GİRİŞ

5.9K 430 16
                                    


GİRİŞ

Mücadele üç parkurdan oluşuyordu fakat parkurların neyle ilgili olduğu konusunda kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. En azından Sonay, onca çabasına rağmen en ufak bir detay öğrenmeyi başaramamıştı. Söylendiğine göre sürpriz olmalıymış.

Yeni yetme parmakları arasında tuttuğu üzüm tanesi şeklindeki anahtarı sıkarken, kendini her türlü kurguya hazırlamaya çalışıyordu.

Başlama butonuna basıldığında sağır edici bir ses yükseldi. Sonay etrafında oluşan hareketlenmeyi fark ettiğinde öğrencilerin çoğu gitmişti. Derin bir nefesin ardından anahtarı yere bırakıp ayağının ucuyla ince cam yüzeyin üzerine bastı. Misket büyüklüğündeki anahtardan sızan sıvı ayaklarına uzanıp tüm bedenini sararken paniğine engel olamadı...

Nefes nefese dizleri üzerine çöktüğünde hâlâ yaşıyor olduğuna inanamıyordu. Bir an o sıvının içinde boğulacağını sanmıştı.

Rakiplerinden kimseyi göremiyordu ama kulağına çalınan seslere bakılırsa birilerinin parkurdan keyif aldığı ortadaydı. Etrafını incelemeye başladığında bunun nedenini anladı. Kendini onca zorlu, korkunç parkurlara hazırlamış, hayal gücünü sonuna kadar kullanmıştı oysa karşısındaki manzarayla korkunun, uzaktan yakından ilgisi yoktu.

Sonay baş meleklerin bu kadar kolaya kaçacağına elbette ihtimal vermiyordu. Kim bilir görünenin ardına ne hinlikler gizlenmişti...

Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken temkini elden bırakmıyor aynı zamanda güneşin kavurucu sıcaklığından da sakınmaya çalışıyordu. Kendini saatlerdir yürüyormuşçasına uyuşmuş ve yorgun hissetmeye başladı. Ne aradığını dahi bilmiyordu. Her ağaç kovuğuna bakıyor, her taşın altını yokluyordu, yine de görevi konusunda en ufak bilgi kırıntısı elde edememişti. Araştırmaya devam etti.

Sonay nihayet göl kenarındaki açıklığa ulaştığında, kendiyle birlikte mücadeleye başlayan yirmi yedi yeni yetmenin bir araya gelmiş hararetli hararetli tartıştığını gördü. Konuşmaları duyabileceği kadar yakına gidip, geniş bir ağacın gövdesine yaslandı. Elinde hiçbir ipucu yoktu, diğerlerinin de ondan farksız olduğuna sevinse mi üzülse mi bilemedi. Öylece kalakalmışlardı.

Yeni yetme manzaranın güzelliğini hayranlıkla izlerken gölden kıyıya doğru yüzen sürüyü gördü. Yaklaştıkça daha kalabalık görünen beyaz sürü, izleyenlerin ağzını açık bıraktıracak kadar güzeldi.

"Muhteşemler değil mi?"

Sonay yanındakinin kim olduğuna bakmadan, çok uzaklardaymışçasına cevap verdi. "İlk kez görüyorum."

"Ben bir kitapta görmüştüm, görüntülerinin aksine çok asi hayvanlar olduğu yazıyordu."

Sonay tanıdık sese döndü. "Yanılıyorsun, ördekler çok uysaldır."

Rakibinin ağzından küçük bir kahkaha çıktı. "Onlar ördek değil, kaz." Konu üzerine daha fazla konuşup arkadaşının cehaletini vurgulamak istemiyordu. Sonay tam bir şey söyleyecekken Erce devam etti.

"Sen de bu işte bir tuhaflık olduğunu düşünmüyor musun? Etrafına bak, sanki cennete ziyarete gelmiş gibiyiz. Bizi burada neyle sınayabilirler ki?"

Aynı çelişkiler Sonay'ın da canını sıkıyordu. Belirsizlik. Hiçbir mantığı olmayan bir sınav arenası... "Evet, kesinlikle cennet bahçelerini andırıyor... Açıkçası bölüm birincisi olabilirim ama ben de burada tam olarak ne aradığımızı çözebildiğimi söyleyemem."

Erce inanmaz bir tavırla önceki kesik kahkahasına benzer bir ses çıkardı. "Bölüm birincisi mi, ciddi olamazsın?"

Sonay kendinden emin, yeni yetmenin karşısına dikildi. "Gayet ciddiyim. Ne o, yoksa gerçekten rakibim olabileceğine mi inanıyorsun?"

Melekler Kampı 1 -FİRAR- (Tamamlandı) KİTAP OLDU (Mantis Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin