"Bilmiyordu içimdeki fırtınaları, bilmiyordu kaç gece ağladığımı,
Öyleyse bilmediğinden mi kanıma karışıyordu,
Yoksa bilmezden geldiğinde mi canıma bu kadar dokunuyordu?"
ILGAZ SOYDERE
Kaç gece sığardı bir ömre?
Kaç gece mum yakardı bir insan bir kalbe? Bir mum yak, yarayı kapat. Kapanmıyorsa da ver ateşe, ciğerini kanat; ateşe ver tüm dünyayı. Zaten oraya yaşıyoruz.
Bir insan ömrüne kaç beden sığdırır?
Bir insan ömrüne kaç ölüm sığdırır?
Kurumuş gözyaşlarına sahip bir gül tanıdım; gül güzeli, dedim ona içimden, öyle bir büyülendim ki o güle... Çiçekler güzel kokardı, yalnızca güzel kokardı, bir sene öncesine kadar. Artık güller yalnızca güzel kokmuyor, huzur kokuyor. Bilir miydi ki nasıl koktuğunu, her soluduğumda huzuru kokladığımı bilir miydi?
Güller yaralardı dikenleriyle ama asıl yaralı olan oydu, kendi dikenleri acıtıyordu onun canını. İstedim ki dikenlerini temizleyen olayım. Hayatımda ilk kez istedim ki yaralarını saran olayım birinin...
Karşımda öylece duruyor şimdi. Çok güzel. Öyle güzel ki şu an duyduğum her şeyi siktir edip onu izleyebilirim sabaha kadar. Keşke bir gece daha onunla uyuyabilsem. Yalnızca hasta olduğunda uyuyabildim. Bir gece daha uyuyup o huzur kokusunu soluyabilsem keşke. Saatlerce izleyebilsem güzelliğini. Öyle masum ki uyurken, dokunmaya kıyamıyor insan.
"Ne oldu, Ilgaz Soydere, sesin çıkmıyor. Sanırım fazla geldi duydukların, keşke alıştıra alıştıra söyleseydim," dedi, varlığını bile unuttuğum o orospu çocuğu.
Artık gözlerimi çekmeliyim ondan. Kendine gel Ilgaz. Ne demişti az önce bu piç? Ellerimi rahatça ceplerime yerleştirdim. "Ne demiştin sen az önce?" dedim rahat bir tavırla. Güzelliği her şeyi unutturmuştu bana. Sahi bir insan nasıl bu kadar güzel olabilirdi, hala anlayamıyordum. "Tekrar söyler misin, dikkatimi dağıtan şeyler var da etrafımda."
Onu tiye alışım canını sıkmış olmalı ki çenesini sıkmaya başlamıştı. Siktiğimin piçi onu ciddiye alacağımı falan mı düşünüyordu? "Aramızdaki kan bağından bahsediyordum, Ilgaz Soydere."
Keyifle gülümsedim. "Evet, duydum öyle bir şeyler de, pek umursadığım söylenemez, Ateş Soydere."
Öyle mi, dercesine kaşları havalandı ve aşağıdaki eli hareketlendi. Hiç yapmaması gereken bir şey yaptı. Onun elini tuttu. Gözlerinin yeşilinde, ona hediye ettiğim yüzüğü taktığı parmağına dokundu.
"Sen morardın mı bakayım, Soydere?"
Keyifli sırıtışına dayanamadım ve hızlıca öne atıldım ancak biri beni durdurdu. "İstediği bu zaten Ilgaz, lütfen kendine hakim ol."
O niye duruyor onun yanında? Elini neden çekmiyor, neden öylece bakıyor?
"Çekil," dedim, Lesa'ya tıslarcasına. Gözüm görmüyor hiçbir şeyi. O bana baksın istiyorum sadece, göz göze gelmek istiyorum onunla ama bana bakmıyor. Neden bakmıyor?!
"Ateş, yeter bu kadar," dedi, Kenan. Lesa'ya çevrildi gözleri, benimle göz göze gelmekten çekiniyordu. "Artık toplantıya geçelim."
"Sikerim toplantıyı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN KAR TANESİ
Teen FictionKoynunda sarıp sarmaladığın yılan, şimdi göğüs kafesine düşman.