•I

4K 91 37
                                    

O kadar sıkılmıştım ki sonunda çareyi kitaplıktan gözüme kestirdiğim bir kitabı okumakla bulmuştum. Yüksek sesle çalınan müzikler bir bir beynimi tırmalarken herkesin odanın dört bir yanında yaptığı sohbet sesleri buna eşlik ediyordu. Bir sayfa daha geri de bırakırken ilk defa bundan sıkılmıştım. Çünkü ister istemez bu gürültülü ortamda kitap okumaya çalışmak başımı ağrıtmıştı. Kafamı kaldırıp etrafa göz attığımda abimi bulmuştum sonunda. Yanında gördüğüm Fenerbahçe'den bir kaç oyuncu ile hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Bu sıkıcı partiden kaçıp gitsem farkıma bile varmazdı. Gelmek istememe rağmen zorla sürüklenmenin bedelini ödeyeceksin Eren Karal!

Sıkıntıyla bir nefes verdiğimde uzun boylu, siyah kıvırcık saçlara sahip olan bir çocuk bana bakıyordu. O da abimin yanında sohbet edenler arasındaydı fakat diğerleri kadar konuyla ilgili gözükmüyordu. Neden bu kadar detaylı bakıyordu ki? Gözlerimi ondan çekince içecek bir şeyler almak adına mutfağa yöneldim. Gelmez olaydım! Gördüğüm kişiyle arkamı dönüp çıkacaktım ancak bana seslenmesiyle olduğum yerde duraksadım. Daha sonra bayık bakışlar altında ona doğru döndüm.

"Elis?"

"Efendim Dorukhan?"

"Nasılsın? Görüşmeyeli uzun zaman oldu?"

"Gayet iyiyim gördüğün üzere. Sende iyi gibi gözüküyorsun o yüzden görüşürüz." Tekrardan arkamı dönüp gidecekken mutfağa ne için geldiğimi hatırladım. Masanın üstünde duran limonatalardan bir tanesini aldım ve yanından geçip çıkışa adımladım. Ta ki kolumdan tutulana kadar!

"Kokun. Kokun hala aynı." Gözlerini kapatmış kokumu içine çekerken sinirle kolumu gevşek tutuşundan kurtardım. Kolumu çekerken elimdeki limonatadan bir kaç damla yere düşmüştü.

"Ne hakla hala bana bunu söylersin sen ya? Yaptıklarını unuttum mu zannettin? Sakın bir daha benim karşıma çıkma Dorukhan!" Elimdeki limonata ile yaklaşık bir saattir bütünleştiğim koltuğuma geri döndüm. Limonatayı koltuğun önündeki siyah sehpaya sert bir şekilde bırakıp yarısına geldiğim kitabı elime aldım. Mutfakta olanları düşünürken kitaba odaklanamıyordum ki. Onca yaşadığım şeyi, acıyı, geride bırakıp gerçekten hiçbir şey olmamış gibi mi davranmamı bekliyordu benden? Çok beklerdi.

Aptal Elis! Ne vardı hasta numarası yapsaydın da gelmeseydin bu gereksiz partiye. Şimdi sıcacık yatağında kaldığın yerden dizini izliyor olabilirdin. Neymiş efendim hiç dışarı çıkmıyormuşum, biraz sosyalleşmem gerekiyormuş. Aptal eski sevgilimin yüzünü görerek çok iyi sosyalleştim gerçekten abi, sağol! Hayır, sen futbolcusun anladım ama benim ne işim vardı bu kadar futbolcunun içinde olduğu bir partide?

Tekrardan kafamı abimin olduğu tarafa kaldırdığımda orada olmadığını gördüm. Sarhoş olduysa eğer bensiz eve gitmesi olasıydı. Sarhoş olunca kendini bile unutuyordu. Salak işte, hem beni zorla getiriyor hem de yalnız bırakıyor. Burada ki kızlardan çok erkekleri tanıyordum resmen. Onlarda zaten bir abimin oynadığı kulübün takımı bir de aptal eski sevgilimdi. He, bir de Ozan Tufan vardı.
Bizim 'tiki Ozan'. En az kendi öz abim kadar severdim. Aklıma bir an abim ve Ozan'ın Bursaspor'da oynarlarken ki halleri gelmişti. Antrenmanlara gittiğimde o kadar eğleniyordum ki...
Gülümsememi engelleyememiştim. Tabi şimdi kendisi Fenerbahçe'de oynuyordu abim ise Başakşehir'e transfer edilmişti. Haliyle eğlenebileceğim tek kişi de burada olmadığından sıkıntıdan patlıyordum.

Elimdeki kitabı bırakıp limonatamdan bir yudum daha alınca ayağa kalktım hemen. Az önce bana bakan uzun boylu çocuğun yanına gelince Dorukhan'ın da aralarına katılmış olduğunu gördüm.

"Merhaba, Eren Karal'ı gören oldu mu acaba?" Dedim malum kişinin yüzüne bakmamaya çalışarak.

"Üst kattaki lavaboya gitti." Yanımdaki, daha az önce bana bakan, uzun boylu, kıvırcık saçlı çocuktan cevap gelince ona doğru dönerek teşekkür edip o kalabalık gruptan ayrıldım.

Trouvaille • Altay BayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin