Steven, Lenora kafasına darbe alıp bayılınca memurların amacını geç de olsa anlamıştı. Memur olduklarını iddia eden kişiler Steven'ın kollarına girip onu dışarıya doğru sürüklemişti. Steven ;
S: LENORA!
diye bağırmıştı. Ama Lenora çoktan derin bir uykuya dalmıştı bile. Lenora'nın ses vermemesiyle Steven daha çok endişelenmişti. Memurlar onu dışarıya sürüklerken onlara fazlasıyla zorluk çıkarmıştı.
Steven'ı bir arabaya koyup yola çıkmışlardı. Steven önünde oturan iki kişinin konuşmalarına kulak astı.
?: Sanırım uluslararası bir kaçak yakaladık.
Steven hemen konuşmaya dahil oldu.
S: O ben değilim.
?: Mısır'da bir kazı alanına saldıran paralı asker grubunun bir üyesi. Arkeologlara yaptıklarını görmelisin.
diyerek elindeki tableti şoför koltuğundaki kişiye çevirmişti.
?: Onları idam tarzı öldürmüşler. Ellerini kelepçeleyip kafalarına sıkmışlar.
Steven onların söylediği şeylere karşı yüzünü buruşturmuştu. Ön koltukta oturanlar da arkalarına dönüp Steven'a kötü kötü bakmışlardı.
S: Söylediklerinizin hiçbirini ben yapmadım. Ben böyle şeyleri asla yapmam.
Arabayla Steven'ı gayet sessiz ve sakin bir yere getirmişlerdi. Steven nereye geldiklerini kestirememişti.
S: Polis merkezine gidiyoruz diye düşünmüştüm.
Bu söylediklerinin üzerine gülmeye başlamışlardı. Şoför olan dikiz aynasından önce Steven'a bakıp daha sonra aynayı bileğine çevirmişti.
Aynadan adamın bileğindeki terazi dövmesini görmüştü. Steven bunun Harrow'un işi olduğunu düşünememişti.
Steven'ı kaçıran kişiler arabadan inince Steven dikiz aynasındaki yansımasında Marc'ı görmüştü.
M: Kontrolü bana ver Steven.
S: Sana kontrolü bir daha asla vermem. O insanlara ne yaptığını gördüm.
M: Bunların açıklamasını yapabilirim. Ama kontrolü bana vermelisin.
Steven Marc'ın söylediklerine kulak asmamıştı. Elleri bağlı olduğu için kafasını yardım istemek için cama vurmuştu.
S: Hey! Bana yardım eder misiniz? Kaçırıldım.
Steven dışarıdaki kıza seslenmişti. Kız önce ona ters ters bakıp sonra bileğindeki sembolü göstermişti.
Daha sonra kapı birden açılmıştı. Ve Steven yere düşmüştü.
A: Steven seni tekrar görmek ne güzel.
S: Seni görmek hiç öyle değil.
Arthur Steven'ın söylediği şey üzerine gülmüştü. Eğilip Steven'ın bileğindeki kelepçeyi çözmüştü.
A: Bir kafanın içinde o kadar ses duymak kolay olmamalı. Marc Spector, Steven Grant ve Khonshu.
Steven, Arthur'un arkasında Khonshu'yu görmüştü. Onu görmeyi beklemiyordu. Khonshu ona bir şeyler söylemeye başladı.
K: Ne bekliyorsun öldür onu. Boynunu kır.
A: Ne diyor ha? Beni öldürmeni mi söylüyor?