Bölüm 10 "videolar"

6.6K 448 298
                                    

Bölüm çok uzun oldu ve ben kör oldum bu yüzden yazım yanlışı olduysa özür dilerim.

ARKADAŞLAR BÖLÜMLER KAYMIŞ, DÜZELMİYOR! LÜTFEN BÖLÜM NUMARALARINA BAKIP OKUYUN!!!

Keyifli okumalar :)

2 hafta sonra

''Yun-ah nerede?" Chungha eve ilk giren olarak sorduğu ilk soru da bu olmuştu. "Uyuyor şu anda." Dedim ben de kapıda durmuş herkesin sırayla içeri girmesini beklerken. "Niye uyuttun ya yeğenimi?  Ben onu mıncırmak istiyordum!" Her zamanki hayıflanmasını yapan Jimin ile gözlerimi devirdim. "Çocuk ayakta uyuyordu Jimin, ne yapsaydım? Kızım bekle amcan mı gelecek deseydim?"

Oflaya puflaya salona geçerken ona göz devirdim. Herkesin yörüngesi salon olurken kapıdan son giren kişiye baktım.

Taehyung her zamanki dik duruşu ve kapı gibi ifadesiyle kafa sallayarak selam verdi ve içeriye geçti.

Taehyung bu iki hafta boyunca Yun ile arasını çok iyi tutmuştu.  Hemen hemen her gün görüşüyorlardı. İşten dolayı görüşemedikleri günün sonunda da gece dayanamayıp geliyor ve uyuyan kızımı izliyordu.

Ona cidden çok bağlanmıştı. Bunun en somut örneği ise toplantılar ve işlerden dolayı dik duruşu çökmüşken, gözlerinin altı morarmışken, gözleri kızarmışken ve Yun'un uyuyan yüzünü izlerken sunduğu huzurlu gülümsemeydi.

Babası olduğunu Yun'a hala açıklamamıştık.  Bunu Taehyung istemiyordu. Kızına ilk önce alışmak, onun sevgisini hak etmek istiyordu. Eğer yun'a babası olduğunu söylerse sevgisine hemen sahip olacaktı ama o, onun sevgisini kazanmak, hak etmek istiyordu. Bunu konuştuğumuz ilk an bana biraz saçma gelse de zamanla alıştım bu düşüncesine.

İstediğim tek bir şey vardı.. o da hızlı olmasıydı.

Şimdiden 2 hafta geçmişti. Evet çok iyi anlaşıyorlar ve her gün beraber zaman geçiriyorlardı. Ama bu Yun'un bana hala diğer babasını sormasına engel değildi. Yun onun yanındayken çok huzurluydu. Sürekli boynunda uyuyordu Taehyung'un. İç güdüyle anlamıştı sanırım, hissetmişti.

Tıpkı Taehyung'un bana aldığı ayıcığa bağlı olması gibi. Onu da hissederek bulmuştu.

Taehyung ile bizim aramız ise aynıydı. Samimi değildik. Onlar Yun ile oynarken ben işlerimi hallediyordum. Çok bir iletişimimiz yoktu Yun dışında.

Eşine söyledi mi söylemedi mi hala bilmiyordum ama bu benim karışabileceğim bir nokta değildi. Bu onun kendi bileceği işti. Ayrıca herhangi bir şekilde Taehyung ile yakın olmadığımızdan aldatma gibi bir düşünce de olmuyordu, dolayısıyla içim de rahattı.

İçeriye geçtiğimde herkesin yerlerini aldığını gördüm. Koltuklarda dağınık bir şekilde oturmuş, ortadaki sehpaya koyduğum atıştırmalıklardan yiyiyorlardı.

Benim için ayırdıkları boş yere otururken "Neler yapıyorsunuz görüşmeyeli?" Dedim.

"Her şey aynı hiçbir şey yok ya!" Jin hyungun hayıflanmasıyla gülümsedim. "Sen de ne var ne yok, Kook?"

Omuzlarımı silkerek masadaki cipslerden birini ağzıma atıp "Aynı." Dedim.

"Bu arada Jungkook sana bir teklifte bulunacağım. Biliyorum bunun için biraz erken ama yine de söylemek istedim." Nam Joon hyungun ciddi konuşmasıyla kaşlarımı çatarak arkama yaslandım ve "Tabii ki hyung." Dedim.

"Biliyorsun benim okullarım şu an Kore'nin en iyi okulları olma yolunda ve Yun'un okul zamanı gelince de benim okulumda okumasını istiyorum, eğer sen de uygun görürsen."

Come Back (TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin