Sonay dehşetle geriledi. İşte bunu kesinlikle beklemiyordu. Tamam, kadını o yaralamıştı ama kahretsin, iyileşmesini de o sağlamıştı. En azından küçücük bir minnet belirtisi fena olmazdı.
"Kendine gel! Sana zarar vermeye çalışmıyorum."
"Daha önce yaptın. Şimdi fikrinin değiştiğine inanmamı mı bekliyorsun?"
Sonay afallamıştı. Ona olanları anlatıp anlatmamakta kararsız kaldı. Ejder adamı da yaraladığını söylerse dövüş kaçınılmaz olurdu. Elindeki şişeyi gösterip "Ejder adamın da iyileştirme sıvısına ihtiyacı var. Bir an önce bunu ona ulaştırmalıyız," dedi.
Tam tahmin ettiği gibi, kadının gözleri duydukları karşısında yuvalarından fırlayacak gibi açılmıştı. Sonay'ın üzerine yürüyüp "Söyle, ona ne yaptın?" dedi. "Seni yeni yetme pisliği..."
Kadına dert anlatmak uzun sürecekti. Sonay elindeki şişeyi gösterip "Kavga etmenin ona bir faydası olmaz," dedi.
Ejder kadın aklına gelen yeni düşünceyle, içini saran korkuya engel olamadı. "Peki ya çocuklarım?"
"Onlar güvende, en azından şimdiye kadar öylelerdi. Burada oyalandığım sırada başlarına bir şey gelmemiş olmasını umalım."
Kadın, kızın haklı olduğunu biliyordu. Daha fazla zorluk çıkaracak değildi. Yeni yetmenin önünden hızla mağaradan çıktı. Çocuklarının gerçekten güvende olduklarından emin olmalıydı. Ayrıca Yutpa'nın durumunu da merak ediyordu. Geç kalmamış olmayı diledi. Ona bir şey olursa olacakları düşünemiyordu.
Korku ve öfke kadının gözlerini kör etmişti. Düşünmeden ileri atılıyor, yuvaya ulaşmaya çalışıyordu. Kızın haykırışlarını son anda duydu.
"Yuvada değiller!"
Yuvada değiller de ne demekti? Kadın açtığı mesafeyi hızla kapatarak geri döndü. Yeni yetmenin boğazına yapışıp onu gözlerinin hizasına gelene dek kaldırdı. "Ne demek istiyorsun? Onların güvende olduğunu söylediğini sanıyordum."
"Yuva saldırıya uğradı. Diğer ejderler..."
Sonay soluksuz kalmıştı. Kadın rahat konuşabilmesi için onu yere indirdi. Önce öksürük krizinin geçmesini bekledi. Sonra kız anlatmaya devam etti.
"Merak etme, onlara zarar veremediler. Geçidin girişinde bizi bekliyorlar."
Sonay kadını aramak için dağıldıklarından bahsetmeye çekinmişti. Şimdi de diğerlerinin girişe dönmüş olmalarını umuyordu. Aksi halde öfke dolu bir annenin elinden kurtulması mümkün olmayabilirdi.
Ejder kadının annelik güdüleri içini özlemle doldurdu. Acaba kendi annesi nasıldı? Neredeydi? Onu neden arayıp sormuyordu? Yoksa öldüğünü düşündüğü için mi onu bulmaya çalışmamıştı? Ya da aramıştı da bulamamış mıydı? Hüzünle sarsıldı.
Görevini tamamladığında Gilmen ona hayır diyemeyecek ve hafızasını geri kazanması için elinden geleni yapmak zorunda kalacaktı. İşte o zaman ailesini bulabilecekti. Özellikle de annesini...
Yeni yetmenin dalıp giden bakışlarını fark eden ejder kadın onun bir derdinin olduğunu anlamıştı. Önceliği yavruları olmasa kızın halini önemseyebilirdi ama şimdi tek düşünebildiği şey ailesiydi.
"Senin hızınla gitmeye kalkarsak saatler sonra bile oraya varamayız."
"Ne yapmamızı öneriyorsun?"
"Ben önden gideyim, sen sonradan katılırsın bize, ya da istersen seni taşıyabilirim."
Sonay güvensiz bakışlarla ejderi süzdü. Ona ne kadar güvenebilirdi? Teklif çok cazip değilse bile idare ederdi. Memnuniyetsizce kadını onayladı. Ejder onu belinden yakalayıp sırtına oturttu ve yola koyuldular.
Birkaç dakika içinde girişe ulaşmışlardı. Dört yavru babalarının başında bekliyordu. Ancak diğer iki yavru ve Erce görünürde yoktu.
Kadın, Sonay'ı sırtından indirirken, kız endişeyle sordu. "Diğerleri nerede?"
Yavrular annelerini görünce sevinçle koşup sarıldılar. "Seni bize getireceğini biliyorduk! Teşekkür ederiz, teşekkür ederiz," diyerek annelerini bırakıp bu defa sevgiyle Sonay'a sarıldılar.
"Tamam, tamam... Hadi diğerlerinin nerede olduğunu söyleyin?"
Çocuklar ikilinin geldiği yönü işaret edip onları aramak için gittiklerini söyledi.
Kızın içini korkunç bir huzursuzluk kaplamıştı ama belli etmemeye çalıştı. "Birazdan gelirler herhalde," dedi anne ejdere hitaben. Sonra yaralı adamın yanına gidip ona sıvıdan içirmek için eğildi.
Ejder adamın uyanması için tek damla yetmişti. Yaralarının kapanıp eski enerjisine kavuşması on saniyeden kısa sürdü. Babalarını da ayakta sapasağlam gören yavrular sevinç çığlıkları atmaya başladı.
Her şey yoluna girmiş görünüyordu. İki yavrunun ve Erce'nin yokluğu dışında...
Yavru ejderler anne babalarına Sonay'ın, Puser ve adamlarıyla onları korumak için yaptığı dövüşü abarta abarta anlatırken kız daha çok endişelenir olmuştu.
Yavrular arasında kıkırdamalar oldu. Biri diğerine, "Sen orada bile değildin, nereden biliyorsun öyle olduğunu?" diye soruyordu dalga geçerek. Anlaşılan kimse yeni yetme kadar endişeli değildi.
Grup eğlenirken, Sonay'ın aklı kayıplardaydı. Başlarına bir şey gelmiş olmasından korkuyordu. Sürekli etrafa bakıp huzursuzca çıkagelmelerini bekliyordu.
Ve nihayet göründüler.
Sonay rahatlayarak derin bir nefes aldı. Bu olayı da kayıp vermeden atlattıkları için mutluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melekler Kampı 1 -FİRAR- (Tamamlandı) KİTAP OLDU (Mantis Kitap)
FantasyMelekler Kampı, dört kitaptan oluşan fantastik bir seridir. 12 yaş ve üzeri için hazırlanmıştır. 1-) FİRAR 2-) YANSI SARNICI 3-) GECE SELİ 4-) AKKOR MEYANI ÖN SÖZ Burası Arakat! Dünya ile cennetin arasında, cennetle cehennemin tam ortasında bir yer...