Bölüm 11 "Hesaplaşma"

1.6K 137 100
                                    

Uzun zamandır yokum biliyorum ama telafi ettiğimi düşünüyorum.

Taehyung'tan nefret edenler lütfen yorumlarda duygularınızı belli edin ama ona çok da küfür etmeyin. Bölümün sonunda pişman olabilirsiniz

Yazım yanlışı olduysa özür dilerim.

ARKADAŞLAR BÖLÜMLER KAYMIŞ, DÜZELMİYOR! LÜTFEN BÖLÜM NUMARALARINA BAKIP OKUYUN!!!

Iyi okumalarr :)

"Jungkook!"

Geldiğim mekanda büyük bir kargaşa vardı. Herkes her yere koşturuyordu ve bir an için afallamış suratımla koşturan insanları izlemeye dalmıştım.

Taa ki bu kargaşanın sebebi olan Chungha, bana seslenene kadar.

Kendime gelip ona baktığımda gülümseyen suratıyla bana doğru ilerliyordu. Ben de kendime gelerek ona gülümsedim ve yaklaşıp kollarını açan bedene ben de aynı şekilde karşılık verdim.

Sarılırken "Hoşgeldin." Diyip ayrıldığında gülümsedim. "Baya meşgulsünüz bakıyorum da." Diyip etrafa bakınca o da arkasını dönüp kısa bir bakınıp tekrar bana döndü. "Evet sorma, çok heyecanlıyım."

"Benim olaylarım yüzünden senin cinsiyet partin de uzadı ya. Özür dilerim Chungha." Cidden çok mahçup olmuştum çünkü sebebi ne olursa olsun bir anne mutlaka bebeğinin cinsiyetini öğrenmek isterdi.

"Saçmalama Jungkook, ne olacak. Sizin durumunuzu biz yaşasak sen aynı şeyi yapmaz mıydın? Hem ben Yun'u çok sevdim. Ayrıca üç aydır zaten bekliyordum, biraz daha beklerim." Diye içten bir gülümsemeyle konuşunca biraz daha rahatlamıştım.

"Ee yardım edilecek bir şey var mı peki? Bu partiyi de Taehyung ile ben ayarlayacaktım aslında ama.." Etraftaki kişiler zaten organizasyon ekibindendiler ama bu soru da adettendir canım...

Kafasını iki yana sallayarak "yok canım, her şey hallediliyor zaten. Hem ne alaka Jungkook, biz Hoseok ile düşündük ve biz planlamaya karar verdik. Sizin ilgilenmeniz gereken bir kızınız var sonuçta." Dedi gülümseyerek. "Ama çok yoruldum ya, eve mi geçsek biz?" Dediğinde gülümseyerek kafa salladım. "Kime geçelim?" Dedim.

Biraz düşündükten sonra "bize geçelim ya. Ama sabah beni Hoseok bırakmıştı, arabam yanımda değil." Dediğinde kafa sallayıp "tamam benimkiyle gideriz, hadi." Dediğimde içeriye yönelip bir yerden çantasıyla montunu aldı.

Çalışanlara kolay gelsin dedikten sonra mekandan çıktık ve hemen kapının önündeki arabaya atladık. 

Hava cidden soğumuştu, artık kış geliyordu. Arabayı hemen çalıştırdım motoru ısınsın diye, böylece araba daha çabuk ısınacaktı.

"Buranın kışını da unutmuşum." Dedim yolda giderken. "Unutulur mu canım bu soğuk?" Diyen Chungha'ya karşılık gülümsedim.

"Birçok şeyi unuttum Chungha." Dedim kısık bir sesle. Daha çok kendi kendime konuşuyor gibiydim.

"Unuttum demek de hatırlamaktır." Dediğinde bir duraksadım.

Unuttum demek de bir hatırlamaktır.

Doğruydu... hem de çok. Ne zaman unuttum desem daha çok hatırlıyordum. Ne zaman hatırlasam daha kötü oluyordum. Bu döngü hep böyle devam etmişti ve ben kendimi hep unuttum derken bulmuştum. Buna hiç bu şekilde bakmamıştım.

Chungha'nın çok felsefik lafları vardır, insanı üzerinde düşündürtür. Ama boş konuşmaz.

"Ben, beni unutanları hiç unutmadım. Onlara kendi silahlarıyla saldırdım."

Come Back (TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin