Dersler geçmek bilmiyordu. Kafam sürekli Stiles'da dolanıp duruyordu. Bu sefer hiç zorlamayıp gitmesi beni ürkütmüştü. Umarım tekrar aptalca bir şey yapmazdı. Elimde olmasa da ondan deli gibi korkuyordum. Onu umursamadığımı söylerken bile acaba bu sefer ne yapacak diye korkuyla bekliyordum. Belki onu seviyordum bu elimde değildi ancak ona olan korkum ve nefretim ağır basıyordu. Bu zamana kadar onun içinde saklanan manyağı göremediğim için tekrar ve tekrar kendime kızıyordum.
"Derin düşünceleriniz Kimya dersinden daha mı önemli Miss. Higgston?"
Gelen ses ile irkilerek Profesör Jenkins'e baktım. Kafamı olumsuz anda sallayarak, "Afedersiniz profesör..." utançla kafamı yere eğdim. Adamın ilk dersine zaten girmemiştim birde dersi dinlemeyerek daha da gözünden düşüyordum. Birinci dönem notlarım da zaten yüksek notlu öğrencilerden daha ön planda olacak kadar berbattı.
Dersin bitişinin ardından daha fazla diğer derslere katlanamayacağımı düşündüm ve çantamı alıp okuldan ayrıldım. Çıkış kapısına vardığımda arkamdan bir ses duydum."YN! Bekle."
Dönüp baktığımda bunun Christie olduğunu farkettim. Kendisi benim arkadaşımdı. Okulda dışlanan birisiydi ve ailesinden şiddet görüyordu. Üvey babası onu taciz etmeye kalktığında Stiles ile birlikte ona yardım etmiştik. Hoş, Stiles gibi birisi bile o pislik kadar canavar değildi sanırım. Fakat ne yazık ki olay okula kadar yayılmış ve Christie alay konusu olmuştu. Bu onun suçu bile değildi ki...
"Sen iyi misin? Betin benzin atmış.."
Ona ettiğimiz yardımın ardından sık sık görüşür olmuştuk. Birbirimizi her kötülükten korumaya çalışmıştık ancak benim en büyük kötülüğüm 4 aydır yanımdaymış zaten. Ona gülümsemeye çalıştım, "Dert etme, sadece başım ağrıyor. Evde dinlensem iyi olacak." Pek inanmış gibi durmuyordu, "Yine Stiles ile kavga mı ettiniz? Bak beni biliyorsun, anlatsana bana işte. Sürekli peşinde koşuyor. Bende ne yapacağımı bilmiyorum, çocuğu savunayım mı uzaklaştırayım mı, hiç anlatamıyorsun..."
Birden ona sarıldım. Birine anlatmaya ihtiyacım vardı ancak bu sorun onun başını belaya sokarsa yine kendimi suçlu hissederdim. Onu tehlikeye atamazdım. İçimden bir ses Stiles'ın tıpış tıpış kabulleneceğini söylemiyordu, "İnan bana Christie, bu olay ikimizi de aşıyor. Anlatmak istediğimi biliyorsun ancak yapamam. Bunu güvenmediğimden yaptığımı düşünme, bu hayatta anne ve babama bile anlatmadığım şeyleri sana anlattım ancak bu öyle birşey değil."
Gözlerindeki anlayışı görüyordum. Bu sefer o bana sarıldı, "Yinede seni tehdit falan ediyorsa o piçi gebertirim. Seni seviyorum YN." bende sıkıca ona sarıldım. Gebertebilmesini çok isterdim ancak buna kimin gücü yeterdi bilmiyordum. Ne olduğunu bile bilmediğim bir yaratığı nasıl öldürebilirdim ki?
"Bekle bende çantamı alıyım beraber gidelim." Ne?
"Benim yüzümden derslerini aksatma Chris. Seninde derslerine odaklanman benim ki kadar vahim." Odaklanamıyordu çünkü evinde ders çalışabileceği bir ortamı yoktu. Ailesi tam bir pislikti. Annesi gece gündüz sigara içer, ev işlerini kızına yaptırır, kocasına yalakalık yapardı. Adam ise bir alkolikti. Karısını defalarca aldatması bir yana son aldatmasını neredeyse kızına tecavüz ederek yapacaktı pislik herif. O gün Stiles o pisliği çok fena dövmüştü. O da o günden sonra Christie'ye dokunmamıştı. Evinde ders çalışacak vakit bile bulamayan Christie Üniversite'yi kazanmayı ne kadar çok istesede ne test kitabı vardı ve çalışma masası...
"Dert etme. Onları anlamıyorum zaten. Sıkıntıdan gebereceğime seninle gelirim daha iyi." İç çekerek onayladım ve çantasını almasını bekledim. Bir kaç dakika içinde geldiğinde birlikte benim arabama bindik ve bizim eve gittik. Şarkı dinleyerek geçen kısa süreli yolculuğun ardından eve varmıştık. Bugün anne ve babamda evde olacaktı.
Kapıyı anahtarla açınca erken geldiğim için annemin bağırıp çağırmasını bekledim ama etrafta ses soluk yoktu."Anne?!" Seslendim ama cevap veren yoktu. Christie çantasını kapının yanına bırakınca bende onun gibi yapıp çantamı bıraktım. Belki bir işleri çıkmıştı. Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum. İçim içime sığmıyordu sanki. Nedense içimde büyük bir sıkıntı vardı. Salondan cam kırılma sesi gelince koşarak içeriye girdim. Vazo yerde paramparça duruyordu. Christie yerden ayağa kalkıyordu. Onu yere düşürenin ne olduğunu bilmiyormuşçasına etrafa baktığında ikimizde tekli koltuğa yayılmış bacak bacak üstüne atmış Stiles'ı gördük.
İçimdeki sıkıntının sebebi şimdi belli olmuştu, "Ne yapıyorsun sen? Kafayı mı yedin? Nasıl ona böyle davranırsın!" Bıkmışçasına elini salladı, "Geç artık bunları YN. Çabucak vazgeçeceğimi düşünmedin değilmi?" Christie onu yere itenin Stiles olduğunu anlayınca şoktan çıkıp ayağa kalktı ve ona vurmak için elini kaldırdı. Ancak Stiles kendisini hiç yormadan elini uzattı ve bileğini tuttu, "Bunu sakın deneme bile. Onun dışındaki hiç biriniz bana dokunamazsınız!" Birden sesini yükselttiğinde Christie ve ben irkilmiştik. Ne yapıyordu bu manyak? Ne diye birden bire evime gelmişti? Daha da önemlisi anne ve babam neredeydi? O anda kafama dank etti.
"Ne yaptın sen?!" Christie'yi ittirip bana yaklaştı, "Sonunda doğru soruları sormaya başladın güzelim. Onlar bir anda tatile çıkmaya karar verdiler ancak o kadar bir anda oldu ki sana haber vermeyi unutmuş olmalılar. Ah şu sorumsuz ebeveynler bu aralar çok artmaya başladı.." son sözlerini Christie'ye bakarak söyledi. Christie utançla başını eğdi. "Başını eğmesi gereken sen değilsin. Seni bununla vuranlar eğsin başlarını. Ve Stiles eğer onların kılına zarar gelirse-"
"Gelmeyecek sevgilim. Ancak sen tekrar canımı sıkacak olursan bir bakmışsın tatile giderken arabaları virajdan kayıp gitmiş ve bum!" Öfkeyle üzerine bir adım attığımda geri çekilmedi. Beni nasıl tehdit edeceğini çok iyi biliyordu çünkü. "Ve bebeğim beni ciddiye almanı öneririm. Biliyorsun pek sabırlı değilim." Yavaşça Christie'ye yaklaştı. Korkulu gözlerle bana bakıyordu. Onun bu psikopat halini daha önce hiç görmemişti. Ben bile görmezken o nasıl görebilirdi ki zaten? Stiles onun boynundan tutup sıkmaya başladı.
"Eğer sabrımı zorlayacak olursan," boynunu tek hamlede kırdı,"Sevgili ailenin de başına pek farklı şeyler gelmez." Bir çığlık atarak yere düşen bedene koştum. Boynunu kırmıştı! Lanet olası pislik! Göz yaşlarım ardı ardına düşerken nefesim ciğerimi yırtıyordu sanki. Gözleri hala açıktı ve bu korkutucu bir manzaraydı. Yere çöküp ondan uzaklaştım ve kafamı dizime gömdüm. Stiles onun boynunu kırdığı anda ortadan kaybolmuştu. Ardında bıraktığı siyah duman izleri içimi titretirken ne yapacağını bilemedim. Elim ayağıma dolandı. Kahretsin! En yakın arkadaşımı öldürmüştü. Üstelik benim yüzümden! Yaşadığı onca acı şeyin ardından böyle acı bir şekilde ölümü haketmemişti...
Ne yapacaktım? Aileme de aynı şeye yaparsa? Sessiz kalmak mecburiyetindeydim. Stiles ipleri eline almış, beni zayıf noktamdan vurmuştu. Bunu yapabileceğini de bir diğer zayıf noktam olan en yakın arkadaşımı öldürerek gayette kanıtlamıştı. Resmen elim ayağım bağlanmıştı. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben?...
***
Part 2 geldiii 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Void Stiles~ hayal et
Fantasianogitsune ♡ siz bir nogitsune aşık olamazmı? ama sen YN sin nogitsuneyi bile aşık edersin..