7.Bölüm "Sürpriz"

747 58 25
                                    

Multimedia Calvin, Viola&Maria, Nate

Playlist : imagine Dragos = Demons
------------------------------------

Yerden notu alıp okudu. Kaşlarını çattı.

Gülleri bana uzatarak "Geçmiş olsun korkak." dedi.

Elim ayağım birbirine dolandı. Bembeyaz güllerin ortasındaki siyah gül çok dikkat çekiyordu. Acaba ne manaya geliyordu?
Yüzündeki ifadesizlik beni korkutuyordu. Elinden gülleri alırken bir an olsun gözlerini benden başka bir tarafa kaydırmıyordu.

"Nereden öğrendin burada olduğumu?" diye sordum.

Alaylı bir ifadeyle "İyi haber tez yayılır" dedi.

Pislik, hayvan, öküz, yedi başlı domuz. Yedi başlı domuz nedir ya gerçekten hayal gücüme inanamıyorum. İbne her boku hak ediyor. Ben bu durumdayım beyefendi iyi haber diyor. Bok kafa.

Bende aynı alaylı ifade ile "Kötü haber olmasın o?" diye sordum. Ağzımdaki sebepsiz yere olan gülümsemenin nedenini bilmiyorum. Kimi kandırıyorsun sen ya. Nate burada diye birazdan gülümsemeyi bırakıp götü başı dağıtacaksın.

Nate umursamaz bir şekilde "Neyse ne" diye geçiştirdi.

Elimdeki güllere bakarak "Umrunda olmadığımı sanıyordum?" diye tekrardan alaylı bir şekilde sordum.

Gülerek kafasını salladı. "Hala da umrumda değilsin. Elindeki güller prosedür gereği alındı." sözünü düzelterek "Alınmış." dedi.

Bu adam anlamadığım dilde mi konuşuyor yoksa benim anlama kıtlığım mı var?

Kendi sözünü ona söyleyerek "Alınmış?" diye sordum. Ne olur tahmin ettiğim şey olmasın.

"Deli olduğunu biliyordum ama bu kadarı çok fazla gerçekten. Elindeki -gözleriyle elimi göstererek- çiçekleri şirket yolladı. Anladın mı?" diye sonunda beni gıcık edebilecek bir soru sordu.

Ağzımı açtım tam bir şey söylecektim ki sustum. Ne dersem boş kalacaktı. Bende aynı şekilde kafamı sallayarak gülümsedim. Bu adamı cidden anlamıyordum ya da anlamak istemiyordum. Öküz, ukala, mal ve ultra yakışıklı birini anlamak her zaman zordur. Birde Nate Coven gibi umursamaz bir adamı anlamak daha zor. Artık dayanamayıp soracaktım. Yatağın üstüne ayaklarımı bağdaş kurarak oturdum. O da yandaki koltuklarda birine oturdu. Gözlerimi kapattım. Derin derin nefes almaya başlayarak kendimi sakinleştiriyordum.

"Peki sen neden getirdin de şirkettekiler getirmedi?" sonunda dayanamayıp sordum. Gözlerim hala kapalıydı. Yanıt gelmedi. Açsam mı acaba gözlerimi yoksa hep böyle kapalı mı kalsalar?
Yüzümü sıkarak tek gözümü açtım. Beni izliyordu. Yüzünde alaylı bir ifade vardı.

Offf.. of. Gülerek "Ne var?" dedim

O da alaylı ifadesini hiç bozmadan "Küçük aptal bir kız çocuğusun" dedi.

Gülümsemem yüzümde soldu. Kaşlarımı çattım ama bu hareketim onu daha keyiflendirmişti. Sinirlenmeye başlamıştım. Şuan eve gidip tüm her yeri dağıtasım var. Bir şey demedim, diyemedim. Sustum. Sadece her şeyin boğazımda dizilmesine izin verdim. Eğer konuşmaya başlarsam benim açımdan yararlı olmazdı. Keşke küçük aptal kız olarak kalsaydım. Bu yaşadıklarımı bir bilse eminim benim hakkımda böyle konuşmazdı.

"Biliyor musun? Ne dersen de artık sende benim umrumda değilsin." Yalan. Sadece bende onun gibi umursamaz olacaktım.

Kaşlarını çattı. Bir elindeki kağıdı sürekli çevirip çevirip okuyordu.
"Buraya gelme amacımı birazdan anlarsın" dedi.

Karanlık YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin