6. ÖLDÜREN KURŞUN DEĞİL, OKYANUS

40 3 0
                                    














  ''Elimi koysam göğsüne, üfle desem kalbime, iyileştir diye,

Affeder misin yaptıklarımı, pişmanlıklarım için af dilediğimde?''








Gerçekler can yakıyordu. Gerçek hayat. Çünkü en büyük gerçeğin en büyük labirentin oluyormuş aslında. Bilmiyordum. Yeni Öğreniyordum.

Hayatımın gerçeği, aynaya baktığımda üzerime yansıyan gerçek, meğer hayatımmış.

Şimdi hayatımda neler oluyor bilmiyorum. Hayatım, sanki başkası tarafından yürütülüyormuş gibi oradan oraya savruluyor; isteyip istemememin önemi olmasa bile. Ve şu an en son istediğim şeyi yapıyorum. İçerideki düşmanımı bu geceliğine dost ilan ediyorum...

''Gece boyunca kulağında kalacak.'' Ellerini ceplerine yerleştirdi. "Aksi taktirde Ilgaz'ı nasıl durdururuz bilmiyorum.''

Yumruklarımı sıkıyordum, yoksa sinir krizi geçirecektim kesinlikle ve şu an sinirimi ya ruhsal ya da fiziksel olarak atmam gerekiyordu. Benim ise şu an yapabileceğim en akıllıca şey ruhsal durumumu kontrol altında tutmaktı, tabii ne kadar başarılı olabiliyordum orası tartışılırdı.

''Sakin kal, oyunu bozma ve kuralına göre oyna.'' Yüzünü yüzüme hizaladı ve dudaklarına imalı bir ifade yerleşti. ''Eğer sinir krizlerin tutmazsa, hepimiz bu geceyi sakin atlatmak istiyoruz.''

''Patronun uslu durursa sinir krizlerim tutmaz merak etme,'' dedim dişlerimin arasından imalı bir gülüşle. Bir parça öfkeyi bir parça alayı barındıran bir gülüştü bu. ''Ayrıca benimle nasıl konuştuğuna dikkat et, aksi taktirde kendimi nasıl durdururum bilmiyorum.''

Bu gece sakin kalmak zorundaydım, bu bir görevdi ve ben bir profesyoneldim. Ilgaz, akademidendi, önemli olan şimdilik buydu ve bu gece, bu işte birlikteydik. Bunu tekrarlamalıydım. Mümkünse gece boyunca.

''Davin gelecek mi?'' diye sordum arkamı döndüğümde, son kez aynaya bakıyordum.

Bembeyaz elbisenin içinde kendimi tanımakta güçlük çekiyordum. Beyaz... Tenime uzak bir renkti. Yalnızca tenime değil; hayatıma, hayallerime, yaşadıklarıma.

Sesli bir nefes verdi Yiğit. Patronu bu gece onu peşime takmıştı. ''Gelecek, ancak müzakere başladıktan sonra. Gelmeden önce yapması gereken şeyler var.'' Yapması gereken şeyler kısmını sormadım, umurumda değildi. Davin'e çok öfkeliydim. Bu bir görevdi biliyordum ancak kaçırılmamın ertesi günü arayıp nasıl olduğumu bile sormamış üzerine bir de bu herifle iş yapmama göz yummuştu.

Yiğit saatine baktıktan sonra bana kısa bir bakış atıp, ''Vakit geldi, çıkıyoruz,'' dedi. ''Aşağıda bekliyorum.'' Cevap beklemeden hızlıca otel odasından çıktı.

Bu gece kişiliğim iki kişiden ibaret değildi. Ne Laren, ne Leila, ikisi de değildim. Farklı biriydim, hiç olmadığım biriydim.

Aynadan son kez kendime baktıktan sonra gösterişli, siyah dantelli maskemi gözlerimin üzerine geçirdim. Dudağıma yeniden kıpkırmızı ruj sürülmüştü. Bu otel odasına geldiğimizde yeniden hazırlanmıştım, farklı biri gibi. Bu da Ilgaz'ın fikriydi. Emriydi.

Aynadaki kadın yalnızca güzel değil, bir o kadar gösterişliydi. Gösterişli ve etkileyici.

Yaklaşık on dakika içinde lobiye inmiş ve dışarıda bekleyen siyah Jeep'e binmiştim. Otel, balo mekanına çok uzak bir yerde olmadığından kısa sürede ulaşmıştık. Şoför kapımı açtığında yavaşça Jeep'ten indim, hafif yağmur çiselediğini fark ettiğimde Yiğit yanıma gelip şemsiye açmıştı. Bu işime gelirdi çünkü yüzümdeki makyajın akmasını istemiyordum.

KÜLDEN KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin