🍁

131 30 29
                                    

"Sisler bulvarı'nda seni kaybettim.
Sokak lâmbaları öksürüyordu.
Yukarda bulutlar yürüyordu.
Terkedilmiş bir çocuk gibiydim.
Dokunsanız ağlayacaktım."

Hava güneşliydi ,kaldırımlar lavanta kokuyordu ,dükkanlardan kahve kokuları geliyordu. İnsanlar telaşlıydı . İlerde kitap dükkanın önünde bir amca elinde ki gazeteye bakıyordu. Ara sıra gözlüğünü tepesinden insanlara bakıyor, devam ediyordu .
Neşeyle, çığlık çığlığa salıncağa binen çocuklar vardı ilerde , ve çocuklara vermek için salıncağın durmasını bekleyen pamuk şeker satan adam.
İnsanlar telaşlıydı , tartışan insanlar ,kahkahalar eşliğinde sohbet eden ve elimde tuttuğum sarı lalelerle seni bekleyen ben . Bankta oturmuş hem insanları inceliyor hem de elimde tuttuğum kahvemi yudumluyordum . Elim kahve bardağının ısısından sıcacık olmuştu. Atkım uçuşuyordu rüzgarda, sen örmüştün bunu bana . Ve şapkamın altından çıkıp rüzgarda savrulan kıvırcık saç tutamlarım.
Rüzgar getirecekti seni bana biliyordum . Ellerimi senin için ısıtıyorum , bilirsin ben kahve sevmem . Ben çay insanıyım ,çay severim . Ben kalabalık severim ,sen ise kahve seversin . Ben yalnızlık insanıyım dersin hep . "Ben bu koskoca semanın altında yalnızım . Simsiyah şemsiyenin altında münzevi bir soru işaretiyim dersin ." Öyle görürsün kendini ,yalnız ve uçmaya çalışan bir kelebek.
Ve gözlerimi bir kez daha gezdiriyorum sokakta, o an seni görüyorum. Sokağın başından bana doğru geliyorsun , kahve bardağını kenara koyuyorum . Ellerimi siyah kabanıma siliyorum ve ayağa kalkıp seni bekliyorum . Üşümüşşün ,yanakların kızarmış ve senin boynun da siyah bir atkı var neden ? Hep kırmızı takardın ,takardık . Benimle takım olduğunu söylerdim. Yanıma geliyorsun ama suratın asık ve düşük. Sana kocaman gülümsüyorum dudaklarımın arasından, öpmüyorsun . Öpmek için yaklaşıyorum sana ,geri çekiliyorsun ve elini kaldırıp beni ittiriyorsun.
"Sarı laleler ,umutsuz aşk anlamına gelir . Ben umudumu arıyorum gece gündüz gidip geldiğim bu yolda , sen ise yağmur da ıslanan kaldırım taşısın . "

Bu cümleyi söylüyorsun bana ve son kez değiyor gözlerin gözlerime . Geçip gidiyorsun yanımdan. Sanki hiç yanıma gelmemiş gibi, sanki hiç laleler yokmuş gibi . Bakışlarımı kaldırıyorum bakmak için sana ,ama sokak bomboş, tek bir insan sesi yok ,sen yoksun . Pamuk şeker almak için bekleyen çocuklar ,muhabbet eden insanlar yok . Kuşların cıvıltısı yok . Sokak bomboş ve karanlık. Üşüyen ben, yağmurdan ıslanan bir kedi ve patlamak üzere olup yanıp sönen bir sokak lambası var Sisler Bulvarı'nda...
Elimde tuttuğum kitabı açıyorum ve şiiri okuyorum ama sadece bu satırları dile getiriyorum .

"Sisler bulvarı'nda öleceğim.
Sol kasığımdan vuracaklar.
Bulvar durağında düşeceğim.
Gözlüklerim kırılacaklar.
Sen rüyasını göreceksin.
Çığlık çığlığa uyanacaksın.
Sabah kapını çalacaklar.
Elinden tutup getirecekler.
Beni görünce taş kesileceksin.
Ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!"

Sisler BulvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin