Bölüm 43 = Konuşma

765 104 91
                                    

'Eileen'i fiziksel olarak öldürmem onu kırmış olabilir ama anılarındaki o anneyi öldürmem onu paramparça eder.'

"Severus Snape değil, Prince sayılır ama aslında Vale mi?" dedi adam kaşlarını kaldırarak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Severus Snape değil, Prince sayılır ama aslında Vale mi?" dedi adam kaşlarını kaldırarak. Tobias iç çekerek başını salladığında adam güldü.
"Bu çocuğun senin olduğuna emin misin?"

Ama Tobias gülmedi. Sadece acele etmesini ve ardından işini bitirip bu lanet yerden çıkmayı istiyordu. Adam onun yüzündeki tahammülsüz ifadeyi görünce boğazını temizleyerek kağıtlara eğildi. "İşte, oğlunuzun kimliği de eş zamanlı olarak güncellenecektir."

Tobias yeni kimliğini alıp son imzasını da attı ve Bakanlığı terk etti. Buradaki aptallardan hiç hoşlanmıyordu. Isınmaya başlayan havalar nedeniyle biraz terlediğini hissedip yakasını çekiştirdi ve cisimlendi. Şimdi ise ani bir soğuk çarptı. Deniz kenarında hava çok daha soğuktu.

Ağır adımlarla, elindeki kimliği sıkıca tutarak ilerledi ve bir banka oturup kimliğine baktı.

Tobias Achilles Vale

Nihayet... Yıllarca gördüğü Tobias Snape'den tonlarca kat daha iyiydi.
İç çekerek Severus'un kimliğinin değiştirildiğini gördüğünde vereceği tepkiyi düşündü ve aklına gelen öfke dolu sahneler ile gözlerini aniden açtı. Pekâlâ, oğlu ile olan onarılmaz gibi görünen ilişkisi yetmezmiş gibi şimdi de hastalıkları ortaya çıkıyordu.

Elbette yıllar süren zihin ve beden kontrolü, kontrolsüzce alınan alkol ve kötü beslenmenin bir bedeli olurdu. Çoğu şey tedavi edilmiş olsa bile karaciğeri için aynı şey söylenemezdi. Ne yazık ki karaciğer yetmezliği son evre olana kadar fark edilmemişti. Bir ameliyat ile kurtulacaktı ama yıllar süren pek çok etken nedeniyle de ölme ihtimali vardı.

Oğluma sarılmadan ölmesem bari...

"Tobias!"

"Orion?" dedi Tobias şaşkınca ayağa kalkarken. Arkadaşı ile sarılıp selamlaştı ve gri gözlerine baktı.

"Ne? Tabii seni bulurum, yıllar da geçse en çok geldiğin yer yine burası."

Birlikte gençken de oturdukları banka oturup o zamandan tek farkı biraz daha kirli olması olan denize baktılar. Tobias biraz kayıp başını omzuna yasladı ve konuşmasını bekledi.
Orion'un bir sıkıntısı olduğunu biliyordu.

"Bir şey yaptım."

Tobias gözlerini devirdi. "Yine tek seferde kasadan 10.000 galleon alıp ıvır zıvıra harcamadıysan sorun yok."

Orion güldü. O zamanlar sadece 16 yaşında genç bir varisti. Takılar ilgisini çok çekiyordu ve sadece birkaç parça almak için gittiği Diagon yolunda 10.000 galleon harcayıp babasına fenalık geçirtmişti. Adam üç torba dolusu pahalı takıyı ve kasalardan tek seferde çekilen tonla parayı duyunca dehşete düşmüştü. İşin aslı babası bayağı pinti biriydi. Parasına kıyamaz, karısına ve çocuklarına sık sık az harcamalarını söylerdi.

Ikigai (𝑺𝒏𝒂𝒎𝒆𝒔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin