birinci bölüm

8.6K 959 1.1K
                                    

"Taehyung sakinleş biraz."

"Taehyung, uslu dur."

"Taehyung yapma."

"Taehyung."

"Kim Taehyung."

"Beş yaşında çocuk gibisin Taehyung."

"Oğlum, sakin dursana biraz."

Duymaktan bıktığım ama insanların bana söylemekten asla çekinmediği cümlelerdi bunlar. Günde en az beş defa aynı şeyleri dinlemek kesinlikle çok sıkıcıydı. Bir süre sonra durup bağırmak istesem de sabırlı davranmak zorunda kalıyordum. Çünkü ailem bundan hiç hoşlanmıyor. Neyse ki sevmedikleri tek huyum bu. Onun dışında oldukça sevilen, gözde çocuğum. Belki de bu yüzden şımarık olduğumu düşünüyorlardır. Biraz da öyleyim sanırım.

Arkada çalan hareketli şarkıya eşlik ederken bedenimi sallıyor, elimi tutarak ona ayak uydurmamı sağlayan çocukla göz temasımızı kesmiyordum. Şehrimiz kalabalık ve aktiviteler çok önem veren bir yer olduğundan sokakta böyle dans eden insanlar görmek oldukça normaldi. Ben de onlara eşlik etmeyi çok seviyordum. Etrafımızda toplanan insanlar alkış tutarak bize tezahürat yapıyor, biz ise canımızın istediği gibi özgürce hareket ediyorduk. Müzik kesinlikle ruhumu iyileştiriyordu.

İnsanların beni uyardığı kısım da tam olarak buydu. Babam her zaman bana bir Kim olduğumu hatırlatır ve ağır başlı olmam gerektiğini söylerdi. Bence dans etmenin yaşı, sebebi ya da hiçbir zararı yoktu. Eğleniyordum işte. Bu bizim soyadımıza leke sürmezdi.

"Taehyung, dikkatli ol."

Dans kulübünün bir üyesi olan ve tombul yanaklarını çok sevdiğim Jimin beni uyardığında ona bir şey olmaz der gibi elimi sallamış ve kaldırımdan atlayarak inmiştim. Kendi etrafımda dönüyor, kahkahalar atıyor ve ritimle kafamı sallıyordum.

"Taehyung!" diye bağırdı tanımadığım birisi. Kapalı tuttuğum gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey doğrudan üzerime gelen siyah araba oldu. Panikle kaçacak yer aradım fakat anlık şok ile bedenim donmuştu sanki. Acı bir fren sesinin yankılandığı sokakta korku dolu bağırışları duydum saniyeler içinde. Vücudumda herhangi bir acı yoktu. Çarpmamıştı bana!

Elimi yerinden çıkacak gibi atan kalbimin üzerine koydum. Aldığım rahat nefesle kaslarım gevşemişti. Kısa bir anlığına gerçekten başıma bela açacağımı düşünmüştüm. İşte o zaman ailemin olmamdan korktuğu kişi olmaya başlardım.

Arabanın ön ve arka kapıları açıldı. Sürücü koltuğundan siyah takım elbiseli, bir şoför olduğu her halinden anlaşılan bir adam indi. "Biraz dikkatli olsana!" dediğinde şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.

Çalan yüksek sesli şarkı durmuştu, birkaç kişinin yanıma geldiğini fark ettim. Jimin elimi adama doğru uzattı tehdit eder gibi. "Asıl sen dikkatli ol! Böyle bir yolda hız sınırına uymadan araba kullanıyorsun. Nerden aldın ehliyetini?"

"Sizin gibi çocuklarla uğraşacak vaktim yok." Kafasını çevirdiğinde şoku atlatmış olan vücudum yavaş yavaş öfkeyle dolmaya başladı. Tavırları çok rahatsız edici ve küçük düşürücüydü. Benim kim olduğumu biliyor muydu bu adam?

"Bay Jeon, binin lütfen, geç kalmadan gidelim."

Arka koltuktan inmiş olan adamla konuştuğunu fark edince bakışlarımı ona çevirdim. Çattığım kaşlarım gevşedi ve çemkirmek için aralamış olduğum dudaklarım kapandı. Dişlerimi sıktım.

Üzerinde gri bir takım elbiseyle, düzgün saçları, keskin yüz hatları, çatık kaşları ve piercingleriyle beraber bana bakan bu adam çok ama çok yakışıklıydı. Kaşındaki ve dudağındaki metal parçaları göz kırpıyordu resmen.

mr jeon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin