33.Bölüm

42 5 1
                                    

Günler birbirini kovalamış gitmişti. Ortaklar arasında en erken işi bitiren bendim ve tatile çıkmak için hazırlanıyordum. Nate'i o geceden sonra daha görmemiştim. İki, üç haftada toparlanmıştım. O kadar çok yemek yiyor ve spor yapıyordum ki işlere ayıracak vaktim kalmıyordu. Ortaklar işlerini sırasıyla ve aceleye getirmeden yapıyordu. Nate, ne yaptığımı çok merak ettiğini biliyordum. Dışardan birine bile baktırsa normal kendi halimde yaşadığımı görüyordu. İçerimdeki fırtınalardan haberi yoktu.

O iğrenç zayıflığım yerine fit ve dolgun vücudum geri gelmişti. Kilom yinede yeteri kadar değildi. Box'a çıksam bile hiçbir şekilde yüzüme darbe almamam gerekirdi. Buda imkansızdı ama yinede çıkıcaktım. Beş hafta sonra takılar için gala gecesi düzenlenicekti. Benim sermayem yeterli değildi. Box'a çıkıp yüklü miktar para almam lazımdı. Öyle bir plan yapmam lazım ki dövüşü kazanmam, hızlıca kimseye gözükmeden salondan çıkmam ve para çantasını almam gerekiyordu. Calvin, benim hayat kurtarıcımdı. Şimdiyse kaçak şerefsizin teki. O aklıma gelince yine sinir ve hırs bürümüştü tüm vücudumu. Elimi yüzümü yıkayıp oturma odasına gittim. Kara kara düşünürken bir yandanda meyve yiyordum. Aklımda bir box yeri vardı ama çok tehlikeli bir salondu. Oranın ilk kuralı: kural yok. Ne kural, ne adalet, ne adam gibi bir dövüş var. Normal salonlarda herşeyi eşit şartalarda yapmaya çalışırlar. Boy, kilo, güç dengesi vb gibi durumları eşitlerler. Bu düşündüğüm yerde hiçbiri yok. Calvin'e bir kere oranın adını söylediğimde benim beynimi yemişti. Bana 'ben senin toplayıcınım ve toplayıcın olduğum müddetçe yemin ederim ki oraya seni çıkartmayacağım. Eğer çıkarsan yemin ederimki kafama silah dayar ve vururum kendimi,' demişti. Artık o yok ve istediğimi yapabilirdim. O zaman sırf oranın parası çok iyi diye oraya gitmek istemiştim. Keşke gitseydim şimdi böyle bir vakitte gidersem yaralarımı kapatamam. Herkes tatile çıkıcağımı biliyordu. O zaman tek başıma dört hafta boyunca yaralarımı sarardım. Galaya kadar sapasağlam olurdum.

Birden kapının zili çaldı. Bu saatte bana kimse gelmezki. Yavaş adımlarla kapıya doğru gidip, kapıyı açtım.

"Güzelliğim bakıyorumda boynun çok iyi görünüyor. En son bu kadar iyi değildi."

"James."

Bana gülerek bakıyordu. Şaşkınlığımla alay ediyordu. Yüzü çok kötüydü. Burnunun üzerinde bir bant vardı ve kaşınada dikiş atılmış olduğu belliydi. Nate, onu çok kötü bir hale sokmuş. Kapının orada dururken, kapıyı tamamen açtı. İçeriye daldı.

"Ne o, beni gördüğüne pek sevinmemiş gibisin."

Kapıyı açık bırakarak ona doğru yürüdüm. Bu sefer korkusuz ve güçlüydüm.

"James, çık!"

Bir kahkaha attı. Önceleri gülüşü, bakışı, konuşmasını sevdiğim kişi şuan bana kocaman bir canavar geliyordu. Üzerine doğru yürüdüm.

"James, komik değil. Defol git şurdan."

"Prenses, senin dilin açılmış. Geçen çok üzgündün, çok mahcupdun. Şimdiyse kaplan olmuşsun. Yakışmıyor sana."

Ona sırıtarak ve birazda acıyarak bakıyordum.

"James, ben hala sana yaptıklarım için pişman ve üzgünüm. Tabi beni affetmeni beklemiyordum ama bana saldırmanıda beklemiyordum. Aradan çekildiğimi söyledim, yokluğumu yediremedin mi?"

Yüzünde sahte bir şaşkınlık ifadesi vardı. Yaraları çok derindi. Seni mahvedicem Nate Coven. Üzerime bir canavar salmıştı.

"Sen artık istesende aradan çekilemezsin. İkimizde seni istiyoruz ve birimiz seni alıcak. Oda benim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin