5. Bölüm

211 14 3
                                    

-- ADRİEN -- 

    Dün kafam iyice karışmıştı. Bizim düşmanlarımız yok denecek kadar azken nereden çıkmıştı bu kadar düşman? Bize verilen saatler, Uğur Böceğiyle yaşadıklarımız..

    Tamam, Uğur Böceğini seviyorum ama ona karşı içimde sadece arkadaşça bir sevgi var. Marinette desen tatlı ve hoş bir kız. İkisinden de aynı şekilde hoşlanıyordum ama sanki Uğur Böceği her zaman bir adım öndeydi. Daha samimiydik onunla ve daha iyi anlaşıyorduk. 

    Marinette'le olan düğün işleri de yaklaşıyordu. Şurada bir hafta falan kalmıştı ve bugün gelinlik bakacaktık Marinette'e. Bize verilen saatlere gelecek olursak onların varlığının aklıma geleceğini hiç sanmıyorum. Neyse ki Uğur Böceği gerektiği zaman bana söylerdi.

    Saate baktığımda saatin öğlen ikiye geldiğini gördüm. Acaba Marinette çıkmak için hazır mıydı. Hızlıca üstüme dışarıda giyebileceğim birkaç şey geçirdim ve saçlarımı dağıtıp Marinette'in odasına doğru gittim. Tamam, evlenecek olabilirdik ama odalarımızı birleştirmelerini pek de istemiyorduk. 

    Odasının kapısına geldiğimde hızlıca kapıyı çaldım ve "Gelebilirsin." komutuyla içeriye girdim. Ardından konuşmaya başladım. 

"Hazır mısın?" 

"Evet, hazırım. Gidelim." 

    Dedikten sonra o önde ben ise arkada odadan çıktık. Arabaya binip gelinlikçiye doğru sürdüm. Gelinlikçinin önüne geldiğimizde içeriye girdik ve yanıma gelen çalışandan Bayan Hope'u çağırmasını istedim. 

    Çalışan yanımızdan ayrıldıktan birkaç dakika sonra Bayan Hope zarif güzelliğiyle içeriye girdi. Gerçekten güzel bir kadındı Bayan Hope. Neyse, Hope yanımıza gelir gelmez bizi odasına davet etti ve ardından kahve söyledi. 

    Odasına geldiğimizde oturmamızı söyledi ve bize soru sormaya başladı. Gerçi her ne kadar daha çok Marinette'e olsa da bu sorular soruyordu işte. Birkaç konuşmadan sonra Hope, Marinette'in eline bir katalog verdi. Marinette gördüğü gelinliklerden seçimini yapmış gibi konuşmaya başladı.  

"Buna benzer bir şey istiyorum." 

"Ahh, harika seçim Marinette. Saten A Kesim Gelinliğin sende harika duracağına inanıyorum. Ancak izninle birkaç dokunuşla sana özel yapmak istiyorum olur mu?" 

"Siz bilirsiniz." 

"Lütfen size gerek yok, Hope deyin yeter." 

"Peki, sen bilirsin Hope ama beni anladığını düşünüyorum neredeyse hiç süsleme istemiyorum." 

"Evet, anladım Marinette. Sade, zarif ama şık." 

"Aynen öyle." 

"Peki, iki veya üç gün sonra seni çağıracağım. Şimdi ölçülerini de alalım." 

"Tabii." 

    Marinette'in ölçüleri alınırken telefonuma mesaj geldi. Bu mesaj patrondandı. "Akşamki soygun için hazır olun." demişti. "Ben hazırım, yüksek ihtimalle Uğur Böceği de hazırdır." yazıp telefonumu kapattım. 

    Birkaç dakika sonra Marinette'in ölçüleri alındı ve Hope'a teşekkür ederek mağazadan çıktık. Arabaya bindik ve doğruca eve doğru sürdüm. Geldiğimizde Marinette'in kapısını açtım ve nazikçe teşekkür ederek indi. 

    Anahtarımla kapıyı açtıktan sonra içeri girdik ve odalarımıza dağıldık. Biraz dinlenmeliydim ne de olsa akşam soygun vardı. 

-- YAZAR -- 

   
Her zaman olduğu gibi klasik bir müze soygunundaydılar. Genç ikili üçüncü eseri almak için yaklaştıklarında ortaya yeni tanıştıkları düşmanları çıkmıştı. Umursamadılar ve ayaklarına dolanmalarına izin vermiyorlardı ancak bir süre sonra başlarını şişirmişlerdi. Uğur Böceği konuştu. 

"Ehh, yeter be! Susun artık!" 

"Ne o küçük böcek sinirlenmiş gibi." 

Dedi alayla Beyaz Kedi. Ardından Kara Kedi konuşmaya başladı. 

"Senin böceğime küçük böcek diyen ağzını kırarım edepli ol artık! Geldiğinizden beri susuyoruz ama yeter. Ne çok konuşuyorsunuz siz!" 

"Senin kadar değildir be yavru kedi." 

Demişti Volpina da alayla. Sinirle Uğur Böceği konuşmaya başladı. 

"Ağır ol Volpina!"

"Merak etme canım, yemedik partnerini. Hmm.. Ya da sevgilini mi demeliyim?"

    Deyip kahkaha attı Volpina. Aklına gelen şeyle Uğur Böceği, Kara Kediye baktı. Kara Kedi anlamaz bakışlarla Uğur Böceğine bakarken o, gözleriyle "Bu eseri de alıp diğerine doğru koşalım sana bir şey söyleyeceğim." demişti. Kara Kedi anladığını belli etmek için gözlerini birkaç kez açıp kapatmıştı. Ardından konuşmaya başladı. 

"İzninizle bu eseri de alıp işimize devam edeceğiz. Ayağımıza bağ olmayın." 

Dedi Kara Kedi ve koşmaya başladılar. Koşarlarken bir yandan da konuşuyorlardı. 

"Dün patronun bize verdiklerini hatırla." 

    Dedi Uğur Böceği ve göz kırptı. Kara Kedi gülümseyerek onayladı ve diğer eserin önüne gelmeden saatlerinin kulaklığını açtılar. Ardından diğer esere hafif hafif yaklaştılar. Uğur Böceği ve Kara Kedinin arkası dönükken Beyaz Kedi, tam eseri alacağı sırada Uğur Böceğini itti. Beyaz Kedi fark ettirmeden Kara Kedinin belindeki iğneleri aldı ve sakladı.

    Tam eser düşeceği sırada Kara Kedi, Böceğini de eseri de tutmuştu. Fakat çıkan gürültü çok fazla olmuştu ve korumalar sesin geldiği tarafta birkaç dakika içinde olurlardı. Ardından Beyaz Kedi konuştu. 

"Yavaş yavaş çatışmalar başlasın. Size kolay gelsin."

Volpina, Beyaz Kedi'nin sözünü tamamladı. 

"Biz kaçıyoruz." 

    Deyip ortalıktan kayboldular. Uğur Böceği ve Kara Kedi'nin daha alacakları dört eser vardı ve birkaç dakikaya korumalar burada olurlardı. Ellerindeki iğneler sayesinde korumalar onlar için çocuk oyuncağı olsa da ellerini çabuk tutup hızlıca diğer eserlere yöneldiler. 

    Bir eser daha alıp son üç eser kaldığında korumalardan birinin onlara yaklaşmakta olduğunu fark ettiler. Kara Kedi hızlıca elini kemerine attı ama şaşırmıştı. Kemerini yokladığında aradığı iğneleri bulamamıştı. Uğur Böceğine dönüp konuştu. 

"Bir sorunumuz olabilir Böceğim." 

Genç kız "Sorun ne?" diye kafa salladı. Ardından Kara Kedi cevap verdi. 

"Kemerimdeki iğneler yok." 

"Bunları mı arıyorsun?"

"Beyaz Kedi! Onları buraya getir!"

"Gel de al." 

    Kara Kedi sinirlenmişti. Koşarak Beyaz Kedinin arkasından gitti. Arkasından bağıran Uğur Böceğini duymamıştı bile. Genç kız "Şimdi ne yapacağım?" diye söyleniyordu çünkü korumalardan biri ona yaklaşıyordu. O sırada saat çalıştı ve ardından patronları Felix konuşmaya başladı.

"Kara Kedi yüksek ihtimalle Beyaz Kediyi yakalayamayacak ancak yine de ufak bir ihtimal var tabii. Ben ne olur ne olmaz iğnelerden yolluyorum. Birkaç dakikaya orada olacak." 

    Genç kız mırıldanarak teşekkür etti ve arkasında olan eseri aldı.  Ardından koşarak korumayı atlattı ve Kara Kediyi aramaya başladı. Bulamadığında umudunu kaybedip karargaha tek başına döneceğini düşündü ve hızlı adımlarla tekrar son aldığı esere doğru gitti.

    Eserin başında biri vardı. Yaklaştığında Kara Kedi olduğunu anladı. Kara Kedi olduğunu görmesiyle koşması bir olmuştu. Genç adam, Böceğini görür görmez kollarını açtı ve sarıldılar. Uğur Böceği gözlerinde biriken birkaç damla gözyaşını bıraktıktan sonra konuştu. 

"Karargaha sensiz dönmem gerekecek sandım. Lütfen öyle gitme bir daha. Biliyorsun birlikte güçlüyüz Kediciğim." 

    Kara Kedi, Uğur Böceğine tekrar sarıldı. Ardından genç kızın ıslanmış olan gözlerini sildi ve konuştu. 

"Shh, sil o gözyaşlarını. Biz birlikte güçlüyüz. Ayrıca seni bırakır mıyım ben, Böceğim?"

"Bırakırsan sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın." 

Birlikte güldüler. 

"Bu arada bunları da alıp geldim." 

Dedi iğneleri gösterirken Kara Kedi.

"Aferin benim tatlı Kara Kedi. Peki bu beni ortada bırakmana değdi mi?"

"Sanırım ben, böceğimi kızdırdım ve kırdım.. Özür dilerimm." 

    Kara Kedi en tatlı bakışlarıyla Uğur Böceğine baktığında genç kız çoktan Kediciğinin gözlerinde kaybolup gitmişti.

"Özrün kabul edildi Kediciğim." 

"Teşekkür ederim, göreve dönelim mi?"

"Dönelim Kediciğim." 

    Dediğinde ciddi tavırlarını takınıp görevlerine tekrar başladılar. Onlar görevlerine dönerken iğneler getirildi fakat zaten Kara Kedi iğneleri almıştı Beyaz Kediden. Hızlıca son eseri de ustaca aldılar ve klasikleşmiş olan kamera odasına doğru gitmeye başladılar. 

    Onlar kamera odasına giderken önlerine iki koruma çıkmıştı. Hızlıca Kara Kediyle Uğur Böceği onlara iğneleri enjekte ettiler ve kamera odasına adımladılar. Kara Kedi, Uğur Böceğine iğnelerden birini verdi ardından kendisi de eline aldı.

    Kapıyı açtıklarında içeride koruma olduğunu gördüler. Kara Kedi elindeki iğneyi adama enjekte etti fakat bir sorun vardı. Kara Kedinin elindeki iğne onu uyutmamıştı. Patronları Felix'in yolladığı iğnelerden biri vardı Uğur Böceğinin elinde onu da enjekte ettiler ve adam uykuya daldı. Ancak iğnenin niye adamı bayıltmadığını çözemediler. 

    Onlar bir yandan iğnenin adamı niye bayıltmadığını düşünürken Uğur Böceği kapıyı kolluyor Kara Kedi ise kamera kayıtlarını hallediyordu. Birkaç dakika içerisinde kamera kayıtlarını hallettikten sonra hemen odadan çıktılar ve koşarak müzeden çıktılar. 

    Doğruca karargaha gidiyorlardı. Geldiklerinde her zamanki gibi eserleri Felix'e verip çıkacaklardı ki Felix'in, Kara Kedi sesiyle ikisi de duraksadı.

"Kara Kedi. Aferin, açıkçası beklemediğim bir şekilde Beyaz Kediden iğneleri almışsın. Tebrik ederim." 

"Görevimiz efendim." 

Dedi genç adam ciddi tavrıyla. Adam gülümsedikten sonra genç ikili karargahtan ayrıldılar. 

~

    Selamm! Nasılsınız? Ben çok iyiyim. Yeni bölüm normalde dün gelecekti ancak dün eve geldiğimde aşırı yorgundum ve çok geç yazıp bitirdim bu bölümü. Yarın yayınlarım diye düşündüm ve o yüzden bugün yayınlıyorum. Beni affedin. Onun dışında bölüm hakkındaki düşünceleriniz? Seviyorum sizleri. Kediciğiniz kaçarr! 

Affet Sevgilim | Ladynoir HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin