Berk Baysal - Yaralarını Ben Sarayım
Bir şiir istersin.
"İçinde benzetmeIer oIan."
Kusura bakma sevgiIim.
Heybemde sana benzeyecek kadar,
güzeI bir şey yok..Gece bitmek bilmeyen bir fırtına gibi boğucu ve yorucu geçmişti. Yine uyuyamamıştım , kendimi bildim bileli geceleri uyuyamazdım zaten .
Biraz da bu durum seni düşünmekle birleştiğinde çok farklı bir hale bürünüyor.
Yıllar sonra ne düşünürdüm acaba ya da yılların büyüttüğü bir kadın olur muydum ? Nasıl olurdun Eylül Kozan ?
Hala devam eder miydin acaba dans etmeye ? Açılır mıydın dans kareografilerin ile Avrupa'ya . Tabloların gelir miydi yarışmalarda birinci? Ya da sever miydin hala onu , görür müydün şair ruhlu çocuk diye ?Sabahın ilk ışıkları pencereden içeri girmeye başlarken ben henüz gözümü kapatmamıştım bile . Yataktan kalkarak gardırobumdan tayt ve askılı bir tişört giydikten sonra üstüne ince bordo bir hırka alıp saçlarımı at kuyruğu şekilde bağladım ve son olarak telefonumla kulaklığımı da alarak bahçeye çıktım. Müzik listemden rastgele bir şarkı açarak son çalıştığım dans kareografisi üzerinde devam ettim çalışmaya bir süre . Gözlerimi kapattım, döndüm, zıpladım ve koşturdum kırlarda . Özgürdüm ,özgürlüğümü ilan etmiştim.
Şarkı bitip son kez yerimde sıçrayarak döndüğümde ve bacaklarımı açıp yere tekrar bastığımda gözlerimi açtım ve kendimi bir anda yere attım. Yorulduğumu hissetmiştim .
Nefes nefese yatarken birinin beni izlediğini gördüm ilk önce yanıldığımı düşünerek ani bir şekilde ayağa kalktım. Derin ve hayran bakışlarla bana bakıyordu en son bu bakışı o gün bana şiir okurken görmüştüm. Nasıl böyle bakabiliyordu? Nasıl beni göz bebeklerinin içine hapsedebiliyordu? Şaşkınlığım artarken düşüncelerimde beraberinde artmaya başlıyordu. Ne işi vardı ki burada? Ne yani başından beri beni mi izliyordu ? Yaptığım tüm dansları, mırıldanmalarımı görmüş müydü? Belki de yeni gelmiştir. Düşünceler zihnimi esir alırken Ozan'ın bakışları üstümde gezinmeye devam ediyordu. Gözlerimi bir anlık bahçe kapısına çevirdim. Oldukça büyük adımlarla biri koşuyor gibiydi bedenini göremesem de ayak seslerini duyabiliyordum. Bu eski arkadaşım, sırdaşım Caner idi bahçe kapısından koşarak üstüme atlaması ve işte sonunda gelebildim güzelim diyerek haykırması beni afallatmıştı. Kollarının arasında bakışlarım Ozan'ın bakışlarıyla buluştu. Birkaç dakika önce hayranlıkla bakan şair ruhlu çocuk şimdiyse kaşlarını çatmış dişleriyle çene kemiğini sıkıyordu ve aniden arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı. Caner hızlı ve soluksuz konuşmaya başlamıştı ama ben o kadar afallamıştım ki odaklanamıyordum bile. Caner'in omuzlarımdan sarsmasıyla kendime gelebilmiştim.
Tam o arada kara bulutlar tepemizde gözyaşlarını üstümüze akıtmaya başlamıştı. Caner ile birbirimize bakıp kahkaha attık. Eskiden de hep böyle olurdu. Ne zaman biz buluşmak istesek hava durumu güneşli olsa bile yağmur yağardı. Hala bazı yaşanmışlıklar eski günlerdeki gibiydi hiç bir şey değişmemişti. Adımlarımızı hızlandırıp odama doğru ilerlemeye başladık. Yatağıma oturur oturmaz Caner hayatının ne denli değiştiğini, yaşadığı tüm o büyülü dünyasının ışıltısını anlatmaya başlamıştı bile. Gözlerimin parlamasıyla bir yandan onu dinliyor bir yandan Ozan'ı düşünüyordum. Acaba yanlış mı anlamıştı ne de olsa Caner'i tanımıyordu. Gerçi Ozan'ın pek umurunda olmazdı böyle şeyler ne de olsa ben onun hiçbir şeyiydim. Peki ya o bakış neydi o zaman? Neden bu kadar sinirlenmişti? Düşüncelerime engel olmak istiyordum ama bunu bile başaramıyordum. Zihnimin bu kadar karmaşık olması beni oldukça yoruyordu. Tüm bu karmaşıklıktan, bilinmeyen sonu uçsuz bucaksız gözüken durumdan kurtulmak istiyordum. Zihnimin kapana kısılmış bir güvercin gibi çırpınmasını izlemek bana artık düşünme eyleminden çok acı veriyordu.
Düşüncelerim bir güvercinin kafese girmesiyle başlamıştı artık birçok şeye hasret kalabilirdi , kimin kurtaracağı da kimin oradan çıkaracağı da belliydi ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sisler Bulvarı
Teen Fiction"Yüreğime gelen bir serçe artık mutsuz ve bitkin. Senin ellerinde nefeslenip ,yüreğinde ölen serçe. "