olduğu için yapmıştı.

Onu ihmal ettiğimi fark edememiştim. O ailesiyle birlikte kaldığı için bazı günler şirkette uyumuş, berbat bir his olsa da günlerimi orada geçirmiştim. Birkaç gün de ailemin yanına gitmiştim. Babamla görüştüğümüz her an açılan konular ve bana attığı bakışlar öyle öfkelendiriyordu ki beni her şeyi unutuyordum.

Belki de sadece bahanelere sığınıyordum. Benden mantıklı bir açıklama istediğinde ona bunları dersem muhtemelen bana bir tokat atacaktı, hak ettiğim gibi. Onu unuttuğumu, değersiz hissettirdiğimi de söyleyebilirdi. Tekrar ağlarsa eğer dayanamazdım. Gözyaşlarının sebebi ben olunca onu kendi kollarımda sakinleştirememek kadar acı verici bir şey yoktu.

Duşun ardından altıma bir boxer ve siyah bir eşofman geçirdim. Aynadaki yansımamı incelerken dişlerimi fırçalayarak ağzımdaki koku ve tattan da kurtulmuştum. Göz altlarım berbat görünüyordu. Tüm haftanın bıraktığı izler yüzümde toplanmıştı resmen.

mr jeon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin