|18|

154 30 14
                                    

Zayde Wølf ft. Ruelle-Walk Through The Fire♪

Camı kapatıp bir süre dışarıyı izleyerek oyalandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Camı kapatıp bir süre dışarıyı izleyerek oyalandım. Geri arkama döndüğümde Hoseok'u elleri yüzünde, hafiften eğilmiş bir şekilde bulmuştum. Anında yanına adımlarken "Sorun ne?" diye eline uzanmaya çalıştım ama o, benden uzaklaşıp sadece "Git.." demekle yetinmişti.

İlk başta anlam veremezken öylece durdum. "Ne?"

Yüzünü sıvazlayıp iç çekti ve gözlerini bana çevirdi. Fakat gözleri odağını kaybetmiş gibiydi sanki, boş bakıyordu. İlk defa bana bu kadar boş bakışlarla baktığına şahit olmuştum ve bu berbat hissettirmişti. "Gider misin lütfen? Yalnız kalmalıyım bir süre." Cümlesini bitirir bitirmez kafasını iki yana yavaştan silkeleyip gözlerini kırpıştırdı.

Yine ona yaklaşmaya çalışıp "Neler oluyor Hoseok? İyi misin?" diye sordum. Elimi tutarak bana baktı. Ellerinin titrediğini fark ettim o an. Konuşmasıyla endişeli bakışlarımı ellerinden çekip gözlerine çevirdim. "İyiyim Hana, sadece...sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var."

Yine aynı şeyi yapıyordu. İyi değildi, hatta berbat bir haldeydi ama beni yine de kendinden uzaklaştırıyordu. Kendime hakim olamadan sinirle elimi çektim. "Çok iyisin cidden. Burda, karşımda kendini kaybetmiş bir şekilde bana bakıyor ve titriyorsun. Buna rağmen iyi olduğunu mu anlatmaya çalışıyorsun bana? Neden bir kere olsun beni yanından uzaklaştırmak yerine yardımımı kabul etmiyorsun?"

Onun da sesini yükseltmesiyle gözlerimin dolmasına engel olamadım. "Çünkü hiçbir şey yapamazsın anladın mı beni?! Yanımda benimle birlikte insanların üzülmesindense tek başıma acı çekerim daha iyi. Zaten buna alıştım ben ve böyle de devam edecek!"

Akan bir damla gözyaşını hızla elimle silip daha fazla gözyaşının akmaması için büyük bir uğraş verdim. Hoseok'un kendini sıktığını belli eden çenesine bakarak ben de ellerimi yumruk yaptım. Hiçbir şey demeden duvarı izliyordu. 

Konuşmaya çalıştım ama boğazım düğümlenmişti sanki ve kelimeler dudaklarımdan dökülmedi hiçbir şekilde. Tekrardan konuşunca bu sefer sesi garip bir tona bürünmüştü. Tanıyamadığım bir sesti bu ve tüylerimi diken diken edecek soğukluktaydı adeta. "Yalnız başıma olmaya alıştım. Canım yanarken, bir şey göremezken bir el aradığımda bulamamaya alıştım. Ondan sonra da bir daha aramadım zaten ve de insanları üzmektense bir süre tek başıma acı çekmek daha cazip geliyor artık."

Yüzünü bana çevirip boş boş baktı ve yine aynı, mesafeli tonda konuşmaya devam etti. "Seni de üzmek istemiyorum. O yüzden..o yüzden sadece beni bir süre yalnız bırak. İyiyim ve daha iyi olacağım..o zaman-"

"O zaman mı yanına gelmeme izin vereceksin? Neyim ben? Mutluyken oynayabileceğin, üzgünken beni bir kenara atabileceğin bir oyuncak mı? Bana yazdığında sana elimden geldiğince yardımcı olmak istemiştim ama sen yanına bile yaklaştırmıyorsun. Üzülmemi istemiyorsun ya, şu anda zaten mutluluktan havalara uçuyorum."

Happiness Virus〆JHSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin