Hani öyle anlar vardır da zamanı, mekanı, kimle olduğunu unutur ve ne tepki vereceğini bilmezsin ya? Tam da öyle bir an yaşıyordum. Cehennemin en kötü iblislerinden biri olan Azazel, net bir şekilde anlamıştım bunu, arkasını bile dönmeden söylediği sözlerle beni şaşkına çevirmişti. Calem ise hiç şaşırmamış bir şekilde kılı bile kıpırdamadan yanımdan süzülüp karşısına bir adım atmıştı. Bunca aksiyon boşuna mıydı? Babasından çalmaya gelmiştik. Sanırım dışarıdaki dünyayı görmeyen ben saftirik birine dönmüştüm.
Beni zikretmediğine göre fark edilmemiştim sanırım. Çünkü yaklaşık 20 saniye kadardır odadan çıt çıkmıyordu. Kimse burada olduğumun farkında değil gibiydi. Cehennemde ışınlanabiliyor muyduk? Peki ben ortadan ikiye ayrılmayı göze alabilir miydim? Beynimin içindeki ses Ivory sus artık diye çığlık atıyordu.
Azazel Calem ona doğru adım atınca yavaşça döndü ve belkide hayatınızda görüp göremeyeceğiniz güzellikte bir yüzle karşılaştım. Yaşı belkide bizden beş altı yaş daha büyük görünen iblisin elmacık kemikleri çıkık, gözleri her şeyin farkındaymış gibi uyanık, saçları altın sırma yumuşaklığında dururken belki de Calem'dan bile güzeldi.
Bir iblise güzel diyeceğimi hiç sanmazdım nitekim düşmüş bir melekti o. Calem tetikte bekliyordu. Bu anı daha önce yaşamışım gibi bir his karnımın içini gıdıklamaya başladı.
"Bende, ne zaman benden de çalacağını merak ediyordum. Seni görebilmek için güzel bir bahane oldu oğlum."Üstündeki gömleği çıkarmadan yavaşça yatağa oturdu.
"Önemli şeyleri herzaman yakınında tutarsın."
"Seni değil." dedi Azazel ve Calem'in yüzünde nefret yer aldı.
"Luna'da işler iyi gidiyor diye duydum. Onca zamandır ayakta tutabilecek bir kişi varsa tabiki sendin." diye devam etti. Naif sesi odayı dolduruyordu ama o konuştukça Calem odada turlamaya başlamıştı.
"Bir iblis çocuğuna göre iyi iş çıkarıyorum ha?" Burası buram buram düşmanlık kokuyordu. Ben hala kapının orada beni göremeyecekleri bir yerdeydim.
"Yanında getirdiğin şeyi düşündükçe buna katılıyorum." Parmağını şıklatmasıyla bedenim yatakta yanına oturuverdi.
Calem öne atıldığı anda Azazel onu dondurdu. Şimdi odada sadece ikimiz dururken ağzımı açamıyordum. Gözlerimin şok içinde açıldığına emindim.
"Oğlumu kandırdığını bilmediğimi mi sanıyorsun Tanrıça? Buram buram saflık kokuyorsun. Cehenneme adım atmana bile şaşırdım." Ayağa kalkıp çekmecenin üstünden bir tılsım çıkardı. Benimkine benzeyen bu tılsımdan farklı bir enerji alıyordum. Ağzımı büyüyle kapattığı için konuşamıyordum cevap vermeye çalışınca ııııhııı diye sesler çıkıyordu. Ne utanç verici.
"Gerçi oğlumun bundan kalır yanı yok." Calem'i eski haline getirdi. Calem öne fırlayıp"Onunla sakın uğraşma." diyerek atıldı.
Azazel gözleri kısılmış biçimde bir ona bir bana bakarak"Oğlumun her dediği yere neden sorgusuz gittiğini hiç kendine sordun mu?" dedi bana.
Anlamamış biçimde bir ona bir Calem'e baktım. Calem üstüne sinen düşmansı dinginliğiyle dik dik ona bakıyordu.
"Dilini yuttun sanırım. Sakın elini bile kaldırma. Burası benim cehennemim, her şey bana itaat eder."
"Bu seninle benim aramda. Onu bırak. Benim için hiçbir değeri yok. İkimizinde çıkarları var o kadar."
Azazel kulakları çınlatan bir kahkaha attıktan sonra elinde sakladığı tılsımı gösterdi. Tılsımın geniş yüzeyini okşayarak bir şeyler mırıldanmaya başladı. Gözlerimin önünden bir perde kalkıyormuş gibi hissettim. Başta göz çukurlarım kanar gibi acırken sonrasında beynimin bir köşesinde takılı kalan o şey gidiverdi. Ne olduğunu anladığımda çoktan iş işten geçmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESARET
FantasíaDEĞERLİ TAŞLAR SERİSİ 1 (+18 sahneler mevcuttur.) Dört kız kardeşin en büyüğü olan, cesaret ve saflığın tanrıçası Ivory bu defa tahmin bile edemeyeceği kadar başını belaya sokmuştu. Uzun zamandır çıkması yasak olan Dorago'dan en yakın arkadaşı olan...