Herşeyin elinden kayıp gidişi

2.3K 276 130
                                    

Bilinmeyen numara:
Sevgilin her gece benimle işi pişiriyor:D

Chan:
Ne saçmalıyorsun?!

Bilinmeyen numara:
Kim Seungmin'e bu kadar güvenme.
*fotoğraf*
Bak ikimizin yan yana bir fotoğrafı:D

Bu mesajı görünce deliye dönmüştü Chan. Nasıl böyle birşey yapardı?? Böyle birşey yapacak biri miydi? Diye düşünmeden edemedi.  Küçük bebeği ona böyle birşey yapabilir miydi?

Sinirlerine engel olamadı Chan. Üstüne herhangi bir ceket alıp kendini dışarı attı. Sokaklarda hızlı hızlı yürüyordu. Gözlerinden sinir gözyaşları dökülüyordu. Evet, sinir gözyaşları. O kadar sinirliydi ki siniri yüzünden ağlıyordu genç adam. Kontrolünü yitirmişti. Karşısına çıkan herhangi birini öldürebilirdi.

Yarım saat yürümüştü nereye gittiğini bilmeden. Bir şekilde ayakları onu Seungmin'in evinin oraya getirmişti. Ayakları, zihni, kalbi bile oyun oynuyordu Chan'a. Hemen arkasını dönüp hızla yürümeye başlıyordu ki bir anda durdu. Birşey gitmesini engelliyordu sanki. Gidemiyordu, anlayamıyordu. Eni sonu pes edip Seungmin'in evinin orada ki parka yöneldi. Salıncaklardan birisine oturup dinlenmeye, sakinleşmeye çalıştı.

Zihni ile birlikte gözleri de çok yorulmuştu. Sel gibi akıp gitmişti gözlerinden yaşlar. Engel olamıyordu gözyaşlarına.. ne yapacağını bilemiyordu. Onu sakinleştirebilecek tek kişi de Seungmin'di. Evren resmen Chan'a oyun oynuyordu. Tüm yollar ona çıkıyordu. Herşey ona Seungmin'i işaret ediyordu. Seungmin ne ara hayatının merkezi konumuna gelmişti anlamıyordu. 'Sahtekar' diye düşündü Chan. Sahtekar olanın kim olduğunu tam olarak çözememişti. Ama biri sahtekardı. Biri büyük bir sahtekardı.

Telefonunun zil sesi ile irkilmişti Chan. Ve bu hale geldiği kişinin ismini gördü telefonda. Açmamak istiyordu ama elleri ondan bağımsız olarak açmıştı telefonu.

"Neredesin sevgilim? O kadar mesaj attım görmedim. Birşey mi oldu?"

"Seungmin.. sizin orada ki parktayım. Konuşmalıyız."

"Ha? Pekala hemen geliyorum sevgilim." Diyerek telefonu kapatmıştı Seungmin.

Chan ise ruhsuz görüntüsü ile onu orada bekliyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra Seungmin arkadan sarılmıştı Chan'a. Kalbi hızlansa da beyni donuktu. Hiçbir tepki vermiyordu.

"Ne oldu sevgilim? Neden geldin?"

Konuşmaya hali yoktu Chan'ın. Direk elini telefonuna attı. Ve bilinmeyen numara ile olan kısa konuşmalarına tıklayıp Seungmin'in eline tutuşturdu.

Seungmin ise merakla telefonu alıp konuşmaları okudu. Ve ardından sadece öylece kalakaldı. Kim olduğunu iyi biliyordu Seungmin. Bunu kimin yaptığına adı gibi emindi.

"Yemin ederim öyle birşey yok, Chan!"

"Konuşma! Siktir olup git burdan!" Diye haykırdı Chan.

Seungmin bağırışı ile irkildi. Chan ona ilk deda sesini yükseltiyordu. İlk defa böyle birşey oluyordu. Korkusuna ve kırgınlığına yenik düşüp evine gitti Seungmin. Ve o gece sadece ağladı. Gidip başkalarına inanmıştı. Üstelik fotoğrafta sadece yanyanalardı. İki medeni insan bu şekilde fotoğraf çektirebilirdi. Hem gerçekten öyle birşey olsa yanına gidemezdi Chan'ın. Chan bunu anlamamıştı.

Sinirine yenik düşüp ilk defa zarar vermişti sevdiğine.. anında pişman olsa da herşey için artık çok geçti.. Seungmin'in ardından Chan daha fazla orada duramayıp hemen evine doğru koştu. Koşa koşa gidiyordu. Pişman olmuştu. Çok pişman olmuştu. Ama artık hiç bir anlamı yoktu pişmanlığın. Sadece yaptığı hata ile herşeyin elinden kayıp gidişini izleyecekti..

Sinir Hastası- ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin