Acı

939 22 9
                                    

Acı bazen son eşiğimizdedir. Peki sizce her acıya katlanabilirmiyiz?

Dışarıdan hiç ses gelmiyordu ama içeriye adım atar atmaz yüksek sesli bir müzikle karşılaştım ve bu beni biraz rahatsız etti.
Etrafıma biraz göz gezdirdim ve en köşedeki masada Atlas ile göz göze gelmem saniyelerimi aldı.
Beni gördüğü andan beri yüzüme kitlenmişti, sanırım buraya gelmek pek iyi bir fikir değildi ama buraya kadar gelmişken geri dönemezdim.
Kendi kendime yaptın bir kere kızım bari geri dönüp daha da rezil olma diye tekrarladım.

Aklımda kendi kendimle savaş verirken Atlas'ın birden aşağılara doğru kaşlarını çatarak baktığını gördüm ve anlam vermek için baktığı yöne baktım. Bakmamla birlikte hala içeriye girdiğim genç adamın kolunda olduğunu farkettim ve hemen kolundan çıktım.
Tamam buraya Atlas'a sinirli olduğum için gelmiştim ama amacım onu delirtmek de değildi.
Anladığım kadarıyla Caner'in de söylediği gibi gerçekten Atlas için öenmli bir toplantıydı çünkü benim tanıdığım Atlas'ın şimdiye kadar masadan kalkmış ve ateş püskürterek yanıma geliyor olması gerekiyordu, diye düşünürken yanımda adam yavaşça kulağıma doğru eğilerek

"Bar kısmına geçelim mi? Hatamızı telafi etmek istiyorum."

Hadi canım! Hatamız mı dedi o? Cidden bela mıknatısı mısın be Kumsal!?

Aslında asla bu değişik adamın teklifini kabul etmezdim. Buraya gelme amacım da Atlas'ı biraz sinirlendirmek ve intikam almak, ama sınırlarının ne kadar zorlanacağını merak etmiyor da değilim. Umarım başıma bela almıyorumdur.

Hafifçe gülümseyerek nazikçe "Tabi, geçelim." dedim ve bar kısmına doğru yöneldik. Bar tabureleri yüksek tasarlanmıştı, zorlansam da sonunda çıkmayı başardım ve adam barmeni çağırıp saçma sapan isimli içecekler sipariş etti. Herkes adamın etrafında pervane dönüyor gibiydi.

Bilerek barın tam Atlas'ı rahatça görebileceğim kısmına yerleştim ve adamda peşimden geldiği için seçe şansı olmadan oturduğum yerin yanına oturmak zorunda kaldı.
Şu an Atlas kuduruyor olmalı diye düşünürken önce gelen değişik rengarenk içecekten bir yudum aldım sonra da Atlas'ın oturduğu masaya doğru baktım. Ama tahmin ettiğim gibi olmadı. Atlas bana bakmıyordu.
Sinirlenmesi gereken oyken ben daha da fazla sinirlenmiştim.
"Bir sorun mu var? Halledebiliriz hemen."
Adamın seslenişiyle daldığım noktadan uzaklaştım.
Git gide adama da gıcık olmaya başlamıştım, sürekli çoğul konuşan bir zengin züppesiydi. Ama planım için şu an bana gerekliydi bu yüzden suyuna gitmeliydim.

"Sorun yok öylesine dalmışım, içeceğin tadı da çok güzelmiş teşekkürler." diyerek yüzüme sahici olmasına özen gösterdiğim bir gülümseme takındım.

Tam tekrar Atlas'a bakacaktım ki çantada telefonum titredi. Ekranı açıp bildirime baktığımda şok olmuştum.

Atlasım kişisinden bir yeni bildirim

Hemen hızlıca bildirimin üzerine tıkladım.

-Çabuk o elbiseyi düzelt Kumsal!

Ne!? Dalga mı geçiyordu bu adam? O kadar ulaşmaya çalıştım cevap vermedi. Peşinden ta buralara kadar geldim ve bana söylediği şey gerçekten bu mu?
Bu sefer gerçekten ben sinirden deliye döndüm ve gözlerim telefonumun ekranı, açıkta kalmış baldırlarım ve Atlas arasında mekik dokurken Atlas bana ve baldırlarıma dik dik bakıyordu.
Daha geniş bir şekilde oturarak elbisenin daha da yukarı sıyrılmasına sebep oldum ve Atlas'a bir bakış daha attığımda çoktan telefonunu eline hışımla bir şeyler yazıyordu.

-Dalga mı geçiyorsun sen benimle? 

- Evet, aynı senin bana yaptığın gibi Atlas!

KAÇAMAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin