FEDAKARLIKTAKİ KANIN AŞKI

178 22 3
                                    

Hazır mısın?"
"Evet"
Bu kolay olmayacaktı. Ama yapmam gerektiğini çok iyi biliyordum.
Son kez Jason'a baktım ve sınıra doğru adım attım. Üçüncü adımda yerimde durdum. Jason'da hızlı bir şekilde tam bulunduğum yerin ağacına tırmandı.
Bir saniye bile geçmeden Walcon dibimde bitivermişti. İlk aşama atlatılmıştı ama en zoru şimdi olacaktı.
"Burada olman farketmeyerek geldiğin için değildir sanırım"diye tıslayarak etrafımda dolanmaya başladı Walcon. Çok fazla zamanım yoktu ve biran önce Walcon'la savaşmam ve yara almam gerekiyordu. İlk başta onu sinirlendirmem gerekiyordu tabi. Çünkü şuan keyifle gülümsüyordu.
"Hayır Walcon. Aksine bilerek geldim bu sefer. Ayrıca istediğim yerde avlanabilirim. Bu da seni ilgilendirmez ayrıca"dedim tek kaşımı kaldırarak. Yüzündeki mimiklerin sıklaştığını,çenesini de sıktığında sinirlendiğini anlamıştım. Şuan benim için iyi birşeydi ve bana doğru bir adım attığında ilk başta geriye doğru bir adım attım. Ama sonra dişlerimden çıkardığım tıslama sesiyle bende ona doğru bir adım attım.
Walcon'a karşı gelmem gerçekten büyük cesaret işiydi. Beni dakikalar içerisinde haklayabilirdi. Bunu göze almıştım ve yara almam gerekiyordu. Aniden Walcon üstüme atladı ve kolumdan tutup ağaca fırlattı. Resmen ağaca fırlatmıştı. Bir acı hissetmesem de yara aldığım kesindi. Ama dayanamayarak ayağa kalktım ve Walcon'nun üstüne atladım,anlık bir hareketle Walcon'nun kafasını koparmaya çalıştım. Aslında amacım bu değildi biraz daha yara almam gerekiyordu.
Aniden yere fırlatıldım ve çabuk bir şekilde sınırın dışına doğru sürüklendim.
Aklıma Jason'nın yapacağı geldiğinde işin tamamlanmış olduğunu anladım. Ama ters giden şey Jason'nın tekrar Walcon'nun yanına gitmesi olmasıydı. Gitmekle kalmayıp bir de  ona karşı savaşmaya başlaması. Naptığını anlamamıştım,hemen buraya gelip hocalara bağırması gerekiyordu,lakin iş işten geçmiş olabilirdi. Bunu duyan Jason hemen yanıma geldi ve kulağıma "Fazla bir acı hissettin mi?"dediğinde şaşırmıştım. Acı hissetmiyordum ama onun bu şekilde sorması ayrıca abisine gidip saldırması garipti. Sonuçta amacımız benim yaralanmam ve Jason'nın beni bularak hocalara söylemesi. Bu şekilde çok kan kaybı olacağı için hemen beni şehir  merkezine götürmeleri olacaktı. İlla da şehir merkezine gerek yoktu aslında, buradan uzaklaşmamız da işe yarayacaktı.
"Zaten amaç bu değil miydi? Ayrıca acı falan hissetmedim. Yara almam iyi oldu. Şimdi hemen hocaları çağırmalısın geç kalmış olabiliriz"dedim endişeyle. O da anlamış olacakki hemen bağırmaya başladı. Ve beni kucağına alıp hocalara doğru koşmayı da unutmayarak."Hocam!..hocam. Koşun...Lacy yaralandı"ilk başta pek ses çıkmasa da sonradan ayak sesleri gelince hemen gözlerimi kapattım. Ve yara almış bir insan gibi inledim. Çünkü normal bir insan ağaca hayvan gibi fırlatılsa eminim acıdan bayılırdı. Ben de inandırıcı olsun diye yapmam gerekiyordu. Zaten işe yaramıştı,tüm öğrenciler ve hocalar gelmiş başımda toplanmıştı. Hoca ne olduğunu sorup öğrenmeye çalışıyordu ama Jason hemen gidilmesi gerektiğini yoksa kan kaybından ölebileceğimi söyledi.
Hoca hemen herkese gitmemiz gerektiğini söylediğinde bir kaç mırıldanma duydum. Hatta Betty'nin cırtlak sesini de duymuştum.
"Ya hocacım gitmeyelim. Bir şey olmamıştır bence"dediğinde sinirlenmiştim. Bu kız neden bu kadar bencildi.  Burada ben değil de başka biri de olabilirdi. Aslında Walcon'a verecektin şu kızı görecekti burada kalmanın bedelini!
Hoca sert bir şekilde karşı çıkınca içimden sevinç dansları yapıyordum. "Saçmalama Betty,bu ciddi bir konu ve hemen buradan gitmemiz gerekiyor!"dediğin de aynı sert bir ses tonuyla Jason'da bağırınca şaşırmıştım. Ama burada kalmamamız için yapmış olduğunu düşündüm.
"Betty! Lacy yerinde sende olabilirdin. O yüzden o slikonlu ağzını kapat"dedi Jason,hocaları takmayarak. Eminim şuan Betty kıpkırmızı olmuştu. Ama hakediyordu,kafasına göre konuşuyordu çünkü. "Yaaa Jason,ben onu demek istememiştim. Tabiki de Lacy için ebdişeleniyorum,sadece biz burada kalabilirdik"diye ağzını yayarak konuşan Betty'i düşünebiliyordum. Ama kimse onu pek tamamıştı tabi.

Herkes eşyalarını,çadırlarını toplamış ve servislerde yerlerini almışlardı. Benide servise aldılar ama pek fazla kimse yoktu. Yanımda hatta elimden tutan bir adet Jason,arabayı kullanan şoför ve birde merak ve endişeli hoca vardı yanımda. Uzun bir yolculuk vardı ama en zoru uyuma taklidi yapmaktı, çünkü artık gözlerim yanmaya başlamıştı. Dayanmam gerekiyordu,zaten karanlık çökmüştü ve bana pansuman yapılmıştı. Aniden kulağımda sıcak bir nefes hissettiğimde Jason'nın olduğunu anlamıştım. "En zoru heralde uyuma taklidi yapmaktır eminim?"
diye sorduğunda konuşmadım ama içimden evet diye geçirince o da anladı ve hafifçe gülümsediğinde hoca mırıldandığında  uyandığını anlamıştım. "Bu yaralanma nasıl oldu Jason?"diye merak ve aniden sorunca hoca Jason hiç beklemeden cevaplamıştı.
"Ben ilerden gidiyordum ama siz daha çok ilerdeydiniz. Bir çığlık sesi duyduğumda ilk başta nerden geldiğini anlamadım. Ama sonra sesi takip ettim ve Lacy'i kanlar içinde yerde yatarken buldum. İlk başta nasıl yaralandığını anlamadım ama bana fısıltıyla garip bir hayvanın saldırdığını söyledi. Ben de telaşla size bağırdım. Çünkü fazla kan kaybediyordu" dediğinde hoca sıkıntıyla homurdandı ve "Bu çok kötü oldu annesi çok üzülecektir. Ve umarım kötü bir durum değildir"dediğinde üzülmüştüm hocaya ama onlar için yapmamız gerekiyordu. Anneme de gelirsek öğrenirse hiç te iyi olmayacaktı. Bunu hiç hesaba katmamıştık şahsen. Ama Jason'nın dedikleri rahatlatmıştı beni.
"Söylemesek daha iyi hocam. Önemli birşey yoktur hem. Annesini üzülmesi Lacy'i daha çok üzebilir ve iyileşmesi daha uzun sürer. Zaten iki hafta sürecekti kamp. O sırada iyileşir Lacy"diye mantıklı bir açıklama yapınca onaylar şekilde sesler çıkarınca rahatlamıştım.

Az bir mesafe kalmıştı ve arabayı kullanan Jason'dı. Şoför ilk başta izin vermemişti ama onun da gözlerinden uyku akıyordu. Kaza olma riski daha fazla olacağı için Jason onu ikna etmişti ve yarım saattir arabayı o kullanıyordu. Arabadakilerin hepsi uyumuştu. Bugün baya bi yorulmuşlardı anlaşılan. Üzüldüğüm şey ise hiç avlanamamamdı.
"Aynı şekilde bende avlanamadım. Ama belki bu işi hallettikten sonra birlikte avlanabiliriz?" diye fısıltıyla sordu Jason. Ben de içimden belki olabilir diye geçirdiğimde gülümsemesini hissetmiştim Jaon'nun. Bu beni de mutlu hissettirmişti.

Şehir merkezindeki hastahanenin önünde durunca Jason,saat sabahın altısıydı. Ve herkes arabanın durmasıyla uyanmışlardı. Hoca hemen kalktı ve beni biran önce hastahaneye götürülmesi gerektiğini söyledi. Jason arabadan indi ve arka tarafın kapısını açıp beni kucağına  aldı. Sonra da getirilen sedyeye yavaşça yerleştirdi. Hoca herkese gitmesi gerektiğini ve bu hafta boyunca okul olmayacağını söylüyordu.
Acile getirmişlerdi beni ve hemen bir kliniğe sokmuşlardı. Jason'da hoca gelene kadar hemen içeri dalmıştı. Doktora  sessiz birşekilde bu durumun sahte olduğunu kamptan yırtmak için böyle birşey yaptığımızı söylediğinde doktor ilk başta şaşırsa da sonra kabul etti ve bana yeniden bir pansuman yaptı. Yaram derin değildi hatta  bir kaç çizik vardı sadece. Jason beni tekrar kucağına aldı ve dışarıya çıkardığında hocanın orada işlemleri hallettiğini hissedebiliyordum. Sonra hızla yanımıza geldi ve ne olup olmadığını sorduğında Jason yine seri bir şekilde cevapladı.
"Bir sorun yok hocam,merak etmeyin. Hafif yaralanmış ve yaptığınız pansuman işe yaramış fazla bir kan kaybetmemiş. Sadece biraz dinlenmesi gerektiğini söyledi doktor. Onun harici bir durum yok"dediğinde hoca rahatlıkla nefesini dışarı bıraktı ve bana iyi olup olmadığımı sordu. Gözlerimi hafif aralamıştım ve iyi olduğumu söyledim,sadece biraz yorgun olduğumu söylediğimde hemen eve gitmem gerektiğini söylediğinde, bende onaylarcasına kafamı aşağı yukarı salladım. Hoca ilk başta eve ben götüreyim desede Jason onu ikna etti ve hoca geçmiş olsun diyip gitmişti. Geriye sadece Jason ve ben kalmıştım. Ve hala daha Jason'nın kucağındaydım. "Artık bırakırmısın beni Jason?"diye sorduğumda başını  aşağı yukarı salladı ve kucağından indirip karşıma geçti. "Avlanacağız sözü hala geçerlidir umarım"diye sorar bakışlar atınca evet dedim. O da o zaman tekrar aynı ormana gideceğimizi söylediğinde ilk başta tereddüt ettim ama sonra onunda benimle geleceği rahatlamama sebep olmuştu. O yüzden kabul ettim ve ormana doğru delircesine kahkaha atarak koşmaya başladık...

ACI KAN  (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin