3.Bölüm "Öfke ve Nefret"

1.2K 91 26
                                    

"Hayır gideceğim." bağırmaya başladım.

"O cenazeye gidemezsin." benim aksime sakin ve kesin bir şekilde söylenmiş cümleydi.

"Calvin bak anlamıyorsun. Benim oraya gitmem lazım. Onun yüzünü görmem lazım. Arkadaşına bu zevki yaşatmayacak mısın?"

Sonlara doğru masumlaşan sesim onu daha da kızgın hale getirdi.

"Lan adam senin adını bile bilmezken babasının cenazesine gitmen saçma olmaz mı?"

Yüzüm düştü. "Ama.." sözümü keserek "Dün yaşadığın olaydan sonra bugün babasının cenazesine gitmen çok dikkat çeker!"

Uyararak konuşuyordu. "Lan zaten bu halimle gitmeyeceğim ki, uzaktan siyah bir yabancı olarak izleyeceğim."

Bağırmıyordum ama sinirli bir şekilde söylüyordum. "Cenazenin orada en az 500 polis olur." Durdu. Derin bir nefes alıp "Adamlar zaten siyah birini arıyor. Bir de o halinle gidersen direk seni yakalarlar. Buna izin veremem. Seni çok seviyorum ve böyle bir saçmalığa izin veremem."

Bir şey söyleyecektim ki, kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Her durumda haklıydı, bu yüzden dudaklarımı birbirine bastırıp sustum. Gözlerimi bir yere dikip baktım.

"Asma suratını. Öyle yapınca yüzün karpuza benziyor.." Calvin bu hayatta tek güvendiğim kişiydi.

Her bokumu biliyordu. Tabi Nate'i sevdiğimi bilmiyordu. Ona sadece nefret duyduğumu zannediyordu.

"Tamam haklısın." dedim.

Derin bir nefes aldı ama bu sefer sıkıntılı bir şekilde bıraktı. "Baş belasısın biliyorsun değil mi?" Güldüm. Bana karşı hep bu cümleyi kullanırdı.

"Bak bunların toplumunda cenazeden sonra akşamları ölen kişinin ailesini ziyarete giderler. Muhtemelen cemiyetin çoğu orada olur."

Onu dikkatli bir şekilde dinliyordum.

"Akşam oraya gidip ondan özür dileyeceksin." Ağzım açık kaldı.

"Calvin saçmalama. Ben ondan özür dileyeceğim, hah şakacı şey seni."

İçimden ona özür diliyordum ama yüz yüze bunu yapamazdım. "Benim için daha iyi. Böylece gitmezsin" diyerek göz kırptı.

Bu sefer ben sıkıntılı bir şekilde iç çektim. "Beni nasıl gaza getireceğini iyi biliyorsun."

Keyifsiz bir şekilde güldüm. Bir an durdu. "Şaka yapıyorsun değil mi?" Biraz bekledikten sonra devam etti. "Hayır, sen ciddisin. Aklında neler var senin?"

Açıkçası bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum. "Bilirsin beni. Her zaman bir planım vardır."

Calvin hafif çıkmış sakallarını kaşıdı. "Hem zaten artık Viola' yı gösterme zamanı gelmişti. Herkes merak ediyor. Şimdiden manşetleri görebiliyorum

'Viola Sawyer Nerelerdeydi?' " Bir kahkaha patlattım. "Adam öldürmekle meşguldü." Bu sefer birlikte gülmeye başladık. "Ama çok yakın bir zaman da aranızda olacak."

Bu kadar fazla gülmemiz iyiye işaret değildi. Kesin akşam ağlayacağım. Hep böyle olur zaten. Güldükten sonra biri gelir veeee ağzıma sıçar. Tam hazırlanmak için ayağa kalkmıştım ki Calvin'in söylediği söz sonrası donup kaldım.

"Nereye gidiyorsun

Daha karpuz kesecektik."

Calvin'in oturduğu koltuğa doğru ilerlediğimde . Yanına oturup ona sarıldım.

Karanlık YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin