~I never forget you 3~

985 60 32
                                    

Y/N'nin anlatımı;

Yüzünde büyük bir sırıtma ile toza dönüşüp ortadan kayboldu. Buradan gitmeme izin vermeyecekti anlaşılan. Uçaktan indim ve uçağın dışında beni bekleyen Clemolie'nin yanına gittim.

Molie: Nerde kaldın kızım ya? Birşey oldu sandım.

Ben: İyiyim endişelenme. Ama sanırım gidemeyeceğiz.

Molie: Galiba. En napiyoruz?

Ben: Geri dönüyoruz.
_____________________________________

O uçak macerasından sonra ifade vermiştik. Suçsuz olduğumuz kanıtlanınca gitmemize izin verdiler. Soruşturma hala devam ediyordu. Elimde telefon ile televizyonun karşısında oturmuş bekliyordum. Annemi aramıştım ve henüz açmamıştı.

Birkaç aramanın sonunda telefonu açtı. Sesi belli etmese de özlem doluydu.

Annem: Efendim Y/N. Bir problemmi var?

Ben: Benden sakladığınız şeyler var ve ben bunu biliyorum. Çözmeden asla peşini bırakmayacağım. Durduk yere gitmenizin sebebini bana anlatmak zorundasınız.

Annem: Üzgünüm kapatmam gerekiyor tatlım.

Ben: Hayır! Beacon Hills'a geri döneceksiniz ve bana herşeyi anlatacaksınız! Birşey bilmemek canımı sıkıyor!

Annem: Gelmeye çalışacağım. Babanın burada işi var. Yemek yapıyorum şuan kapatmam gerekiyor, gelirsem seni bilgilendiririm.

Ve kapattı... Sesindeki korku ve endişeyi anlayabilmiştim. Stiles kimdi? Neden rüyamda bana durduk yere sevgilim demişti? Eskiden sevgilimiydik ki? Ya da saplantılı bir manyakmıydı?

Uzun bir süredir yapmadığım kitap okuma seansını yerine getirmek için odama çıktım. Yatağıma uzanıp kitap okumaya başladım. Üzerimi değiştirmeye gözüm almıyordu.

Kitabım sonunda bitmişti. Saate baktığımda çoktan 00:00 olduğum gördüm. Kitabı rafa koyup pijamalarımı giydim ve uykuya daldım.

Yanımda 2 kişi vardı. Samimi bir şekilde sohbet ediyorduk ama onları tanımıyordum. Büyük ihtimalle onları da unutmuştum. Beraber otoparka gidiyorduk.

X: Bu Stiles gerçekten garip çocuk. Onda ne buluyorsun anlamıyorum.

Çocuk bunu söylerken yüzünü buruşturmuştu. Uzaktan gören herkes bu çocuğun benden hoşlandığını anlardı.

Ben:Saçmalama Jacob. Stiles garip falan değil. Sadece herkese karşı samimi olmayı sevmiyor. Ayrıca onu tanımıyorsun bile.

Z:Yapma S/T/A (takma adın). Çocuğun hiçte hayırsever veya da ultra masum bir tipi yoktu.

Bunu söylemesi ile hep beraber bir kahkaha attık. İçimde bir şeyler acımıştı. Bu çocukları tanıdığımı hissediyordum ama onlar hakkında hiçbirşey bilmiyordum.

Ben: Sende mi Miquel? Yapmayın çocuklar, Stiles sadece soğuk birisi. Ve ben onu seviyorum.

Demek gerçekten de eski sevgilimdi. Neden ayrıldığımızı anlamamıştım. Ne yapmıştı ki? Aldatmışmıydı? Umarım burada uyanmam çünkü devamını görmek istiyordum. Hafif soluk renkli rüyam devam ediyordu.

Beraber bir arabaya bineceğimiz  sırada Stiles başka bir arabanın arkasından çıktı ve yanımıza geldi. Jacob onu görür görmez yüzünü buruşturdu ve arabaya binmeye yeltendi.

Stiles: Nereye gidiyorsun Holan?

Jacob kafasını çevirdi ve ;

"Daha çekilir bir yere gidiyoruz. Arkadaşlarımla(!)"

Stiles kahkaha attı. Bu masum olmayan kahkahalarından biriydi.

Stiles: Y/N benimle geliyor. Sen istediğin yere gitmekte özgürsün Holan.

Jacob sinirden kasılmış çene kaslarına rağmen gülümsedi. Başını dikleştirdi ve arabanın kapağını kapattı. Stiles'ın yanına gelip ellerini omzuna yerleştirdi.

Jacob: Y/N bizimle geliyor. Değilmi
Y/N?

Stiles 2 kaşını havaya kaldırmış  sorgular daha çok alaycı bir tavırla baktı. Sanırım Jacob'un benden hoşlandığını biliyordu ve bu yüzden gitmemi istemiyordu. Benim için sadece bir arkadaş olduğunu hissetmiştim.

Ben: Gitmemde bir sakınca yoktur herhalde?

Stiles: O halde bende geliyorum. Sevgilimin yanında olmak bana iyi hissettiriyor.

Miquel: Pekala. Ortada bir gerginlik seziyorum. Sakin olun çocuklar.

Jacob: Ortada gerginlik falan yok arkadaşım. Stiles yersiz bir kıskançlık yapıyor şuan. Ve biz sadece biz bize konferansa gidiyoruz.

Ben: Bence Stiles'ın bize katılmasında bir sakınca yok. Ayrıca Profesör bir konuk getirebileceğimizi söyledi.

Stiles memnuniyetle sırıttı. Kolunu omzuma attı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Jacob buna oldukça sinirlenmişti. En başından beridir sıktığı yumruğunu Stiles'ın suratına doğrulttu.

Ama sadece doğrultmakla yetindi çünkü Stiles hemen bileğini yakaladı ve sırtına kadar çevirerek büktü.

Ben: Stiles kolunu kıracaksın. Bırak lütfen. Hadi gidelim boşver konferansı.

Stiles kolunu bıraktı ve elimi tutup otoparkın dışına doğru ilerletti. O sırada olayı yaşadığım zamanki bedenim arkasını görmüyordu ama ben 3. Bir kişi olarak izlediğim için arkamı görmüştüm.

4 tane maskeli , siyah kukuleta ve kılıçlı birşeyler duman halinde belirdi. Gördüğüm şeyler boğazıma oturmuştu. Bu yaratıklar herneyse kılıçlarını arkadaşlarımın karnından geçirmişti. Hiçbirşeyden haberi olmayan zavallı ben çoktan otoparkı terketmiştim bile.

Birden yataktan sıçradım. Yine bir anı görmüştüm ve bu sefer en uzun olanı buydu. Miquel ve Jacob benim arkadaşımdı ve o şeyler herneyse onları öldürmüştü. Onlar hakkında hiçbirşey bilmiyordum ama neredeyse Molie kadar bana yakın olduklarını hissetmiştim.

Yataktan kalkıp masanın yanına gittim ve saate baktım. 13:28 olmuştu.
Şifreyi girip gelen bildirimlere baktım. Annemden bir mesaj geldiğini görünce hemen tıkladım.

"Bilet aldım. Haber verince hava limanına gel ve beni al. Seni özledim."

Void Stiles~ hayal etHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin