Steven kapı deliğinden kimin geldiğine bakıyordu. Kimseyi görememiş olacaktı ki kapıyı açtı ve boşluğa doğru seslendi.
S: Kim var orada?
Sesi boşlukta yankılanmıştı. Yavaşça yere doğru eğildi ve eline bir şey aldı.
S: Lenora, bana bir not gelmiş.
Hızlıca kitaplığın arkasından çıktım ve Steven'ın yanına doğru gittim.
S: Müzeden gönderilmiş. Beni yarın kameraları incelemek için çağırıyorlar.
- Steven, müzeden geldiğini nereden anladın? Bir tuzak olabilme ihtimali var.
S: Merak etme, Lenora. Üstünde müzenin kaşesi var. Bu tuzak olamaz.
Steven'ın söylediği gibiyse korkulacak bir şey yoktu.
- Steven ben artık gitmeliyim. Yarın müzede işin bittikten sonra bana olanları anlatırsın.
Hızlıca Steven'a sarıldım. Bana biraz geç karşılık vermişti. Daha sonra ellerini belime koydu ve bana sarıldı.
S: Görüşürüz Lenora. Dikkatli ol.
Steven'dan ayrılmıştım.
- Sen de dikkatli ol.
Eve gidip bir an önce güçlerim üzerinde çalışmak istiyordum. Eğer Arthur Harrow Steven'a tekrardan saldırırsa onu koruyabilmeliydim. Ama benim kim olduğumu öğrenirse asıl o zaman benimle uğraşmaya başlardı. Yeni bir macera beni bekliyordu.
.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.
Steven'dan haber bekliyordum. Bana haber vereceğini söylemişti. Neler olduğunu çok merak ediyordum.
Müzenin kamera kayıtlarında Steven'ın olduğunu gördüklerinde kim bilir nasıl tepki vereceklerdi?
Steven'ın ne yaptığını düşünürken aklıma Strange gelmişti. Onunla uzun zamandır konuşmamıştım. Benimle iletişim kurmaya çalışıyor olmalıydı.
Telepati yaptığımız kolyeyi fırlatıp attıktan sonra bir daha onunla konuşamamıştım. Kesin beni fazlasıyla merak etmişti ve şu an bana söylenmekle meşguldü. Ama son günlerde yaptığı saçmalıkların farkında olduğuna da emindim.
Düşüncelerimden Steven'ın aramasıyla sıyrıldım.
S: LENORA!
- Neler oluyor Steven??
S: Marc ile el ele tutuşup müzeden beraber çıkmışsınız. Ona nasıl güvenebildin??
Steven'a bunları anlatmayı unutmuştum. Ama cevabım hazırdı.
- Steven, özür dilerim bunu anlatmayı unuttum. Ama sen bunları hatırlamıyor musun? Marc seninle yaptığım konuşmaları hatırlıyor.
Steven biraz duraksayıp öyle cevap verdi.
S: Sen de benim haberimin olduğunu düşündün değil mi? Bana bunu nasıl anlatmazsın?
Steven'ın bana bağırması beklediğim bir şey değildi.
- Steven, özür diledim daha ne yapmamı bekliyorsun?
S: Benden uzak durmanı!
Tabii ya demişti iç sesim.
- İyi bir oyuncu değilsin Marc.
M: Ama sen iyi bir yalancısın. Bana yardım edeceğine inanıp aptallık ettim ufaklık.