-Merhaba. Şu ana kadar hiçbir bölümümün üzerine not düşmemiştim ancak bugün zorunda kaldım. Bu geceden itibaren şehir dışına çıkıyorum ve yanıma teknolojiye dair hiçbir şey almayacağım. Bu nedenle de tam olarak beş gün boyunca yeni bölüm yükleyemeyeceğim maalesef. Anlayışınız için teşekkür ederim, iyi okumalar!
-CP -
Yutkundum. Şok olmamıştım, çünkü babamın ne diyeceğini uzaktan bana yürürken bile anlayabiliyordum, ancak bir yandan da şok içindeydim çünkü buna nasıl göz yumduğunu anlamıyordum. Ares'i tanımıyordum. Ben bile tanımıyorken, babam nasıl izin veriyordu, bunu hiç anlamamıştım.
"Nasıl yani?"
Soruma karşılık babam ağzını açtı, ancak tam konuşacakken Ares lâfa karıştı ve gözlerimin içine baktı. Sırıtmamaya özen gösteriyordu. Yine de muzip bir ifadesi vardı. "Basbayağı," dedi. "Başına bir şey gelmesin diye üç gün seninle kalacağım."
Ares'e ukala bir bakış atıp tek kaşımı kaldırdıktan sonra anneme baktım. Şu anda benim gibi şaşkın olan tek kişi oydu. "Ya, siz ne yaptığınızın farkında mısınız?" diye söylendim. "Beni öldürmeye kalkarsa ne yapacağım? Tanımıyoruz bile çocuğu—"
"OF," diye kükredi babam. Sesi titrek çıkmıştı, kıkırdamamak için kendisini tutuyordu. Anneme kendimi acındıran bir bakış daha fırlattıktan sonra beni sorgularcasına bakan babama döndüm. "Orasını soruşturmayı bırak, meraklı kızım benim." dedi yüzüne inandırıcı bir ifade takınıp. "Ares seninle kalacak, bu kadar."
Kafamı iki yana salladım. Neden böyle bir şeyi istediklerini anlamamıştım. "Ya ben istemiyorsam?"
Ares güldü. Ukala bir şey diyeceğini tahmin ettim, beni istemediğine emin misin, gibi bir şey söyleyeceğini düşündüm ama o, babama veya anneme saygısızlık olmasın diye hiçbir şey söylemedi.
Annem birkaç saniye babamın gözlerinin içine bakıp ona bir şeyler ima ettikten sonra bana baktı. "Sorun yok, Tia. Zaten okul arkadaşısınız. Onu tanıyorsun. Seni koruyacağına inanıyorum ben de."
Hı hı, tabi. Eminim çok güzel korur.
"Of," dedim. Arkamı döndüm ve sabahlığımı belime daha sıkı bağladıktan sonra bileğimdeki tokayla saçımı topuz yapmaya çalıştım. Saçımı topladığımda çoktan salona geçmiştim bile. Annem, babam ve Ares hâlâ kapının önündeydiler. "Şaka gibi," diye kendi kendime fısıldadım ve koltuğa oturdum.
Birkaç dakika boyunca kapıda gizli gizli bir şeyler konuştuktan sonra üçü de salona geldi. Annem ve babam tekli koltuklara oturmuştu, Ares ise yanıma. Ofladığımı görünce sırıtıp bana rahat vermek için biraz uzaklaştı.
"Ee," dedim babama sinirli bir ifadeyle baktıktan sonra. "Ne zaman gidiyorsunuz?"
Babam koltuğa yaslandıktan sonra bana bakıp gülümsedi. Ares'ten hoşlandığımı anlamış olmalıydı. Bu durumdan neden hoşnutsuz kaldığımı da. "Bu gece gideriz," dedi. Birkaç saniye koltukta rahatladıktan sonra ayağa kalktı ve salondan çıkıp yukarı kata çıkan merdiven basamaklarının üstünde duran iş çantasını salona getirdi. "Pazartesi gecesi de geri döneceğiz. Uçak biletlerini ayarlayacağım şimdi."
İç çektim. Babamın son model dizüstü bilgisayarını açıp dikkatle incelediğini gördükten sonra dikkatimi tekrar Ares'e verdim. Sessizce oturmuş, etrafı süzüyordu. Hiç Ares-vari değildi. Biraz yanına yaklaştım ve kulağına doğru, "Ailen yok mu senin?" diye fısıldadım. Annesi vardı. Neden onunla değildi?
"Var," diye sırıttı. "Şehir dışı."
Böyle bir tesadüf olamazdı! Kafayı yiyecektim, hayatımın en garip günlerinden birini yaşıyordum. Ares'le baş başa üç gün. Korkunç olacaktı. Yerimde başka bir kız olsaydı, muhtemelen heyecandan bayılır veya kendisini Ares'in üstüne atardı. Ben öyle yapamazdım. Hayır, Ares'in beni büyülemesine izin veremezdim.
"Evi nereden buldun peki?"
Daha da şeytani gülümsemişti. Bir insana şeytani gülümsemek bu kadar mı yakışırdı ya! İç çektim ve onun da aynı şeyi yaptığını gördüm. "Servis hostesine sorunca senin kadar sorgulamadan tarif etti."
Mantıklı bir açıklamaydı. Lanet olasıca Ares. Neden böyle bir şeyi istiyordu ki? Üç gün boyunca onunla kalmaktan korkuyordum. Bunu anlamış olmalıydı, gerçekten de onu istediğimi düşünüyor olamazdı.
Korkunç olacaktı.
Daha kimseyle öpüşmemiştim ancak Ares'le baş başa üç gün geçirecektim. İroni diye buna denirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gök
Teen FictionHayatı boyunca en büyük hayali özgürlük olan Hestia Mor, ailesinin evlerini özlemesi üzerine küçüklüğünden beri içinde yaşadığı Michigan'dan ayrılır ve yeni bir hayata başlayacak olmanın sevinciyle Türkiye'ye gelir. En büyük hayalini ya tek başına...