5.Bölüm:Yük

30 21 1
                                    

Bu hayatta geldiğimden beri babamın bana söylediği bir söz vardı. "Haklı olduğun zaman hiç kimseye boyun eğmeyeceksin. Eğer sen haklı olduğun halde boyun eğersen bütün yük sırtına biner ve sen o yükü tek başına kaldıramayacak hale gelirsin ve dünyayla ilişkin kesilir." O yüzdende bende haklıydım Emre de. Durduk yere bizi suçlayamazlardı. Hayata dair bağımın böyle kopacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Emreyle ben yoldaydik. Arabayı Emre kullanıyordu. Abisi ise bizle gelmedi. Kendimi ne olursa olsun taparlamam gerekiyordu. Hiçbir şey konuşmuyorduk. Sonra sessizliği bozup,

" Abin çok iyi insanmış. Kim olursa olsun orada bizi suçlardı. Ama senin abin polis olduğu halde bizim yapmadığımıza inandı."dedim. Ama Emreden ses çıkmıyordu. Bir süre durduktan sonra,

"Abim hayatımın geri kalanı. Adı Barış. Ölen dedemin adını koydular. Abim ilk doğduğunda dedeme çok benzermiş. En çokta gözleri. Sonra aradan bir gün geçtikten sonra dedem trafik kazasında öldü. Ve abimin isiminide barış koydular. Abim çok zorluklar çekti."dedi zar zor konuşarak.

"Ne gibi zorluklar?"dedim bir aptallık yaparak. Keşke söylemeseydim. "Yani canını sıkmak istemem sadece merak ettiğim için sordum."dedim utanç içinde.

"Bir gün abim daha yeni polislik görevini almıştı. Hepimiz çok sevinmiştik. Abim bu mesleği severek seçmişti. Polisliğinin ikinci haftasında abim bir çatışmada görev aldı. Bu büyük bir çatışmaydı. Abim yanlışlıkla silahla bir mafyanın liderini vurdu. Mafyanın adamları abime eğer liderleri ölürse abimi ve bütün yakınlarını yaşatmayacağını söyledi. Bunu duyan babam hepimizi Almanya'ya götürme kararı aldı. Abim ilk başta kendini mafyaya kendisini öldürmesini ve yakınlarına karışmamasını tercih etse de babam ve annem bunu yaparsa abimi asla affetmeyeceğini söyledi. Sonra abim bizle birlikte bir süre kaldı. Her an telefon konuşmasıyla mafyanın durumunu kontrol ediyorduk. Sonra abime bir telefon geldi ve mafyalardan birisi abimin sevgilisini vurduğunu duydu. Abim apar topar Türkiye'ye geldi. Ama farklı kimlikle geldi. Sevgilisinin durumu çok fazla ağır değildi. Ben annem ve babam hala Almanyadaydık. Babam küçük bir işte çalıştı. Sonra işleri büyüdü. Ve tahmin edemeyeceğimiz kadar zengin olduk. Mafya liderinin yaşadığını öğrendik. Babam büyük bir miktar para ödeyip aramızdaki konu kapandı. Abim babamın Türkiye'ye gelmesini istedi. Ama babam burada artık bir düzenimiz olduğunu ve Türkiye'ye dönmeyeceğini söyledi. Abim evlendi. Çocuğu oldu. İşte sonrası babam battı. Ve Türkiye'ye geldik." Dedi zar zor konuşarak.

"Abin adına çok üzüldüm. Umarım şimdi çok güzel bir hayatı vardır."dedikten sonra arabayı durdurup büyük bir otelde durduk. İçeriye geçtim de üstümüzün çamurlu olduğu olduğunu ve ikimizde çok kötü göründüğümüzün farkındaydık. Hemen içeriye geçtik. Otel çalışanlarından biri bizi kalacağımız odaya doğru götürdü.

"Buyurun efendim odalarınız burası." Bizi 107 nolu ve 108 nolu kapıya doğru yönlendirdi. Efe bana doğru dönerek

"Hadi odana gir ve biraz dinlen."dedi." Müsait olduğun zaman beni ararsın. Konuşuruz."dedi

"Aramak? telefon numaran yok bende"

"Ahh tabi unuttum."dedi ve bende telefonumu elime alıp numarasını yazdım. İçeriye girdim sonra kendime aynadan dakikalarca baktıktan sonra kapı çaldı. Hemen kapıyı açmak için ilerledim. Kapıyı açtığımda bir çalışan,

"Emre bey size kıyafet gönderdi."dedi.

"Tamam teşekkürler"deyip kapıyı kapattım. Sonra içeri geçip getirdiklerine bakmadan duşa girdim. Sonra duştan çıktım ve Emre'nin getirdiği beyaz sweatshirt ve siyah bir taytı alıp giydim. Uzun saçlarımı biraz kurumladım ve yatağın başına geçtim. Tek korkuğum şey annem ve babam şu anda ne yapıyor olmuştu. Telefonumu elime alıp tam Emreyi arayacakken kapı çaldı. Yataktan kalkıp kapıyı açınca kapıyı çalan Emre idi.

"Şey müsait misin? Telefonla aramanı bekledim ama aramadın. Kötü birşey mi oldu diye merak edip geldim."dedi

"Evet müsaitim. Bende tam seni arayacaktım." diyip elimle Emre'ye içeri gelmesi için işaret ettim. İçeri geçip yemek masasına oturdu. Bende sakince karşısına oturdum. Birkaç dakika ev sessizliğe boğuldu. Sonra Emre söze girdi.

"Abim"dedi ve sustu.

"Abin ne? Ne oldu?"

"Abim cesetleri ilk başta bilindik bir doktora götürdüm dedi belki bir ihtimal yaşıyorladır diye. Ama maalesef hiçbiri yaşamıyormuş. Abim onları ormanlıkların orada hiçkimsenin göremeyeceği bir depoya koymuş. Kamera kayıtlarınına bakmış ve sadece benim kadını ölü bir şekilde araba koyduğum görüntüler varmış ve senin bana yardım ettiğin yerler. Bilmiyorum neden kayıtların öncesi yok abim onuda araştırıyor. Abim bütün kayıtları hepsini teker teker silmiş. Ama yinede ölü kızın ailesi onu arıyor."dedi kızarmış yüzüyle.

"Peki ya o arka bagajda duran ceset o kim?"dedim gözyaşları içinde.

"Kim olduğu bilinmiyor şu an ama abimin tahminlerine göre ailesi olmayan yirmi beş yaşında genç bir kız."dedi." Abim bu olay çözülene kadar İstanbul'dan gitmemizi ve bize şimdiden bilet aldı."

"Ne! nasıl ben gelemem. Anneme ve babama ne diyeceğim. Olamaz"dedim ağlaya ağlaya.

"Onuda abim halletti. Bu akşam annenle konuşacaksın ben daha önceden bir özel okul için bursluluk sınavına girdim ve kazandım diyeceksin onlarda seni anlayışla karşılar."

"Hayır! Biz bir ay içerisinde İngiltere gideceğiz. Babam yazar ve ona iş teklifi geldi. Babam kabul etti. Şimdi ne olacak." Dedim ve Emre şok bir ifadeyle bana baktı.

"Ne olursa olsun onları gitmemesini sağla."dedi

"Elimden geleni yapacağım ama ne tepki vereceklerini bilmiyorum."dedim

"Tamam o zaman saat sabahın altısı ve hiç uyumadın. Sen dinlen hazır olduğun zaman evine annenlerle konuşmaya seni bırakırım."dedi ve ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı ve son kez yüzüme bakıp gitti. Ben ise hemen telefonu elime aldım ve annemi aradım. Telefon hemen açıldı.

"Aloo! Rüya kızım nerdesin sen?"dedi ağlaya ağlaya

"Anne sakin ol herşeyi acıklayım."dedim ve söze girdim." Şimdi hava akşamdan beri yağmurlu en son senle konuştuğumda yemek yedik arkadaşımla sonra yağmur şiddetini arttırdı. Bizde otele gelmek zorunda kaldık. Telefonum yağmurda yere düştüm. Sonra ekranı gitti. Arkadaşım telefonu ise restoranta kaboldu. Sonra kartımı başka bir telefona koydum hemen seni aradım. Şimdi uyuyacağım uykum çok geliyo ve uyandığımda ilk işim eve gelmek olacaktır. Beni merak etme anne."annem hala telefonda ağlıyordu.

"Tamam kızım seni bekliyorum hemen gel seni merak ettik. En çokta baban. Adam delirdi."

"Hadi görüşürüz anne."

"Görüşürüz kızım."dedi ve telefonu kapattı. Hemen kendimi yatağa atıp uyudum. Saçma sapan kâbuslar görüyordum. Sabah kalktığımda saat 11.45 di. Hemen kalktım elimi yüzümü tam yıkamaya giderken yemek masasıda kahvaltı hazırdı. Hemen yemek masasına doğru ilerledim. Masada küçük bir not vardı.

" Yemeğini yedikten sonra odama gel ben hazırım gidebiliriz evine." Yazıyordu notta.

Hemen hızlıca lavaboya ilerleyip elimi yüzümü yıkayıp kuruladım. Sonra yemek masasına oturdum. Biraz kahvaltı ettikten sonra kalktım. Aynanın oraya doğru ilerleyip kendime birkaç saniye aynadan bakınca çekmeceden tarak alıp saçımı tarayıp çıktım. Emre'nin odasına doğru ilerledip kapıyı çaldım. Emre kapıyı açtı.

"Ben hazırım gedilim." dedim. Emre hiç ses çıkarmadan hemen kapıyı kapatıp asansöre bindik. Otoparka gidip arabaya bindik. Emre bana doğru dönüp,

"Bu şekilde mi gideceksin ailenin yanına?"

"Neden şeklimde ne var ki?"dedim şaşkınlıkla.

"Gerçekten ciddi olamazsın. Yine ağlamışsın. Yüzünden düşen bin parça eğer sen böyle ailenin yanına gidersen hiç sormayacaklarmı halin ne diye. Bak şimdi birkaç saatliğine hiçbir şey olmamış gibi davran ki annen ve baban şüphelenmesin."dediği an biraz kendimi toparlayıp yola çıktık.

Ne yapmaya çalışsam bile güçlü olamıyordum. Ne zaman tamam herşey geçecek desem o cesetler aklıma geliyordu. Hem böyle durursam annemde babamda birşeylerin ters gittiğini ve benim onları kandırıp saçma sapan bahaneler duyduracağımı bileceklerdi. Hem bu sefer yapmam gerekiyordu ve ben bu yükü hem kendi hemde ailemin iyiliği için kaldıracaktım...

İlk Durak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin