Baştan söyleyeceğim bu hikayede onlar kalbi temiz, iyi biri olarak kalmayacaktır. Kötülüğün arkasına sığınarak, intikam ateşinde cayır cayır yanacaktır her biri.
Kimse asla günahsız değildir, masum hiç değildir. Her insanın içinde kötülük vardır, her kalpte de bir Süveyda oluşmaktadır.
Ömer'in yarasından dolayı, ona acilen doktor çağırıp, başka bir odaya yerleştirdiler. Süsen, Kuzgun ve Dora ile salonda kalmıştı. Bedeni bu evde olsa bile, ruhu olay yerinde kalmıştı. Sırtından soğuk terler akıyordu, sürekli ellerini sıvazlayarak, ayağını oynatıyordu. Sinirli, telaşlı, endişeli, kızgın ve hiçbir şeyi anlamamış halı Dora'yı epey bir keyiflendirdi.
"Nerede bu adam ya? Yarım saat oldu! Niye ben giremiyorum?" Kaşları çatılı şekilde baktı kıza.
"Kızım sakın olun önce, Ömer birazdan çıkacaktır. Siz en iyisi gidip biraz dinlenin, Dora hanım da size odanızı gösterecek." Dora'ya kaçamak bakış atıp, yerinden kalkmıştı Süsen. Diğer kız ise, Kuzgun'un dediğini dinleyip Süsen'i, Ömer ile onun için hazırlanan odaya götürdü.
"Vallaha çok şanslısın, hala, yıllar geçse bile sana aynı bakıyor. Ömer yani."
"Çok geçmedi, sadece beş sene. Ama emin ol ki, elli sene geçse bile aynı olacak o bakış." Odayı incelerken Süsen, aynı anda Dora'ya cevap veriyordu. "Sahi, sen neden döndün ta oralardan? Beğenmedin mi Rusya'yı?" Alaycı tavırla odadaki koltuğa yayıldı Kılıç kızı. Bir ayağını, diğer ayağının üzerine atıp Dora'nın da oturması için diğer koltuğa işaret etti.
"Ben oraya zorla gittim. Senin yüzünden gittim." Belliydi Dora bu konuyu sevmezdi. E zaten Süsen de bu yüzden açmıştı konuyu.
"Doğruuu, ben gönderdim seni oraya. Neden gönderdim? Hatırlıyor musun?" Süsen'in gülüşü zehir saçıyordu. Ayakta duran kız da, koltuğa oturmuştu. Yüzünde öfke duygusu belirtirken, aklı 5 sene önceki olaylara gitti.
5 sene önce.
"Acaba Ömer abisinin katili olduğunu öğrenirse, üstelik katilin kim olduğunu saklayan sevgilisi ise, ne tepki verir? Hıh?" Dora'nın ortaya attığı soruyla Süsen bir kere daha göz devirdi."Dedim ben sana, Doracım, Ömer elbet bir hun öğrenecek. Ama şu anda öğrenirse, üstelik senden öğrenirse, sanırım.. ben ve ağabeyim, senin aileni, soyunu sopunu harcarız. Hem de öyle ki, ta Rusya'lardan toplarsın cesetleri." Odanın diğer tarafında oturan abisine baktı. "Öyle değil mi Roman?"
"Aynen de öyle."
"Siz manyak mısınız? Bir de tehdit ediyorsunuz. Mükemmel ya." Çılgınca bağırırken Dora, Süsen kıkırdadı.
"Haşa, olur mu öyle? Biz tehdit etmeyiz. Dediğimizi yaparız." Roman çıkış yapmıştı bu sefer. "Şimdi kaç gündür buradasın. Dinlen, ama sonra güzelce düşün."
"Sanma ki, seni aramızda olan tatsızlıktan dolayı kaçırdık. Yani sadece onlar yüzünden değil, babanın, ağabeyim ile arasında bir husumet yaşanmış. Ne zaman baban hatasını düzeltecek, o zaman seni yollarız." Küçük bir konuşmadan sonra Süsen, Dora'nın kafasına şişeyi kırdı. Böylece de onu bayıltıp, boş evi terk ettiler.
Günler geçti, Dora'nın babası, yani Adnan bey, af dilemek istemedi, bir yanlış daha yaptı. Onun bu hamlesi, kızının kaderini değiştirdi. Ne malı mülkü kaldı, ne de ailesi. Karısıyla birlikte, iki kardeşini kaybetti Adnan bey. Biricik kızı ise Rusya'nın en güzel şehirlerinden birine gönderildi. Çok zaman geçmeden Adnan da hayatını kaybetti. Ve onun sahip olduğu her şey, Kılıç ailesine teslim edildi.
Şimdiki Zaman.
"Kılıç ailesi. Onlar hep sözünü tutar, dediğini yapar. Anladım bunu. İlk Rusya'ya gittiğimde bu aileden nefret ediyordum. Sonra ağabeyin, bana bir iş teklif etti. Sizin has adamı olmam." Histerik kahkaha atıp, pozisyonu değiştirdi. "Aynen böyle tepki verdim, çıldırdım. Roman beni aksiyonlu, gerilimli hayata alıştırdı. Şimdi de, buraya geri dönecek. Ama dönmeden önce, Rusya ve Ukrayna'da olan işleri halletmesi gerek." Arkasını yaslayıp, rahatça ellerini önünde bağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölenlerin şerefine
Fiksi Penggemar"Ölenlerin şerefine olsun mu?" Diye teklif etti Ömer gülerek. Karşısındaki orta yaşlarında adam hemen tekrarlayarak şişeyi boşalttı. Anlamamıştı çünkü ne dediğini. Hoş, anlayacak aklı da yoktu zaten. Eli boğazına gitti, kaşları çatıldı. Bir kaç san...