Bölüm 3: Atlantis

345 8 0
                                    

"Bir yıldız olabilirdim, sesim anneminki gibi çıkmasaydı."

Yavaş adımlarım beni okuluma sürüklerken yolumu uzun tutarak dün yaşadığım iğrenç şeyin meydana geldiği yeri görmeden okulun önüne varmayı planlıyordum. Ara sokaklara ya da kestirme yollara girmeden okula yürüyordum. O sırada arkamdan bir ses geldi.

"Atlantis?" arkamı dönüp adımı yapayanlış söyleyen ve şapşal şapşal sırıtan, dün yanımda oturup benimle dinlenen o çocuğu gördüm.

"Atlantis değil mi? Adının bu olması gerekiyor sanırsam..." dedi düşünceli bir mırıltıyla. Burukça güldüm. Gözleri hevesle parladı.

"Atlas." diye düzelttim şirin hatasını.
"Atlas mı! Aman tanrım! Ne kadar güzel bir isim!" diye sevinerek hızla yanıma geldi ve hızlı bir hareketle koluma girdi.

Ani temasıyla irkildim ve bir santim geri çekildim. Rahatsız olduğumu anlamıştı ki o da bir adım yana kaydı ve benimle yürümeye devam etti.

"İsmini kim koymuş?" dedi yine benden cevap almayı başarmak ister bir havayla.

"Uhm, sanırım annem." diye düşünüp sessizce cevap verdim.

32 diş sırıttı ve parlakça gülümsemesini bana sundu. İçimi ısıtacak kadar samimi, sıcak gülümsemesi içimde yıllardır kimseden göremediğim bir güven duygusu yarattı.

"İsmine bayıldım! Annen çok güzel bir kadın olmalı." dedi konuşmak istediğini ve bunun için çabaladığını belli ederek.

"Pek değil." dedim.
Annem hoş bir kadın değildi. Bir hanımefendi değildi. Parmakları tütün sarmaktan, dişleri sigara içmekten sararmıştı. Ağzı hep alkol kokar, saçları hep karmakarışık olurdu. Sürekli saçını boyatmasına rağmen sarı saçlarına nazaran dipleri hep simsiyah olurdu. Topaklanan maskarasını sürer, içine birkaç açık iç çamaşırı giyip hiçbir zaman masum çocuğuna bahsetmediği işinin yolunu tutardı.

Güzel değildi, ağır şekerli bir parfümü ve pis bir gülüşü vardı. Yıllar önce boşadığı onun gibi pis olan bir kocası vardı ve ibne, sokaklarda fahişe sanılan ucube bir oğlu vardı.

"Neden ki?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.
"Bilmiyorum." dedim. Bu ben biliyorum, sen bilme demekti.

Benim bildiklerimi bilirsen sevmezsin beni, ve ben ölmeden önce yanımda olacak tek arkadaşımı kazanmadan kaybedebilirim.

"Benim annem çok tatlı biridir, eminim tanışmak istersin. Seni kendi oğlu gibi göreceğine eminim! Çünkü zaten çok tatlısın." dedi neşesini hiç kaybetmeden.

Onun bu güzel neşesinin yanında benim kasvetli enerjimin onun yanında ağır kalacağını ve böyle bir insanın yanımda mutlu olacağını düşünmüyordum. Bana acıyor muydu?

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. Ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum, gittiğim yerlerde normalde benle sohbet etmez, tekmeleyip yüzüme tükürürlerdi. Haftalarca sokaklarda yaşayıp eve geri döndüğüm, haftalık kendime yemek bulmak için pis amcaların bana 'ibne' diyerek inlemesine izin verdiğim günler böyle şeylerin varlığına olan inancımı yitirmemde büyük katkıda bulunmuştu.

"Ben fahişe değilim." demiştim. Belki de öyleydim...

"Rica ederim canım." dedi samimi ve sıcak tavrını bozmadan.
İki hafta sonra bir tabutun içinde yatıyor olacak bir insanla arkadaş olmak için pek güzel bir gün değildi.

"Annem bir fahişeydi..." dedim. Bu işe yarayacaktı.

Ağzı açık kaldı ve suratıma boş boş baktı.

"Sana mesaj atacağım." diyerek yavaşça uzaklaştı.

Tanrım, ben iğrenç bir insandım.

;

İste yine yazar bolumuu! zamanla atlasi tanıyacağız ve yalginin adını da atlas tarafindan ogrenecegizz. atlas çok zor şeyler atlatmis biri bunlari ileride aciklayacagim ama su ilk bolumlerde elimden bu kadar geliyor. atlasim benim çok zor bir hayat gecirdiginden böyle sessiz ve zarar gormekten korkar hale gelmiş çünkü ilerde anlayacaksiniz zatenn. Neysee hepinizi öptümm 😽

All the love
-K

Ezberimden Çıkmayan Şiir BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin