B3

59 3 0
                                        

Sesin şiddeti gittikçe artıyordu korkmaya başlamıştım.
"Eylül o lanet olası çadırdan çıkmazsan ben içeri gireceğim 1 dakikan var başladı."
Çadırdan dışarı çıkmaktan başka şansım yoktu çıkmaydım o girecekti.
"20 saniyen kaldı."diye bağırdığın da bağıran kimse tam bir aptal olduğunu düşünmüştüm gerçekten saniye mi sayıyordu hızla dışarı çıkmak için elimi üzerimde gezdirerik kendime çeki düzen verdim ve dışarı çıktım.
Ahh nasıl tahmin edemedim tabi ki Demirdi dur bir dakika sarhoşmuydu bu ayakta durmakta zorlanıyor olduğu yerde sallanıyordu kesin sarhoştu salak bu çocuk birde içmiş acizler gibi çadırıma gelmişti aklında ne var acaba diye düşünürken gözlerimi onun karanlıkta bile parlayan çakır gözlerine dikip başımı ne var anlamında sallamıştım.Sorumu anlamış olacak ki yanıma yaklaşmıştı o kadar yakındı ki nefesini hissedebiliyordum sarhoş olduğu belliydi ama nefesi çok güzel kokuyordu bu çocuğun kokusu gerçekten başımı döndürüyordu dudaklarını konuşmak için araladığında tüm organlarım harekete geçmiş beynim ayaklarımın tutmaması için komut veriyordu.
"Bir daha asla Akınla seni yan yana görmeyeceğim."derken kolumu sıkıyordu.
"Ahh canımı acıtıyorsun."dememle kolumu sıkmakta olan elini serbest bıraktı ben ise sinirlenmeye başlamıştım Akın benim yanıma gelmişti o abazayla yan yana olmaktan bende memnum değildim hem onu ne ilgilendiriyor ki ne hadle bana karışıyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen ya seni ilgilendirmez bir daha asla bana bağırma."diye bağırdığımda yüzü kasılmış sinirden boğazındaki damarla belirginleşmişti bu hali beni ürkütsede susmaya niyetim yoktu.Dahada yanıma yaklaşarak kolumu bir kez daha bu sefer daha sert sıkmış "Asla bana bağırma ve sözümü dinle.Mert olmasaydı onu oraya yollamasaydım sana ne olacak sanıyordun ha bunlara rağmen aptallık edip bana mı bağrıyorsun gerçekten normal değilsin sen."diyip hızla uzaklaşmıştı haklıydı Mert olmasa Akın beni öpecek belki daha da ileri gitmeye çalışacaktı ama benim suçum neydi ki burda yanıma gelen oydu ve çok güçlüydü ona vurmalarımı bile hissetmemiş olmalıydı.Bir dakika ne demişti o Merti göndermesemiydim o mu göndermişti beni mi düşünüyordu yoksa ya da sadece Akından nefret edip onun yere serilişini görmek içindir.Sonuçta düşünse kendi gelirdi ama Merti göndermişti kendi uğraşmaya bile gerek duymamıştı evet kesinlikle böyleydi üsüdüğümü hissederek düşüncelerime bir son verip mal gibi bakakaldığım yerden ayrılıp çadırıma geçtim olanları düşünmeden edemiyordum en çokta Demiri görünce organlarımın neden öyle davrandıklarını hoşlanıyormuydum yoksa belki de sadece ondan korkuyordum.
Defnenin "Eylül hadii kalk."senini duymamla gözlerimi aralamış sabah olduğunu kavrayabilmiştim.
"Eylül giriyorum içeri kahvaltıyı kaçırıcaz ya ooo ne uykucuymuşun sende."demesiyle içeri daldı bense olduğum yerde hala yatıyordum bilmiyor ki gece uyuyamadım uykucu değildim yani tamam belki biraz ama uyanabiliyordum sonuçta.
"Off Defne sabah sabah ne bu neşe tamam geldim üzerime birseyler gecirip 2 dakikadan yanında olurum."deyip onu çadırın dışına göndermiştim.
Kahvaltı yerine gittiğimizde Demirin bana bakmakta olduğunu farkettim dur bir dakika Mert sabahtan beri Defneyi mi kesiyordu evet evet kesinlikle öyleydi bunları düşünürken sırıtıyordum.Defne koluma vurup ne oldu bakışını atmaya başlamıştı bu kızın herşeyi farketmesinden artık bıkmıştım özelim kalmıyo yahu.
"Defne uzak bir yere oturalım mı sana anlatacaklarım var."diyip Defneyi çekiştirmeye başlamıştım o da ne olduğunu anlamamış boş boş bana bakarak ilerliyordu.Sonunda bir yere oturduğumuzda geceyi anlatmıştım ahaha tabi birde alaycı bir şekilde Mertin onu kesmesini.
Defne Mert olayına sadece göz devirirken "Eylül bu çocuk senden hoşlanmıyorsa benimde adım Defne değil."demişti.Bu kızında herşeyi senden hoşlanıyoya bağlaması yokmu beni bitiriyor.
Defneye bıkmış bir şekilde off çekerek konuyu değiştirmiş bugün ki derste neler yapacabileceğimizi konuşuyorduk.
Ders alanına geçtiğimizde hemen çarprazımızda Mertin ve Demirin oturduğunu gördüm.Bu çocuğun gerçekten arkadaşı yoktu ve nerdeyse kimseyle konuşmuyordu sanırım tek arkadaşı Mertti.
Tarih işliyorduk ve ben tarihten nefret ederdim ne kadar açık alan bile olsa işlediğimiz yer tarih hala sıkıcıydı.
"Eylül heey."seslenen Mertti.
Efendim dercesine başımı salladım elime bir kağıt tutuşturarak bunu Defneye vermemi söyledi daha doğrusu emretti zaten bu ikiliden ne beklenirdi ki Demirin arkadaşı işte kağıdı alarak göz devirdim.
Defneye uzatıp olayı anlatırken bu çocuğun gerçekten Defneden hoşlandığını düşündüm.
Defne ise anlam veremediğim bir şekilde bu duruma ümitsiz bakıyordu sanki birşey vardı bilmediğim birşey.
Defne kağıdı okurken gözleri dolar gibi olmuştu ne yazdığını sorduğumdaysa gereksiz ya deyip geçiştirmişti.Nihayet ders bitmişti ve ben hiç dinlememiştim üniversiteye geçiş sınavında tarihte ne yapacaktım hiç bilmiyorum.
"Eylül bu akşam benim biraz işim var seninle takılamasam sorun olmaz değil mi?"dediğinde o notla ilgili bir işi olduğunu anlamıştım.
"Tabi canım sorun olmaz."
Defneyle etrafta dolaşırken dalgın olduğunu farkettim gerçekten neler oluyordu sorsamda cevaplamayacağı için birşey demiyordum ama bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı.
Veee Akın yanıma geliyordu.Yanıma yeterince yaklaştığın durup o geceyi bana telafi edeceksin etmezsen olacaklara ben karışmam diyip gitmişti.Yüzü kasılmıştı hala o geceden dolayı sinirli olduğu belliydi Defne ise meraklı gözlerle benden açıklama bekliyordu o gece anlatmadığım için anlamaması gayet normaldi.Şimdi herşeyi baştan anlatmam gerekiyordu ama anlatmadım saçmalıyor işte diyip geçiştirdim Defne her ne kadar inanmamış gözlerle baksada bu konuyu üstelememişti.
Acaba Defneyi takip etmelimiydim ya başına birsey gelirse ama beni farkedersede kötü olurdu onu dikkatli ol birsey olursa ara beni diyerek göndermiştim ama endişeleniyordum.Yerimde duramayıp zaman geçsin diye denizin etrafında dolaşmaya başlamıştım.Deniz çok dalgalıydı dalgası her kayalıklara çarptığında su sıçrayıp üzerimede geliyordu biraz korkutucuydu ama denizi seviyordum ben denize dalmış düşünürken adımı duymamla irkildim ve anında sese doğru döndüm.
Akın!
"Ee bebeğim burda mı telafi edeceksin fena yer değil ama ben rahat bir yer isterdim."derken o piç gülümsemesi tüm suratına yayılmıştı.Ne yapacağımı bilmiyordum ve bana yaklaşmıştı.
"Defol burdan pislik yediğin yumruk az geldi sanırım."diye bağırmıştım bunun onu sonirlendireceğini biliyordum tek bilmediğim neyime güvenip o sözü dememdi.Suratı sinirden gerilen Akın haykırmaya başladı.
"Işin bitti senin sürtük şimdi seni kim kurtaracak."bağırmasıyla korkudan titremeye başladım ve geri geri adımlar atıyordum evet kaçışım yoktu daha fazla ilerlersem hırçın denize düşecektim ve muhtemelen ölürdüm.Akın dahada yaklaştığında ayağım takılıp denize düşmekte olduğumu düşündüm.Akın ise kaçmıştı yüzme biliyordum ama dalgalar buna izin vermiyor beni kayalıklara çarpıyordu vücudumun kanadığını yanmakta olduğum için anlayabiliyordum ve çok su yutmuştum düşüncelerim gittikçe azalıyor bilincimi kaybediyordum sanırım ölüyordum hayatım film şeridi gibi önümden geçiyordu üstelik beyaz ışık yerine siyah görüyordum sanırım öldüğümde cehenneme gidicem ışık kırmızıda değildi ama bu siyahlık kesin cehennemin işaretiydi bilincimi kaybetmeden önce ise son duyduğum şey denize atlama sesi olmuştu.

DOSTLUK KÖPRÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin