(Merhaba :"
Biliyorum bir çoğunuz çok beklediniz, bir çoğunuz da bana çok yazdınız bu fic için. Kendimi toparlamaya çalışıyorum, bir şeyleri yerine oturtmaya çalışıyorum. Geri dönmek için her şeyi yapıyorum ama bazı zaman patlaklar olabiliyor malesef ki. Yine de geri geleceğim, ben size hep geldim o yüzden bunu sakın unutmayın olur mu?🥺)İyi Okumalar
Karanlığın bütün gökyüzünü kapladığı an, vampirlerin özgürce hüküm sürdüğü vakitler gün yüzüne çıkardı.
Sessiz yollarda varlığı ile yokluğu bir olan bedenler ilerlerken normal insanların gündüzleri elde etmek için uğraştıklarını gece vakti elde etmek istiyorlardı. Üstelik onlar gibi uğraşmadan.
"Şafak vaktine kadar avlanacağız," Johnny üzerini kaplayan ve rahatsız olduğu kıyafetlerinin yakasını çekiştirirken konuştuğunda Ten başıyla onayladı onu. İçi rahat değildi ve mührüne sahip olduğu için Johnny de bunun elbette ki farkındaydı. "Jeno ve yanında getireceği çocuk şafak vakti bize katılacak, biliyorsun değil mi?" dikkatinin yerinde olup olmadığını ölçmek adına konuştuğunda aldığı ufak bir baş onaylaması Johnny'nin gözlerinin anında kırmızıya bürünmesine neden oldu.
Vampirler mühürlerine sahip oldukları fanilere aşık olduklarında, olabildiğince mühür üstünlüğünü kullanmaktan çekinirlerdi. En azından bu Johnny Suh için öyleydi. Ten'in mührüne yıllardır gerekmediği sürece dokunmazdı ancak şimdi eğer ki Ten kendi iradesine kapılırsa, ardını dönüp gideceğini ve kendine Kont Jung'un köşkü hariç başka bir yer bulacağını biliyordu. Üstelik bunu onsuz yapacaktı ve bu Johnny için isteyeceği son şey bile değildi.
Ten'in boynunda ki irili ufaklı kırmızı zümrüt taşlarla süslü tılsımı kara geceyi aydınlatırcasına parladığında eş zamanlı olarak ağzından firar eden inilti her şeyin işe yaradığının kanıtıydı.
"Kendine gel, Ten. Aklını topla." bakışları vampiri ile buluştuğu anda gördüğü kırmızılık, kendi irislerinin de kırmızıya bürünmesine neden olduğunda hızlıca başını sallarken buldu kendisini Ten. "Özür dilerim, dalmışım sadece." yaptığı ufak açıklama ve dilediği özür Johnny'i gülümsetti.
Ten o köşke tekrar dönmek istemiyordu çünkü en son oradan ayrılırken Johnny'nin kucağında neredeyse can verecek bir şekilde olduğunu hatırlıyordu. O köşke girdikleri an tekrar eskisi gibi olacaklarını, Johnny'nin kendini kaybedeceğini, gücünün ve iradesinin bütün iplerini Kont Jung Jaehyun'un ellerine teslim edeceğini biliyordu. Biliyordu çünkü o kahrolası vampirin nasıl güçlere sahip olduğu, soylu vampirlerin başını nasıl çektiği açıkça ortadaydı. Jung Jaehyun'a kimse doğru düzgün baş kaldıramazdı.
İşte tam da o noktada, Johnny'nin korktuğu şey kendi başına gelecekti.
Şafak vaktine kadar süren avları güçlerine güç katarken Ten biraz daha kendisine geldiğini hisseder oldu. Uzun zamandır bu kadar çok av sürmemişlerdi, şehir içinde yaşam sürdükleri için avlanmaları biraz zor olsa da bir şekilde hallediyorlardı ancak hiç bir zaman bu kadar zevk vermiyordu hiç birisi.
Bir vampir olarak; avlarını ölü sessizliğinde takip eder, onları en dikkatsiz ve en saf anlarında yakalayıp avuçlarının içine alır ve zevkini çıkara çıkara, her zerrelerine kadar kanın bütün bedenlerine yayılmasını hissederek beslenirlerdi.
İnsanlar için geçerli olan besin zinciri, kısmen insan olan vampirler için de geçerliydi.
Johnny'nin aksine Ten insan öldürmekten yana değildi çünkü vampir olmadan önce efendisinden ziyade bir insan bedenine ve insan ruhuna sahipti. Bu yüzdendi hayvanları tercih ediyor oluşu. Diğer bir çok dönüştürülen vampir gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Darling° nct
FanfictionZifiri karanlık gecede; inci beyazı sivri dişler, katran kırmızı kanlar, birbirine karışan bedenler ve ruhlarına işleyen şehvet. Sadece bu. beatrisJmn_2 | nct ship [Jaeyong, Markhyuck, Johnten, Yuwin, Nomin, Dowoo] |vampir au¡| Song: Katy Perry- E...