Bazen bu dünyada neden geldik diye bir kere bile olsa sormuşuzdur kendimize. Bende bir dünya neden geldim diye sormuyo değilim. Bazen iyiki gelmişim diyorum iyiki benim böyle güzel bir ailem var diyorum bazen de bu dünyadan bıkmışım gibi hissedip niye geldim diyorum. İşte çok garip değil mi insanların fikirlerinin böyle değişmesi. Aşkta böyle birşey hiç beklenmediğin bir anda hiç sevmediğin yanından bile geçmek istemediğin bir insana o an öyle bir vurulursun ki o anın tarifi yoktur. Sonra bir anda bir el,
"Rüya hadi uyan kapıyı açtılar gitmemiz lazım." diyordu. Yavaş yavaş gözlerimi açmaya çalıştım. Emre yüzüme güzerek bakıp,
"Günaydın hanımefendi, gitmemiz lazım. Az önce kapının önünde ki bekçi gelip kapıyı açtı gitmemiz lazım artık."dedi.
Hafif bir gülümseme atıp elimi telefona atıp saate bakacakken,
"Saat gecenin ikisi hadi kalk."dedi.
O an aklımdan o kadar şey geçiyodu ki anlatamam. Ben bu kadar saat nasıl uyumuş olabilirim. Çantamı alıp Emreyle birlikte aşağı inerken Emre,
"Sen uyurken annen yine mesaj attı bana.'Rüyanın telefonuna hala ulaşamıyorum. Adam daha geç saatte gelicek yağmur şiddetini arttırdığı için' diye mesaj attı."
"Niye uyandırmadın beni bu saate kadar nasıl uyudum anlayamıyorum."
" O kadar güzel uyuyodun ki uyandıramadım."
O an utanmaktan yerin dibine girmek istiyordum. Hayatımda hiç kimseden görmediğim iltifatları ondan alıyordum. Açıkçası bu benim hoşuma gidiyordu bu durum. Ama umursamadan sadece sırıttım. Kapıdan dışarıya çıktık. Emre yine kulaklığını takıp şarkı dinliyordu. Bir anda Emre;
"Evin nerede?"
"Ne!"diye şaşırdım.
"Evin diyorum nerede bu saatte tek başına eve gidecek değilsin ben seni bırakacağım evine."
"Yok ben tek başıma giderim sıkıntı olmaz."diye mırıldandım.
"Sence seni bu saatte eve tek başına gönderirmiyim?"
O an itiraz edemedim. Ama yinede içimde bir şey vardı. Bilmiyorum. Kötü bir his mi iyi bir his mi bilmiyordum.Emre;
"Bu saatte otobüs bulamayız taksi durağına gitmemiz lazım.".
Hiç birşey demeden yola koyulduk. Yağmur hafif hafif yağmaya devam ediyordum.Emre kulaklığını çıkarıp yola doğru bakıp baya bir yürüdük sonra karnımın guruldadığını hissedebiliyordum. Emre bana doğru dönerek
"Galiba birilerinin karnı acıkmış."
O an çok utansamda evet baya açılmıştım. Emre telefonuyla baya uğraşıp bir şeylere bakıyodu. Sonra birden,
"Telefondan baktım bu saatte tek buralara yakın yemek yememiz için bir yer var."dedim.
O an Emre "Geldik" dedi. Bana karşı gülümseyerek "İçeri geçin küçük bayan."dedi.
Ne küçük bayan mı?Sensin küçük sadece aramızda yirmi beş santimcik var. O kadar kısa boylumuyum ben sinir içinde ona bakıyordum. O an Emre kahkaha atarak,
"Sinirlenme o kadar kötü bakıyorsun ki şu an beni öldürecek gibi. Kötü birşey demedim. Seni tatlı bulduğum için dedim. Özür dilerim."
O an hiç ciddi kalamayarak bende gülmeye başladım. Sonra içeri girip bişeyler atıştırdık. O an telefonum çaldı. Arayan annemdi. Telefonu açıp,
"Alo anne."
"Alo kızım. Çıktınız mı? Merak ettim seni."
"Evet anne çıktık. Şu an yemek yiyiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Durak
Teen FictionSadece buluştukları ilk duraktan sonra hayatının ne kadar değişeceği aklının ucuna bile gelmeyen ölümlerle dolu bir hikaye... Unutma mesafeler değil hisler uzaktır:)