*28*

4.5K 391 116
                                    

Jimin

Yoongi 'yi beklerken biraz kalabalık bir yere geçmiş ve buluşma noktamızdan biraz uzaklaşmıştı. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Seokjin hyung un söylediklerinden sonra görecegim şeyden de korkuyordum açıkçası. Siyah bir Min Yoongi 'yi resimlerde görmüştüm. Seokjin hyung anlatırken az bile söylemişti. Gerçekten dehşet bir görüntüsü oluyordu. Tehlikeliydi. Benim için ekstra tehlikeliydi ve ben bu görüntünün altından kalkabilir miyim bilmiyordum.

Canlı canlı görecek olmam tedirgin ettiği için birazcık gizleniyor olabilirdim şu an. Onu ilk gördüğüm de kendime gelmek için birazcık zaman kazanmaya çalışacaktım aklımca.

Sadece bende değil.. omegam da deli gibi heyecanlıydı. Yoongi ile ne zaman görüşsem aynı heyecanı ve isteği duyuyordu benim gibi.

Bir ihtimal diyordum. Ruh eşim olabilirdi. Onu hissediyordum. Alfasını omegamın yanında hissediyordum. O da hissediyordu biliyordum. Bu yüzden..  artık ona dokunmak istiyordum. Yine bir ihtimal ruh eşi çıkmazsak diye de korkuyordum. Ona dokunmadan asla tam olarak emin olamazdım. Bu yüzden kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Artık kendimi ona bir adım daha yakın olma isteğimden alı koyamıyordum. O yüzden bugün net bir karar verecektim.

Ayağımı heyecandan hafif hafif yere vururken etrafa bakınıyordum. Birazdan gelecekti. Hatta geç bile kalmıştı. Normalde çok dakikti, her zaman tam saatinde geliyordu. Ama şu an 3 dk gecikmişti. Bende her yeni dakikada heyecandan ayağımı daha hızlı yere vuruyordum.

"Saçlarını pembe yapacağını düşünmemiştim."

Kulağımın dibinde kısık sesli bir cümle duyduğumda sıçramıştım olduğum yerde. Ayağım kaydı bir şekilde. Adam dengemi o kadar bozuyordu ki iki ayağımın üzerinde duramıyordum. Neredeyse yeri boylayacaktım ki Yoongi elimi ve belimi tutarak beni tuttu. Elinde benimki gibi eldiven vardı yine. Belimden de sıkıca tutmuştu.

Kulağımın dibinde kıkırtısını duyduğumda bende gülümsedim.

"Korkutmak istememiştim. Ama üzgün değilim. Çok tatlı bir tepkiydi bu." Sesindeki eğlenceli ton içimi kıpır kıpır etmişti. Bakmamıştım hala ona. Sırtımı hafifçe göğsüne yasladım. Elini de daha sıkı tuttum.

"Beni korkutmak seni neden bu kadar eglendirdi ki?" Bende gülerek söylüyordum.

Başını omzuma koydu. Hala tatlı kıkırtısını duyuyordum. Yapma işte adam. Kollarında eriyeyim mi istiyorsun.

"Gergin görünüyordun. Biraz rahatlatmak istedim seni. Neden gergindin bu kadar?"

Hafifçe somurtarak cevapladım. "Birde soruyor musun? Siyah bir Min Yoongi görmeye hazırlanıyordum"

Gülüşü daha da büyüdü. Sessiz kakkahasını duyduğumda kalbim dahada hızlandı. Omzumda gülüyordu ve ben göğsüne sinmek istiyordum. Bu kadar yakınken bile değmiyorduk birbirimize. Yemin ediyorum bu daha da delirtiyordu beni.

Başını omzumdan kaldırdı. Tekrar kulağımın dibinde kısık sesle konuştu. " Hadi..  bak bana. Bende seni görmek istiyorum." Biraz geri çekilerek benim için alan açtı. Bende ondan biraz uzaklaştım. Derin bir nefes alarak ona dondum.

Bakın.. asla abartmıyorum.. Seokjin hyung karşımdaki görüntü karşısında beni uyarırken az bile söylemişti. Turuncu saçları kesinlikle ona çok yakışıyordu. Ama siyah teniyle öyle bir uyum sağlamıştı ki tanrı katından inmiş gibi değil de kendisi bir tanrıymış gibi duruyordu. Tanrım sen affet.. karşımdaki alfa için hiç iyi şeyler düşünmüyordum şu an.

Gözlerim yüzünün her yerinde dolaşıyordu. Öylece bakakalmıştım ona. Oda aynı şekilde beni izliyordu. Biraz önceki eğlenen ifadesi bozulmuş ve anlayamadığım bir ifadeyle izliyordu beni. Biraz şaşkın biraz etkilenmiş..  belki birazda hayranlık..  okuyamıyordum şu an.  Beni nasıl görüyordu hiçbir fikrim yoktu.

Flowers / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin