ölü bir toprakta hiç bir çiçeğin yetişmeyeceğinden bir haberdi⁸

343 40 17
                                    

(Eveeet merhaba bayanlar ve baylar ;)

 Tohu Bohu ficime final verdikten sonra bomba gibi geri döndüm sizlere. Umarım beklettiğim için bana kızmamışsınızdır... Eğer böyle bir karar vermeseydim emin olun ki daha da çok bekleyecektiniz, elimde ki ficleri bitirip azaltmadan böylesine yoğun konulu bir fice doğru düzgün devam edemeyecektim.)

İyi Okumalar

Kan; bir çok soy için, uğruna ne çok canın ve ne çok ruhun bağışlandığı bir etkendi. Yüzyıllar boyunca süregelen savaşların, suçsuz yere ölen bir çok safkanın, sürüler arası çıkan bir çok taşkınlığın bitmek bilmemesinin tek sebebiydi kan.

Ve işte tam da o noktada, Jung Jaehyun'un bilinmeyenleri çıkıyordu ortaya. Ve bunu bilenlerin her birisinin yanında olması onun için bir korunak gibiydi. Her ne kadar herkesin karşısında tir tir titrediği bir safkan olsa da, onun da basılmaması gereken bir damarı, karanlık perdelerinin ardında sakladığı bir gerçeği ve elbet bir gün yüzleşeceğini bildiği sırları vardı.

Tıpkı, kaçırdığı noktalar ve kendisine ihanet edecek birisinin elbet olacağını gözünden kaçırdığı gibi.

"Çok yavaşsın Taeyong-ah," elleri altında ki beden kıvranırken yüzünde beliren sırıtışa engel olamadı o an kont, boynundan süzülen kan kırık beyaz gömleğini süslerken yerde uzanan Taeyong'unun bakışları yine kendisinden başkasında değildi, biliyordu. "Yavaş olmak sana çok şey kaybettirebilir." son sözleri vampirinin bir anda harekete geçmesine ve ellerinden kurtulmasına neden olduğunda bu sefer gururla gülümsedi.

O güzeller güzeli bir vampir yetiştiriyordu ve bu vampir onun ruhu için kutsanmış gibiydi adeta.

"Lordum," Taeyong'un ağzından çıkan mırıltılar safkan vampiri mest ederken kendisinin tıpa tıp aynısı gözlere dikti gözlerini devam et dercesine, "kanınız beni deli ediyor ve siz bunu biliyorsunuz." narin vampir ağzının kenarından akan kanı elinin tersiyle silerek adeta vahşiliğini gösterecek bir harekette bulundu o an. Ağzında biriken efendisinin kanını yere tükürerek "Ancak ben doydum, efendim. Ne yapsak?" dediğinde karşısında ki bedenin çehrelerinde ki kırmızılıkların koyulaştığına şahit oldu.

Sonunda yine canı yananın kendisi olacağını bile bile koşuyordu eceline Lee Taeyong ancak canının yanacağı kadar da şehvete boğulacağını çok iyi biliyordu.

"Demek öyle," Jaehyun bir adım attı, ardından bir adım ve bir adım daha. Kışkırtıldığı kadar kışkırtmayı da çok seviyordu ve bu, su götürmez bir gerçekti. "öyleyse kaç, biriciğim çünkü ben oldukça açım." Taeyong bu anı bekliyormuş gibi yağmurun etkisi ile sizlerin çöktüğü ormanda koşmaya başladığında yüzünde oluşan gülümsemenin tek nedeni, artık ölü bir bedende atmaya devam eden aciz kalbinde açan çiçeklerdi. 

Ve o, ölü bir toprakta hiç bir çiçeğin yetişmeyeceğinden bir haberdi.

İpeksi saçları savrulurken gittiği yönün bir çıkmaz olduğunu biliyordu. Dört bir yanı ulu ağaçlarla çevrili bu uçsuz bucaksız ormanın her bir karışını bildiği gibi. Anın adrenalini ile ağzından çıkan ufak kahkahaları ile sonunda çıkmaza geldiğinde, uçurumu esir alan rüzgarın kendisine kısa bir süreliğine hükmetmesine izin verdi. Çünkü birazdan, efendisi ona tekrar tekrar hükmedecekti. Sanki hiç yapmamış gibi. 

Ardına dönüp bakmasına gerek yoktu, tam dibinden işittiği koku istediği bedenin hemen ardında olduğunun belirtisiydi. Bu belirti ise kanının adeta bir volkan gibi kaynamasına, gözlerini kapatıp genzini sadece onun kokusu ile doldurmasına neden oluyordu. 

Bloody Darling° nctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin